Lexus Türkiye Direktörü Selim Okutur, AA muhabirine, fosil yakıtların oluşturduğu emisyon ve hava kirliliği kaynaklı hastalık ve ölümlerin azaltılması amacıyla ulaşımda alternatif enerji kaynaklı araçlara yöneliminin hızlandığını söyledi.
Bu yönelimde Avrupa ülkelerinin başarılı olduğunu dile getiren Okutur, “Avrupa şehirlerinde dizel araçlar büyük bir hızla yasaklanıyor. Hibrit ve elektrikli araçlara geçiş artıyor. Türkiye’de ise ilgili bakanlıkların ulaşım kaynaklı hava kirliliğini azaltma konusunda düzenlemelere başlamış olması umut veriyor.” diye konuştu.
Okutur, Avrupa’da elektrikli ve hibrit araçlara yönelimde devlet teşviklerinin önem kazandığını, Fransa ve Norveç gibi ülkelerde düşük vergilendirme, Almanya’da ise araç alımında nakit desteği ile hibrit ve elektrikli araçlara teşvik sağlandığını anlattı.
Küresel enerji tüketiminde elektrikli araç kullanımından dolayı talep kaymasının da dikkate alındığını ancak elektrikli ulaşım sistemine geçişteki sürecin ülkelerin ekonomik gücü, vergi sistemi ve politikalarıyla doğru orantılı olduğunu ifade eden Okutur, şöyle konuştu:
“Türkiye’de ulaşım kaynaklı hava kirliliğinden hayatını kaybedenlerin sayısı trafik kazalarında hayatını kaybedenlerden daha fazla olduğu çalışmalarla ortaya koyuldu. Toplum sağlığını düşünerek, ulaşım kaynaklı hava kirliliğini azaltmanın en etkili yolu, tüketicilerin tercihini yönlendirecek vergi düzenlemesi yardımıyla çevreci araçların daha erişilebilir olmasının sağlanmasıdır. Ülkelerin enerji politikalarında elektrikli araç kullanımı dikkate alınıyor ancak elektrikli ulaşım sistemine geçişte araç maliyetleri ve altyapı gereksinimleri bu geçişi yavaşlatıyor. Bu sebeple hibrit araçlar kısa ve orta vadede en ekonomik ve çevreci çözüm olarak karşımıza çıkıyor.”
Hibrit araçlara yönelimde çekinceler var
Okutur, hibrit araçların hava kirliliğini azaltma konusundaki başarısının kanıtlandığını ancak Türkiye’de insanların hibrit araçlara yönelmede çekincelerinin bulunduğunu vurguladı.
Alternatif araçlara yönelik farkındalığın artmasıyla bu durumun son zamanlarda değiştiğine dikkati çeken Okutur, şunları kaydetti:
“İnsanların hibrit araçlar ve hibrit araçları şarj etme konusunda kavramsal yanılgıları ve endişeleri bulunuyor. Hibrit araçların kendi kendine şarj etme özelliği olduğu için dışarıdan şarj etme ihtiyacı bulunmuyor. Türkiye’de halen hibrit teknolojisinin ne olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Ben hibrit araç alıp nerede şarj edeceğim? Şarjı bittiğinde ne yapacağım? Şarj etmek için ne kadar beklemem gerekiyor? Garajım yok nerede şarj edebilirim?… gibi endişelerin olduğunu biliyoruz. Bu endişeler hibrit araçlarda hiç yaşanmıyor. Bazı modellerde dışarıdan da şarj etme alternatifi bulunsa da tüm modeller kendi kendini şarj edebiliyor. Bizim de yurt dışında sattığımız yüzde 100 elektrikli hatta hidrojen ile çalışan modellerimiz var. Ancak şu an Türkiye de elektrik şarj alt yapısının yeterli ve güçlü olmadığını düşündüğümüz için henüz yüzde 100 elektrikli araç satışına başlamadık, kısa sürede bu konuda hızlı gelişmeler olsa da hibrit araçların 15-20 yıl daha pazarda çoğunluğu oluşturacağını düşünüyoruz.”
Satın alma tercihlerinde vergi ve fiyat ön planda
Okutur, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de araç satışlarının belirlenmesinde en önemli faktörlerin vergi ve fiyatlamalar olduğunu söyledi.
Türkiye’de bazı elektrikli araçlarda vergi oranının yüzde 15’den yüzde 60’a çıkarıldığını anımsatan Okutur, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bazı araçlarda vergi artırımı olduktan sonra bu konu çok tartışıldı. Türkiye’de üretilmiş bir hibrit araç yüzde 80 ÖTV ile satılırken, ithal gelen elektrikli aracın vergisinin yüzde 60 olması elektrikli araçlara talebi çok değiştirmeyecektir. Elektrikli araç sahibi olmak isteyenler arasında çevreci insanlar bulunuyor ancak insanların büyük çoğunluğu elektrikli aracı çevreci oldukları için değil, fiyat avantajı olduğu için alıyorlar.”
Okutur, karbon ayak izini azaltmak isteyen firmaların da otomobil filo tercihini hibrit araçlardan yana kullandıklarını bildirdi.
Bireysel taleplerin de bu yönde olduğuna işaret eden Okutur, “Birçok filo ve özel müşterilerimiz var. Şirketin karbon ayak izini düşürmek adına tercihlerini hibrit araçlardan yana yapıyorlar. ‘Çünkü ben çevreci bir şirketim, çevreye verdiğim zararı azaltmak için bunu almam ve kullanmam lazım diyor.’ Ancak tüm dünyada araç satın alma eğilimlerini yönlendiren devlet politikaları ve vergi politikalarıdır.” değerlendirmesinde bulundu.