Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nden (ESOGÜ) yapılan açıklamada şaşılık ve tedavisiyle ilgili görüşlerini paylaşan Prof. Dr. Gürsoy, bu hastalıkta erken dönemde tanı konulursa görme keskinliğinin tam olarak sağlanacağını belirtti.
Bunun için de yenidoğan döneminden itibaren tüm çocuklarda göz muayenesinin önerildiğini vurgulayan Gürsoy, şu ifadeleri kullandı:
“Özellikle gelişmiş ülkelerde hiçbir problemi olmayan çocuklarda dahi yıllık kontroller yapılmaktadır. Şaşılık hayatın ilk 6 ayında küçük oranlarda, hafif formlarında tüm sağlıklı çocuklarda görülebilir ancak 6’ncı aydan sonraki şaşılıklar dikkatle ele alınması gereken önemli tablolardır. Çünkü şaşılık, görmenin tam olarak gelişmesini engelleyen bir patolojidir. O nedenle hayatın ilk iki yılında tedavi edilmesi zorunlu bir hastalıktır. Tedavisinde öncelikle gözlük kullanımı, gözlükle düzelmezse cerrahi uygulamaktayız. Cerrahi oldukça başarılı, yüzde 80’lerin üzerinde tam olarak düzelmeyle sonuçlanan bir işlemdir. Özellikle tecrübeli ellerde yapıldığı zaman bu oran yüzde 90’lara kadar çıkmaktadır.”
Gürsoy, şaşılığın erişkinlerde de önemli göz hastalıklarından olduğunu vurguladı.
Erişkinlerde görme keskinliğinin tamamen son noktasına ulaştığını, bundan dolayı cerrahi işlemlerin sadece estetik amaçlı, görsel düzeltmelere yönelik olduğunu bildiren Gürsoy, “Erişkin dönemde akut bir şekilde ortaya çıkan şaşılıklarda çift görme ayrı bir sorun teşkil etmektedir. Böyle durumlarda sadece estetik değil, çift görmenin de engellenmesi için gözlükler, bazen prizmatik gözlükler dediğimiz özel camlar ve son olarak da cerrahi başarıyla uygulanmaktadır.” ifadesine yer verdi.
Şaşılıkta cerrahi ve gözlük dışında nadir tedavilerin de uygulandığına değinen Gürsoy, bunlardan birinin botoks olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Gürsoy, şunları kaydetti:
“Botoks birçok branşın kullandığı bir ajandır. Şaşılıkta göz kaslarına botoks enjeksiyonu yaparak kısmi düzeltmeler, bazen de tam anlamıyla düzeltmeler sağlayabilmekteyiz. Botoks yanında özellikli gözlükler, prizmatik camlar önemli olabilmektedir. Bunlar da cerrahiden önce bazen de tek başlarına hastaları mutlu eden tedaviler olabilmektedir.”