Hayvan deneylerinde sona gelinen Kovid-19 aşısında kadın imzası

  • A’DAN Z’YE KOVİD-19 REHBERİ: Koronavirüsle ilgili aradığınız tüm cevaplar
  • KORONAVİRÜSE NASIL YAKALANIYORUZ: Bulaşma riskini artıran ortamlar
  • RAKAMLARLA: Ülke ülke koronavirüs istatistikleri
  • SAĞLIK BAKANLIĞI VERİLERİ: Türkiye günlük ve genel koronavirüs tablosu


  • Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nesrin Özören, yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı aşı geliştirmek üzere ekibiyle çalışmalarına ara vermeden sürdürüyor.

    Türkiye’de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile TÜBİTAK koordinasyonunda oluşturulan Kovid-19 aşı çalışma gruplarından birinde görev yapan Prof. Dr. Özören, 15 kişilik ekibiyle Nisan 2020’den bu yana aşı geliştirmek üzere çalışıyor. Aşı çalışmalarında hayvan deneyi aşamasını tamamlamak üzere olan Özören ve ekibi, gelecek yeni fonlarla çalışmalarını bir sonraki aşamaya taşımak için gün sayıyor.

    11 Şubat “Bilimdeki Kadınlar ve Kız Çocukları Uluslararası Günü” dolayısıyla AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Özören, Bulgaristan’da doğduğunu, orada uygulanan asimilasyon politikasının etkisiyle zor günler yaşadıklarını ve ailesiyle Türkiye’ye iltica ettiklerini söyledi.

    Burada lise eğitimini tamamladıktan sonra Boğaziçi Üniversitesi Biyoloji Bölümünü bitirdiğini, Pensilvanya Üniversitesi’nde doktora, Michigan Üniversitesi’nde de post doktorasını tamamladığını, 9 yıllık ABD tecrübesinin ardından Boğaziçi Üniversitesi’ne döndüğünü kaydetti.

    Özören, üniversiteye döndükten sonra kendi araştırma ekibiyle çalışmalarına devam ettiğini belirtti.

    Dünyanın 4 bölgesinde patentli, Türkiye’nin ilk ve tek biyoteknoloji buluşu olan “mikrokürecik” teknolojisi üzerinde yürüttükleri çalışmaların bugünkü aşı çalışmalarının önünü açtığını ifade eden Özören, temel bilimler alanında yapılacak her çalışmanın, 50 yıl sonra başka çalışmaların önünü açabileceğinin altını çizdi.

    “Biz 10 yıldır hazırız”

    Prof. Dr. Özören, biyoteknoloji alanında aldıkları patente yönelik çalışmaların bugünkü aşı çalışmalarının da altyapısını oluşturduğunu vurgulayarak, “Bugünkü aşı çalışmaları için biz 10 yıldır hazırız. Biyoteknoloji alanındaki buluşumuzu 2010-2011 gibi yapmıştık, 2012’de patente başvurduk, 2014’te Türkiye tescilini aldık. 10 yıldır biz bu konuda kafa patlatıyoruz, çalışıyoruz ki bunlar da daha önceki on yılın bilimsel birikimine dayalı süreçler.” dedi.

    Türkiye’nin bakterilere, virüslere, parazitlere yönelik aşı ve ilaç merkezlerine ihtiyacı olduğunu dile getiren Özören, Nisan 2020’de onaylanan projeleri için 1,5 milyon lira fon aldıklarını anımsattı.

    Özören, yapılan deneyler hakkında bilgi vererek, “Şu anda hayvan deneylerini bitirmek üzereyiz. Her şey olumlu gidiyor. Şu anda bize verilen sözler olumlu. ‘Yeter ki fare deneyleri iyi gelsin ondan sonra biz bu fonları size temin edeceğiz’ diyorlar. Biz de devletimize güveniyoruz. Umarım bu süreci geçerek, olumlu bir yol oluştururuz.” dedi.

    Prof. Dr. Özören, biyoloji alanında kadınların yoğunlukta çalıştığını, lisans öğrencilerinin ailelerinin ekonomik kaygılarla oğullarını para kazanacakları mühendislik ya da hekimliğe yönelttiğini anımsatarak, bunun aslında ülke için kayıp olduğunu, en yaratıcı beyinlerin temel bilimlere gelmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

    Anadolu Ajansı. Referans bağlantısı here.