Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, “Güçlü kamu mali dengelerimiz ve sağladığımız mali disiplin, bizim için öncelikli ve tavizsiz bir alan olmaya devam ediyor. Türkiye hem bütçe açığı hem de kamu borç stoku bakımından birçok ülkeden pozitif ayrışmayı sürdürüyor.” dedi.
Nebati, Gaziantep’te düzenlenen “2. Türk-Arap İş Zirvesi”ndeki konuşmasında, dünyanın en rekabetçi şehirlerinden biri olan Gaziantep’te MÜSİAD öncülüğünde, dost ve kardeş Arap dünyasının seçkin iş insanlarını buluşturan bu zirve vesilesiyle, uzun yıllardır devam eden güçlü iş birliğinin daha da derinleşmesini temenni etti.
Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusu, güçlü sanayi altyapısı ve girişimci iş dünyasıyla gelişme ve kalkınma açısından önemli avantajlara sahip bir ülke olduğunu aktaran Nebati, “Ülkemiz, bu avantajları sayesinde uzun yıllardır güçlü büyüme performansı gösterdi ve krizlerden en hızlı toparlanan ülkelerin başında yer aldı. Küresel ekonomiyi sert bir şekilde vuran salgın döneminde de bu gelenek değişmedi. Türkiye, 2020 yılını pozitif büyümeyle kapatan iki ülkeden biri oldu. Ekonomimiz 2021 yılında da yüzde 11 oranında büyüyerek son on yılın en yüksek büyüme performansına ulaştı ve G20 ülkeleri içerisinde en hızlı büyüyen ekonomi oldu. Türkiye, 2022 yılının ilk çeyreğinde de güçlü ve dengeli büyüme görünümünü devam ettirerek yıllık yüzde 7,3 reel büyüme kaydetti. Toplam istihdam, 2022 Nisan ayı itibarıyla yıllık bazda 2 milyon kişiden fazla artarak 30,4 milyona ulaştı ve güçlü büyümeye eşlik etti.” dedi.
Türkiye’nin salgın öncesine göre işsizlik oranını en çok düşüren ülkelerin başında yer alırken yine salgın öncesine göre istihdamını en çok artıran ülke olduğuna işaret eden Nebati, şöyle konuştu:
“2021 yılında ihracatımız 225,3 milyar dolara ulaşırken 2022 yılı mayıs ayı itibarıyla yıllıklandırılmış ihracat rakamımızı 242,6 milyar dolara yükselterek, Cumhuriyet tarihimizin rekorunu kırdık. Güçlü kamu mali dengelerimiz ve sağladığımız mali disiplin, bizim için öncelikli ve tavizsiz bir alan olmaya devam ediyor. Türkiye hem bütçe açığı hem de kamu borç stoku bakımından birçok ülkeden pozitif ayrışmayı sürdürüyor. Bankacılık sektörümüz kriz ve şoklara rağmen büyümeye ve güçlü kalmaya devam ediyor. Bankacılık sektörü toplam aktif büyüklüğü, 2021 yılsonu itibarıyla bir önceki yıla göre yüzde 51 oranında artarak 9,2 trilyon lira seviyesine ulaştı. Sektörün, sermaye yeterlilik rasyosu da nisan ayında yüzde 20,4 gibi oldukça makul bir seviyede seyrediyor.”
Bakan Nebati, Türk ekonomisinin son iki yılda gösterdiği büyük başarının tüm dünyanın dikkatini çektiğini belirerek, şöyle devam etti:
“Mevcut küresel ve bölgesel olumsuzluklara rağmen ülkemiz büyümeye, ihracat yapmaya, istihdam oluşturmaya devam ediyor. Tüm bunları, makroekonomik ve finansal istikrarı güçlendirerek yüksek katma değerli yatırımları teşvik edecek şekilde tasarladığımız Türkiye Ekonomi Modelimizle başarıyoruz. Özellikle sanayi ve turizm gibi ticarete konu olan ve ihracatçı sektörlerimizin son yıllarda akran ülkelerden pozitif ayrışarak yeniden güçlenme eğilimine girmesi bizi oldukça memnun ediyor. Politikalarımızın odağında üretimi, ihracatı, istihdamı ve yatırımları artırmak yer alıyor. Bu çerçevede işletmelerimizin finansmana erişim imkânlarını kolaylaştırmak, daha fazla yatırım yaparak üretim güçlerini desteklemek ve ihracatlarını artırmak için selektif kredi politikamızla uyumlu olacak şekilde Hazine destekli KGF paketlerini uygulamaya koyduk. Yakın zamanda selektif kredi politikamıza yeni bir enstrüman daha ekleyerek ihracatçılara ve turizm sektöründe faaliyet gösteren girişimcilere uygun faizli ve uzun vadeli lira cinsinden kredi imkanı sunuyoruz. Bu kapsamda toplam büyüklüğü 150 milyar liraya ulaşan, 2 yıla kadar geri ödemesiz olmak üzere 3 ila 10 yıl arası vadelerde krediler veriyoruz. Kredinin maliyeti yıllık yüzde 9’lara kadar inebiliyor. Diğer taraftan, tüketici kredilerinde dar gelirli vatandaşlarımıza yönelik pozitif ayrımcılık anlayışıyla hareket ediyoruz. Nitekim 50 bin liraya kadar olan tüketici kredilerinde vade sınırlamasında azaltmaya gitmedik. Önümüzdeki dönemde de mali disiplinden vazgeçmeden dar gelirli vatandaşlarımıza yönelik farklı uygulamalarımızla da desteklerimizi sürdüreceğiz.”
Türk Lirası cinsi tasarrufları artırmak adına kur koruma mevduatı açıkladıklarını hatırlatarak, bu ürünle Rusya-Ukrayna savaşına rağmen döviz kurunda önemli oranda istikrar sağlandıklarını dile getiren Nebati, “Şimdi de Gelire Endeksli Senetlerin ihraç edileceğini açıkladık. GES’lere konu kamu iktisadi teşebbüslerinden bütçeye aktarılan hasılat performansı beklenenin üzerinde geldiğinde yatırımcılarına ilave getiri de sunabilecektir.” ifadelerini kullandı.
2020 yılı ve sonrasında tüm dünyada etkisini gösteren pandemi ve bu yılın başlarında patlak veren Ukrayna’daki savaşın, başta enerji ve gıda olmak üzere emtia fiyatlarının küresel ölçekte artmasına ve tedarik süreçlerinde aksamalara neden olduğuna değinen Nebati, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu durum tüm dünyada enflasyonu önemli ölçüde artırırken gelişmiş ülkelerde dahi enflasyon son 40 yılın en yüksek seviyelerine ulaşmış durumda. Bugün enflasyon dünyanın ortak sorunu. Bu yükseliş doğal olarak ülkemize de yansıyor. Küresel çalkalanmaların ülke ekonomimize bir yansıması olan enflasyon sorunuyla mücadele bugün bizim birinci önceliğimizdir. Enflasyonla mücadele ve finansal istikrarın desteklenmesi amacıyla, ekonomi yönetiminin tüm kurumlarıyla birlikte seferber olmuş durumdayız.”
Türkiye, canlı iç pazarı, genç ve dinamik işgücü, liberal ekonomisi, Ar-Ge ve girişimcilik ekosistemiyle cazip bir yatırım ortamına sahip olduğuna dikkati çeken Nebati, şunları kaydetti:
” Ülkemiz güçlü altyapısı ve elverişli konumuyla ön plana çıkarken; Tokyo’dan New York’a kadar 16 farklı saat dilimindeki pazarlara kolay ve aynı gün erişim olanağı sunuyor. Diğer yandan ülkemizin sahip olduğu demografik avantajlar yatırım ortamını daha da güçlendiriyor. 2021 yılında Türkiye’de genç nüfusun toplam nüfusa oranı yüzde 15,3 seviyesinde. Bu oran yüzde 10,6 olan Avrupa Birliği ülkeleri ortalamasının oldukça üzerinde. Türkiye, 13 milyonluk genç nüfusuyla OECD ülkeleri içinde en kalabalık üçüncü genç nüfusa sahip. Son yılarda birçok üniversitenin kurulmasını destekleyerek genç nüfusumuzun kalifiye iş gücüne dönüşmesine de imkan sağlıyoruz. Böylelikle ülkemizdeki yatırımcılar, nitelikli iş gücüne erişim bakımından önemli bir rekabetçi avantaja sahip oluyor. 2021 yılı Küresel Rekabetçilik verilerine göre, Türkiye, nitelikli iş gücü, kalifiye mühendis ve yöneticiye erişimde akran ülkelere kıyasla üst sıralarda yer alıyor.”
“Ülke olarak bölgedeki en canlı start-up ekosistemine sahibiz”
Hem yurt içi yatırımcılar hem de küresel doğrudan yatırımlar için Türkiye’yi cazip hale getirmek ve ülke kalkınmasını hızlandırmak için teşvik sistemini önemli ölçüde geliştirdiklerini belirten Nebati, “Yakın zamanda, vergi mevzuatının sadeleştirilmesi, gönüllü uyumun güçlendirilmesi ve dijital vergi denetiminin etkinliğinin artırılması yönünde adımlar attık. Örneğin uluslararası yatırımcıların birden fazla ülkeyi ilgilendiren vergisel sorunlarının çözümünde diğer ülkelerle karşılıklı anlaşma yönteminin kullanılmasına ilişkin çalışmalarımızı tamamladık. Atılan tüm bu adımların sonuçları, uluslararası endekslerde de kendini gösteriyor.” diye konuştu.
Dünya Bankası’nın İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nde Türkiye’nin, 2020 yılında bir önceki yıla göre kayda değer bir iyileşme göstererek 190 ülke içinde 33. sıraya yükseldiğini, Ernst&Young tarafından hazırlanan 2022 Yatırım Çekiciliği Anketine göre de Türkiye’nin, Avrupa’nın yatırım yapılabilecek en popüler ülkelerinden birisi olarak görüldüğünü anlatan Nebati, konuşmasına şöyle devam etti:
“2021 yılında Türk start-uplar 224 ayrı girişim sermayesi ve melek yatırım anlaşmasıyla yaklaşık 3 milyar dolar tutarında yatırım aldı. Birçok fon ve yatırımcı, Türk girişimlerin büyük potansiyeline inanıyor ve fonlarını bu doğrultuda kullanıyor. Ülke olarak bölgedeki en canlı start-up ekosistemine sahibiz. Bununla birlikte, yatırımcılar açısından önemli olan yeni adımlar atmaktayız. Ülkemizin rekabetçi avantajları, elverişli yatırım ortamı ve sunduğu fırsatlardan yabancı yatırımcıları haberdar etmek, onların taleplerini dinleyerek ülke menfaatlerimizle uyumlu talepleri en iyi şekilde karşılayabileceğimizi göstermek üzere sık sık yabancı yatırımcılarla bir araya geliyor, kendilerini ülkemize davet ediyoruz. Bu kapsamda, geçen hafta İslam Kalkınma Bankası Guvernörler Kurulu Yıllık Toplantılarına katıldık. İslam Kalkınma Bankası Başkanı, Katar Maliye Bakanı, Endonezya Cumhuriyeti Maliye Bakanı, Birleşik Arap Emirlikleri Mali İşlerden Sorumlu Devlet Bakanı, Suudi Arabistan Maliye Bakanı, Nijerya Maliye Bakanı ve daha birçok yetkiliyle görüştük. Görüşmelerde ülkelerimiz arasındaki yakın temasın ve tesis edilen istişare mekanizmalarının sürdürülmesi, ikili ticari ve ekonomik ilişkilerimizin güçlendirilmesi hususlarında kapsamlı bilgi alışverişi gerçekleştirdik.”
Türkiye’nin yatırım çekme yönünde son 20 yılda önemli bir yol kat ettiğini ancak potansiyelin çok daha fazla olduğuna dikkati çeken Nebati, konuşmasını şöyle noktaladı:
“Türkiye’nin avantajlı yatırım ortamı ve sunduğu fırsatlarla birlikte siz dost ve kardeş ülke iş insanlarıyla kuracağımız iş birliklerinin her geçen gün daha da gelişeceğine inancımız tamdır. Küresel ölçekte ortaya çıkan tüm sorunlar karşısında beraberce geliştireceğimiz yeni iş birlikleri her iki taraf için de bir sinerji oluşturarak yepyeni büyüme fırsatlarına kapı aralayacak, dostluklarımızı daha da pekiştirecektir.”
Bakan Nebati, daha sonra Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’i ziyaret etti.