Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin görüşmelerinde konuştu.
Yerinde ve zamanında alınan etkili önlemlerle yakalanan yüksek büyüme ve artan gelir performansı sayesinde 2021 yılını milli gelire oranla yüzde 2,7’lik bütçe açığı ile kapattıklarına işaret eden Nebati, “Böylece beklenenin üzerinde bir bütçe performansı yakalamayı başardık. Bildiğiniz üzere 2022 yılı bütçe hedef ve tahminlerimiz de 2021 yılının ikinci yarısındaki makroekonomik görünüm ve beklentilerimiz çerçevesinde belirlenmişti. Ancak 2021 yılının sonuna doğru küresel salgın etkisini azaltırken yeni riskler ortaya çıkmıştır. Dünyada hızla yükselen enflasyon, tedarik zincirlerindeki bozulma, emtia fiyatlarındaki rekor seviyeler ve Rusya-Ukrayna savaşı tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de makroekonomik görünüm ve varsayımlarda çok büyük değişimlere yol açmıştır. Bu değişim hem gelir beklentilerimizi hem de harcama büyüklüklerimizi ve ihtiyaçlarımızı farklılaştırmıştır. İşte, küresel belirsizliklerin ve risklerin devam ettiği bu makroekonomik ve jeopolitik ortamda mevcut bütçemizdeki ödeneklerin dağılımını ve miktarını yeniden taksim etme ve kamu hizmetlerinde devamlılığın sağlanması amacıyla 2022 yılı bütçemizde revizyona gitme ihtiyacı hasıl olmuştur.” diye konuştu.
Nebati, bu nedenle, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 19’uncu maddesinde yer alan “kanunla ek bütçe yapılabilir” hükmünden hareketle, hazırladıkları ek bütçeyi yüce Meclis’in takdirine sunduklarını aktardı.
Dünya ve Türkiye ekonomisindeki gelişmelere de işaret eden Nebati, 1929 Büyük Buhranı’ndan sonraki en zorlu dönemden geçen küresel ekonominin, henüz salgın kaynaklı etkileri tam atlatamadan başlayan Rusya-Ukrayna savaşıyla daha da belirsiz ve riskli görünüm sergilediğini söyledi.
“Enflasyon pek çok ülkede 40 yılın en yüksek seviyesine ulaştı”
Nebati, emtia fiyatlarındaki artışa ve birçok ülkede son 34-40 yılın en yüksek seviyelerine ulaşan enflasyona dikkati çekerken, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Tüm dünyada hem tüketici hem de üreticilerin yüksek enflasyon nedeniyle ekonomik zorluklar yaşadığını görmekteyiz. Dünyada salgınla birlikte artan tedarik sıkıntıları savaş nedeniyle sürmektedir. Rusya’ya uygulanan yaptırımlar özellikle enerji ve gıda fiyatlarının yüksek seyretmesine neden olmaktadır. Küresel düzeyde petrol fiyatları 2021 yılına göre yaklaşık yüzde 60 artarak 100‐120 dolar seviyesinde işlem görmektedir. Küresel boyutta enflasyonist baskıların arttığı, finansal koşulların sıkılaştığı ve büyümenin yavaşladığı bir dönemdeyiz.”
Bu zorlu küresel şartların, Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkeleri özellikle maliyet artışları sebebiyle olumsuz etkilediğini belirten Nebati, “Günümüzün küresel ekonomik yapılanmasına uygun, sürdürülebilir, güçlü ve kaliteli bir büyüme sürecinin sağlanması amacıyla Türkiye Ekonomi Modelini uygulamaya aldık. Bu modelde yatırım, yüksek katma değerli üretim ve ihracat artışını teşvik etmek suretiyle cari işlemlerde dengeyi sağlamayı, dış finansman ihtiyacını azaltmayı, dış tasarruflara bağımlılığı ortadan kaldırmayı ve güçlü istihdam artışının sürdürülebilir hale gelmesini hedefliyoruz. Azalan dış finansman ihtiyacı ile birlikte enflasyon üzerindeki kur baskılarının düşeceğini öngörüyoruz. Ülkemizde üretim, ihracat ve yatırımlar, küresel ve bölgesel tüm olumsuz gelişmelere rağmen artışını güçlü bir şekilde sürdürürken istihdam piyasasındaki olumlu görünüm de devam etmektedir.” değerlendirmesinde bulundu.
“İkinci çeyreğe ilişkin göstergeler güçlü ihracata işaret ediyor”
Nebati, rekor sayılabilecek bir oranda büyüme kaydedilen 2021 yılında, büyümenin kompozisyonunun da dengeli bir görünüm sergilediğini anımsatırken, “2022 yılının ilk çeyreğinde ise Rusya-Ukrayna savaşının neden olduğu belirsizlik ortamına ve etkileri devam eden salgına rağmen ekonomimizin yüzde 7,3 büyüme kaydetmesi oldukça değerlidir. Bu dengeli büyüme görünümünü sürdürülebilir ve sağlıklı büyüme hedefimiz doğrultusunda oldukça önemli bulduğumuzu belirtmek isterim. 2022 yılının ikinci çeyreği ve sonrasına ilişkin öncü göstergeler ılımlı bir iç talebe ve güçlü bir ihracata işaret etmektedir.” ifadesini kullandı.
“Enerji fiyatları ilave yük getirdi”
Mevcut konjonktürel durumda başta enerji olmak üzere artan küresel emtia fiyatları ile Rusya-Ukrayna Savaşı kaynaklı risklerin dış ticaret dengesi üzerinde etkilerini çok net gördüklerini aktaran Nebati, mayıs ayı itibarıyla yıllıklandırılmış ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 77,3 iken, enerji hariç ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 97,1 seviyesinde gerçekleştiğini söyledi. Nebati, “Bu durum enerji fiyatlarındaki artışın dış ticaret dengesine yansımasını açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Nitekim, biz 2022 bütçesini hazırlarken, varil başına petrol fiyatını ortalama 68 dolar hesaplarken bugün petrol fiyatları 110 dolara ulaşmıştır.” ifadesini kullandı.
Nebati, bu gelişmenin Türkiye’nin enerji faturasına 2022 yılı için 50 milyar dolar ilave yük getirdiğine işaret ederek, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu olumsuz durumu telafi edecek nitelikte olumlu ekonomik gelişmeler de yaşıyoruz. Salgın kaynaklı belirsizliklerin azalması ile birlikte turizmde önemli ölçüde toparlanma oldu. 2022 yılı ilk çeyreğinde toplam ziyaretçi sayısı yıllık yüzde 148 artarak 6,5 milyon kişiye, turizm gelirleri ise yüzde 122 artarak 5,5 milyar dolara yükseldi. Haziran ayı itibarıyla ülkemizi ziyaret eden kişi sayısının toplam 19 milyona ulaşmasını bekliyoruz. Önümüzdeki dönemde de salgın öncesi rakamların üzerine çıkacağız. İhracattaki güçlü görünüm ve turizm gelirlerindeki toparlanma ile 2021 yılında cari işlemler açığı 13,7 milyar dolara gerilemiştir. 2022 yılında ise cari işlemler açığı başta enerji olmak üzere yüksek emtia fiyatlarının etkisiyle artan ithalat nedeniyle artış göstermiş ve nisan ayı itibarıyla yıllık 25,7 milyar dolar olmuştur. Enerji hariç değerlendirildiğinde cari işlemler dengesi nisan ayında yıllık 35,2 milyar dolar fazla vermiştir. Ekonomik büyümede güçlü performansın görüldüğü bu dönemde enerji hariç cari dengede görülen bu iyileşme Türkiye Ekonomi Modeli’nin önemli bir başarısıdır.”
Büyümenin kapsayıcı olmasını çok önemsediklerini belirten Nebati, üretim, yatırım ve istihdam dostu büyüme modeli çerçevesinde ülkedeki refah artışından tüm kesimlerin faydalanmasını amaçladıklarını söyledi. Toplam istihdamın nisan itibarıyla salgın öncesi seviyelerin de üzerine çıkarak 30,4 milyon kişiye ulaştığını aktaran Nebati, “Salgının derinden hissedildiği 2020 yılı Nisan ayına göre ise oluşturduğumuz ilave istihdam 5 milyon kişiyi aşmıştır. Böylece Türkiye, OECD üyeleri arasında en fazla istihdam sağlayan ülke olmuştur. Tüm veriler Türkiye’nin üretimde, ihracatta ve en önemlisi istihdamda ilerlediğini göstermektedir.” dedi.
“Mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz”
Bakan Nebati, yaşanan küresel gelişmeler nedeniyle enflasyonun tüm dünyada en önemli sorun haline geldiğini bildirerek, “Küresel ölçekte artan fiyatlar bizim gibi gelişmekte olan ve enerjide dışa bağımlı ülkeleri fazlasıyla etkiliyor. Büyük ölçüde dışsal faktörlerden kaynaklanan ve çoğunlukla arz yönlü maliyet artışlarıyla ortaya çıkan bu gelişmeler fiyatlar genel seviyesindeki bozulmanın önemli fakat geçici olduğuna işaret etmektedir. 90’lı yıllarda kronik bir sorun haline gelen enflasyonu iktidara geldiğimiz andan itibaren uyguladığımız ihtiyatlı politikalarla düşürdüğümüz gibi tekrar düşürmek için mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Vatandaşlarımızın günlük hayatlarını etkileyen olağanüstü fiyat artışlarının alım güçlerine en az düzeyde yansıması için azami çabayı gösteriyor ve gerekli adımları ivedilikle atıyoruz.” diye konuştu.
Bu kapsamda hanehalkının tüketim sepetinde önemli yer tutan gıda, temizlik, hijyen malzemeleri gibi belirli ürünlerde, yeme içme hizmetlerinin tamamında, meskenlerde kullanılan elektrikte KDV indirimi yaptıklarını anımsatan Nebati, atılan diğer adımlara ilişkin şu bilgileri paylaştı:
“Yönetilen/yönlendirilen fiyatlar vasıtasıyla enflasyonist baskıları azaltıcı tedbirler aldık. Elektrik ve doğalgaz gibi stratejik alanlarda kayda değer sübvansiyonlar ile vatandaşlarımızı ve sanayicilerimizi destekledik, desteklemeye devam ediyoruz. Kira artışlarını yüzde 25 ile sınırlayarak vatandaşlarımızı fahiş fiyat artışlarından koruma yönünde kıymetli bir adım daha attık. Ayrıca bazı stratejik ürünlere yönelik dış ticaret tedbirlerini devreye aldık. Tüm bu adımlar çerçevesinde, enflasyonla mücadeleye katkı sağlamak amacıyla kamu olarak 2022 yılında 241,3 milyar lira vergi gelirinden vazgeçiyoruz.”
“Gelire Endeksli Senetlerin ihracı olumlu neticelendi”
Nebati, 20 Aralık 2021’de Kur Korumalı Türk Lirası Mevduat ve Katılım Hesabı enstrümanını devreye aldıklarını anımsatırken, “Bu enstrüman ve bunu destekleyici diğer 14 adımımız finansal istikrarı güçlendirdi ve ters dolarizasyonu destekledi. Bunun yanında finansal istikrarı gözeten yeni finansal araçlarla bu sürece devam ediyoruz. Tasarruflarını Türk lirasında değerlendirmek isteyen vatandaşlarımıza alternatifler sunmak amacıyla geliştirdiğimiz Gelire Endeksli Senetlerin ihracını duyurduk, talepleri topladık ve talepler de olumlu şekilde neticelendi.” dedi.
İstihdamın desteklenmesi ve işgücü maliyetlerinin azaltılması amacıyla çok önemli düzenlemeleri hayata geçirdiklerini anlatan Nebati, “Bu kapsamda 2022 yılı sonuna kadar uygulanmak üzere işe alınacak her bir işçi için asgari ücret üzerinden ödenmesi gereken tüm SGK primlerini 12 ay boyunca karşılıyoruz. İmalat sanayi yatırımlarına sağlanan ilave kurumlar vergisi desteklerini 2022 yılı sonuna kadar uzattık. 2023 yılı sonuna kadar alınan makine ve teçhizatın amortisman süresini yarıya indirdik. 2022 yılı başından itibaren asgari ücreti vergi dışı bıraktık. Böylece asgari ücretli vatandaşlarımızın ücretleri üzerinden gelir ve damga vergisi alınmamasını sağladık. Çiftçimizi desteklemek amacıyla tarımsal destekleme ödemelerinden gelir vergisini kaldırdık. Geçmiş 5 yıl içinde yapılmış kesintileri de iade ettik.” ifadesini kullandı.
Nebati, orman yangınlarıyla mücadeleyle ilgili de bilgi verirken, “2021 yılında 39 helikopter var iken bugün 55 tane helikopterimiz var. 3 uçak iken 20 oldu, 4 İHA varken 8 oldu, 13 bin gönüllü varken, 105 bin kişi oldu. Havadaki su kapasitemiz 2002’de 85 ton, geçen yıl 154 ton, şu anda 302 tona çıkmış durumda. Yangınla mücadeleyle ilgili bütçe de 4 milyar Türk lirasıdır.” dedi.
“Borçlanma programına esneklik sağlayan güçlü nakit rezervi politikamızı sürdürüyoruz”
Uluslararası piyasalarda yaşanan dalgalanmalara rağmen borçlanma politikasını stratejik hedeflerle uyumlu bir şekilde uyguladıklarına dikkati çeken Nebati, şöyle devam etti:
“Borçlanma programına esneklik sağlayan güçlü nakit rezervi politikamızı sürdürüyoruz. Ülkemiz düşük kamu borç stokuyla olumlu ayrışmaya devam etmiştir. Avrupa Birliği (AB) tanımlı genel yönetim borç stokunun milli gelire oranı ülkemizde 2021 yılında yüzde 42 seviyesinde gerçekleşmiştir. AB üyesi ülkelerde ise bu oran 2021 yılında ortalama yüzde 88 seviyesindedir. Bu kapsamda ülkemiz borç stoku açısından en az borçlu ülkeler arasındadır.”
Nebati, Tek Hazine Kurumlar Hesabı Uygulaması ile Hazine nakit rezervini güçlendirdiklerini ve bütçeye katkı sağladıklarını dile getirerek 2022 yılı Ocak‐Mayıs döneminde 233,6 milyar liralık iç borçlanma gerçekleştirildiğini, toplam iç borç çevirme oranının, 2022 yılı için öngörülen yüzde 103 seviyesindeki oran ile uyumlu bir şekilde yüzde 104,5 seviyesinde gerçekleştiğini ifade etti. Nebati, bununla birlikte özellikle uzun vadeli ihraçlar sayesinde elde edilen kazanımlar neticesinde nakit iç borçlanmanın ortalama vadesinin mayıs ayı itibarıyla 60,2 ay seviyesine yükseltildiğini kaydetti.
“Ek bütçe, kamu maliyesinde genişleme ifade etmeyen bir anlayışla hazırlandı”
Küresel düzeyde yaşanan olumsuz gelişmelerin Türkiye ekonomisi üzerinde oluşturduğu baskıya ve artan maliyetlere rağmen 2022 yılı bütçe hedeflerini gerçekleştirme noktasında bir sorun yaşamadıklarını dile getiren Nebati, küresel makroekonomik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin devam ettiği bu ortamın hem gelir beklentilerini hem de harcama büyüklükleri ile ihtiyaçları farklılaştırdığını anlattı. Bu durumu dikkate alarak mevcut bütçedeki gelir tahminini ve ödenekleri artırarak günün koşulları çerçevesinde vatandaşların ihtiyaçlarını önceleyen bir ek bütçe teklifi yaptıklarını belirten Nebati, “Bu durum sadece ülkemize mahsus değil. Nitekim aralarında Almanya, Güney Kore, Japonya ve Finlandiya gibi ülkelerin de yer aldığı pek çok ülke 2022 yılının olağan dışı gelişmelerinden ötürü benzer ek bütçe süreçlerine girmiş bulunuyor.” dedi.
Nebati, hazırladıkları ek bütçe kanun teklifinin gelir tahminleriyle uyumlu ve kamu maliyesinde genişleme ifade etmeyen bir anlayışla hazırlandığını belirterek şöyle konuştu:
“Mali disiplinin oluşturduğu imkanları, ekonomimizin içinden geçtiği zorlu dönemlerde bir manevra alanı olarak kullandık. Mali imkanlarımızı aşan ve bütçemizi zorlayan harcamalardan hep kaçındık, kaçınmaya da devam ediyoruz. Ek bütçe ile öngörülen ilave ödenekler zorunlu harcama alanlarının yanında, hane halkını ve sosyal kesimleri destekleyen, ülkemizin büyüme potansiyeline katkı sağlayan yatırım alanlarını önceleyen, seçici ve dengeli bir şekilde oluşturulmuştur. Bizler bu ek bütçeyle vatandaşlarımızın hanelerinde tükettiği doğal gaz ve elektriği daha ucuza kullanabilmelerini, çiftçilerimizin, işçilerimizin, emeklilerimizin, çalışanlarımızın ve ihtiyaç sahibi olan vatandaşlarımızın daha fazla yanında olabilmeyi, ülkemizin büyüme ve istihdam potansiyeline katkı sağlayacak yatırımları daha hızlı tamamlayabilmeyi amaçlamaktayız. Bu kapsamda, ek bütçe kanun teklifimiz ile merkezi yönetim bütçe ödenekleri 1 trilyon 81 milyar lira artırılmakta, söz konusu giderlerin karşılığı olarak genel bütçe gelir tahminleri de aynı tutarda artırılmaktadır.”
Ek bütçenin kullanılacağı kalemler
Bakan Nebati, hazırladıkları ek bütçenin 216,9 milyar lirasının, kamu çalışanlarının aylıklarında yapılan artışlar kapsamında personel giderleriyle sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri için, 154 milyar lirasının, emekli aylıklarında yapılan artışlar, sağlık giderleri ile işveren prim teşviki ödemeleri gibi giderleri karşılamak amacıyla Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan transferler için, 134,5 milyar lirasının vatandaşların hanelerinde tükettikleri elektrik ve doğalgazı piyasa fiyatlarının çok daha altında kullanmalarını sağlamak amacıyla BOTAŞ ve EÜAŞ’a yapılacak aktarmalar için kullanılacağını kaydetti.
Ayrıca, ek bütçenin 105 milyar lirasının Türkiye’nin büyümesine ve istihdama katkı sağlayacak yatırımların daha hızlı tamamlanabilmesi amacıyla tarımsal sulama projelerine, organize sanayi bölgesi ve küçük sanayi sitesi yatırımları ile karayolu ve demiryolları başta olmak üzere yatırım nitelikli giderler için kullanılacağını ifade eden Nebati, 103,3 milyar lirasının vergi gelirlerinde öngörülen artış kapsamında vatandaşlara yönelik hizmetleri geliştirmesi ve iyileştirmesi amacıyla mahalli idarelere aktarılacak kaynaklar için, 44,8 milyar lirasının, engelli evde bakım destekleri, 65 yaş üstü bakıma muhtaç yaşlıların ve engelli vatandaşların aylıkları, muhtaç ailelere yapılacak yardım ödemeleri ve diğer sosyal amaçlı giderler için, 37,1 milyar lirasının, tarıma ayrılan destek ödemeleri ile diğer giderler için ayrılacağını söyledi.
Nebati, ek bütçenin 89,4 milyar lirasının faiz giderleri için, 40 milyar lirasının mevduat ve katılma hesaplarının kur artışlarına karşı korunmasına ilişkin giderler için, 156 milyar lirasının ise zorunlu harcamalar başta olmak üzere, diğer ödenek ihtiyaçlarının karşılanması için kullanılacağını bildirdi.
Ek bütçede faiz ödemelerinin toplam harcamalar içindeki payının yüzde 8,3 seviyesinde olduğuna dikkati çeken Nebati, “Böylece 2022 yılı tamamında faiz giderlerinin toplam giderler içindeki payı öngörülenin altında yüzde 11,6 seviyesinde gerçekleşmiş olacaktır.” ifadesini kullandı.
Nebati, söz konusu ek bütçeden mal ve hizmet alım giderleri için 86,7 milyar lira, faiz giderleri için 89,4 milyar lira, cari transferler için 421 milyar lira, sermaye giderleri için 74,1 milyar lira, sermaye transferleri için 13,6 milyar lira, borç verme giderleri için 140 milyar lira, yedek ödenek için 38,9 milyar lira ayrıldığını vurguladı.
“Ocak-Mayıs döneminde bütçe gelirlerimiz yüzde 100 arttı”
Bakan Nebati, Kovid-19 salgınının ekonomik ve sosyal etkilerinin azaltılması, enflasyonla mücadelenin ve finansal istikrarın desteklenmesi amacıyla vergi politikası araçlarını mali disiplinden taviz vermeden kullandıklarını dile getirdi. Bu kapsamda, 2021 yılında 154,2 milyar lira, 2022 yılında ise 241,3 milyar lira vergi gelirinden vazgeçtiklerine işaret eden Nebati, şunları söyledi:
“Vergi politikalarıyla yaptığımız desteğe rağmen, başta imalat sektörü olmak üzere ekonomik aktivitedeki güçlü seyre bağlı olarak bütçe gelirlerimiz çok güçlü bir performans göstermektedir. 2022 yılı Ocak-Mayıs döneminde bütçe gelirlerimiz geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 100 artışla 1 trilyon 84 milyar lira olurken, vergi gelirlerimiz yüzde 108 artarak 881,1 milyar lira olarak gerçekleşmiştir. Nominal büyüme, fiyat artışları, ihracat ve ithalat gibi makroekonomik göstergelerde oluşan değişiklikler nedeniyle 2022 yılının devamında da bütçe gelirlerimizin mevcut bütçe kanunundaki tahminlerimizin oldukça üzerinde gerçekleşeceğini öngörüyoruz. Bu kapsamda, hazırladığımız ek bütçe ile vergi gelirlerinde 927,7 milyar lira, vergi dışı gelirlerde 152,9 milyar lira olmak üzere genel bütçe gelirlerinde net 1 trilyon 81 milyar lira ilave gelir öngörüyoruz. İlave gelir tahminimizin ana kalemler itibarıyla dağılımına baktığımızda, gelir vergisi 51,3 milyar lira, kurumlar vergisi 315,3 milyar lira, dahilde alınan KDV 13,2 milyar lira, özel tüketim vergisi 156,4 milyar lira, ithalde alınan KDV 284 milyar lira, damga vergisi 5,6 milyar lira, harçlar 33,5 milyar lira, banka ve sigorta muameleleri vergisi 17 milyar lira, diğer vergiler 51,3 milyar lira olarak görülmektedir.”
Nebati, kamu maliyesi politikalarını mali disiplinden ayrılmadan yatırımı, üretimi, istihdamı ve ihracatı artırmak hedefiyle sürdüreceklerine dikkati çekerek küresel ticaretten alınan payı artırarak cari işlemler dengesinde kalıcı ve sürdürülebilir iyileşme sağlayacaklarını dile getirdi. Bakan Nebati, maliye politikasını şeffaf ve seçici bir anlayışla vatandaşların ve reel sektörün ihtiyaçlarını gözeten hizmet odaklı bir şekilde uygulamaya devam edeceklerini kaydetti.