Hazır giyim firmalarının son dönemde yaptıkları yatırımlarla küresel markaların üretim üssüne çevirdikleri Malatya’daki fabrikaları ziyaret eden İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Mustafa Gültepe, Türkiye’yi moda endüstrisinde halen bulunduğu 5’inci sıradan çıkarıp ilk 3’e sokmayı hedeflediklerini vurguladı.
Gültepe, teşvikli yatırımların 6,8 milyar liralık bölümünün 5’inci ve 6’ncı bölgelere yapıldığını kaydederek, “Sektörün Anadolu’da en çok teşvikli yatırım yaptığı iller sıralamasında 1,6 milyar TL ile Batman ilk sırada yer alıyor. Batman’ı 934 milyon TL ile Malatya ve 823 milyon TL ile Diyarbakır izliyor.” ifadesini kullandı.
İstanbul’u moda merkezi, Anadolu’yu üretim üssü yapmak için kolları sıvadıklarını kaydeden Gültepe, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Devletimizin 2012’de başlattığı bölgesel teşvik uygulamasının da pozitif etkisi ile firmalarımız, son 10 yılda Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde çok önemli yatırımlara imza attılar. Özellikle 5’inci ve 6’ncı bölgelere yaptığımız yatırımlarda uzun süreli iş birliği yaptığımız yabancı partnerlerimizin teşvikinin de altını çizmem gerekiyor. Verilere baktığımızda 2012’den bu yana sektörün toplamda 15,2 milyar liralık teşvikli yatırım yaptığı görülüyor. Bu yatırımda dünyanın en önemli moda merkezlerinden biri yapmak istediğimiz İstanbul yaklaşık 3,3 milyar lira ile ilk sırada yer alıyor. İstanbul merkezli 408 firmamız bu teşviklerle dijitalleşme, tasarım, Ar-Ge kapasitelerini geliştirdiler. Teşviklerle 6’ncı Bölge’de 4,8 milyar lira, 5’inci Bölge’de ise 2,1 milyar lira olmak üzere 6,9 milyar liralık yatırım yaptık. Teşvikli yatırımlarla sağlanan 386 bin kişilik istihdam kapasitesinin 294 binini bu bölgelerde ülkemize kazandırdık.”
Gültepe, Anadolu’da hazır giyim firmalarının en çok teşvikli yatırım yaptığı iller sıralamasında Batman’ın başı çektiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Batman’da 434 firmamız tarafından 1,6 milyar liralık yatırıma imza atıldı. Batman’ı 934 milyon lira ile Malatya ve 823 milyon lira ile Diyarbakır izliyor. Bu teşviklerle biz aynı zamanda sektörümüzün ve ülkemizin geleceğine yatırım yapıyoruz. Birçoğu küresel markalara üretim yapan fabrikalarla katma değerli ihracat kapasitemizi arttırıyoruz. Teşviklerin yanı sıra sektörümüzün hızı ve uyum kapasitesi sayesinde pandeminin ilk döneminde uluslararası bir krize dönüşen maske ve koruyucu giysi üretiminde Türkiye’yi küresel bir oyuncu oldu. Firmalarımız geçen yıl sadece birkaç ayda 3 milyar liranın üzerinde teşvikli yatırımla maske ve koruyucu giysi üretiminde Türkiye’yi dünyanın en büyük ikinci ülkesi yapmayı başardılar.”
Her 39 bin liralık teşvikli yatırım ile 1 kişiye istihdam sağlandı
Hazır giyim sektörünün bölgesel teşviklerle özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde istihdama da önemli bir katkı sunduğuna dikkati çeken Mustafa Gültepe, teşvikleri en az birim maliyetle istihdama dönüştürmede de öncü olduklarını söyledi.
Gültepe, kullanılan ortalama her 39,3 bin liralık teşvikli yatırım ile 1 kişiye istihdam sağlandığını ifade ederek, şu değerlendirmede bulundu:
“Firmalarımız 10 yılda 15,2 milyar liralık teşvikli yatırımla 386 bin kişilik yeni istihdam yarattı. Bir başka ifade ile kullandığımız ortalama her 39,3 bin lira karşılığında bir insanımız için iş fırsatı yarattık. İstanbul’daki 3,2 milyar liralık yatırım, doğrudan üretim yerine dijitalleşme, tasarım ve Ar-Ge için yapıldığı için ortalama yükseliyor. Örneğin, Batman’da 1 milyar 616 milyon liralık yatırımla 70 bin 209 istihdam yarattık. Bu kentimizde her 23 bin liralık teşvikli yatırımla bir kişiye istihdam sağladığımız görülüyor. Aslında firmalarımız sadece makine harcamasını üstlendiğinde 10 bin dolarlık yatırımla 15 kişiye, bir başka ifade ile bugünün kur değeri üzerinden yaklaşık 6 bin TL ile bir insanımıza iş sağlayabiliyor.”
“Anadolu’da üretim kapasitesi yüksek, çevre dostu fabrikalar kurmalıyız”
Salgın sürecinde tedarik zincirinin de değiştiğine vurgu yapan İHKİB Başkanı Gültepe, Avrupalı markaların ihtiyaçlarını Çin ya da Güneydoğu Asya ülkeleri yerine yakın coğrafyalardan karşılama arayışının Türkiye için önemli bir fırsat olduğunu söyledi.
Gültepe, ABD’li markalardan da Türkiye’ye giderek artan bir ilgi olduğunu kaydederek, şu ifadeleri kullandı:
“İhracatçı firmalarımız yüzde 80-85 kapasite ile çalışıyorlar. Kapasitemiz yılbaşına kadar dolu olduğu için bazı siparişleri geri çevirmek zorunda kalıyoruz. Sektör olarak, 8 ayda 12 milyar 868 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. Eğer bir aksilik olmazsa bu yıl, 19 milyar doları geçerek rekor bir ihracata imza atacağız. Çok uzak olmayan bir tarihte de 33 milyar dolarlık hedefimizi yakalayacağımıza inanıyorum. Çünkü küresel tedarik zincirindeki değişimin de etkisiyle önümüzdeki yıllarda Avrupa ve ABD’li markaların Türkiye’ye ilgisinin daha da artacağını öngörüyoruz. Bu nedenle Anadolu’da üretim kapasiteleri yüksek, güneş enerjisi ile çalışan çevre dostu yeşil fabrikalarımızın sayısını hızla artırmamız gerekiyor.”
Tersine Göç Projesi ile bölgede kamuya ait olan ve halen atıl duran binaların uygun koşullarda firmalara tahsis edilmesi konusunda talepleri olduğunu belirten Gültepe, şunları kaydetti:
“Bu talebimize olumlu yanıt alabilirsek atıl duran yüzlerce binayı birer üretim ve istihdam merkezine dönüştürebiliriz. Finansman kaynaklarımızı arazi ve bina için harcamazsak bir kişilik istihdamın maliyetini 6 bin liraya düşürebiliriz. Firmalarımızın kasasında kalacak parayı da katma değerli üretimimizi artıracak yatırımlar için kullanabiliriz. Ayrıca bölgesel teşviklerin yanı sıra günün koşullarına uygun yeni teşvik mekanizmalarının da geliştirilmesi gerekiyor. İHKİB olarak bu konuda da bir çalışma yaptık. Hazırladığımız Hazır Giyim Sektöründe Yeni Nesil İhracat Teşvik Önerilerimizi, Cumhurbaşkanlığı ve bakanlıklar başta olmak üzere devletimizin ilgili kurumları ile paylaştık.”
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarıyla daha da umutlandık”
Devletin bugüne kadar hep sektörün yanında olduğuna vurgu yapan Mustafa Gültepe, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir hafta önce ihracatçılara verdiği müjdelerin kendilerini daha da umutlandırdığın söyledi.
Gültepe, İhracatı Geliştirme Fonu’nun kurulması, Eximbank’ın yeniden yapılandırılması, İstanbul’da fuar merkezi projesi ve uzak ülkeler için ihracat stratejisi geliştirilmesinin hedeflerine ulaşmada pozitif yansımaları olacağına inandığını kaydetti.
Gelecek dönemlerde firmaların gerekli değişim ve dönüşümü gerçekleştirebilmeleri için e-ihracat uygulamalarının ve bu alanlardaki kapasite geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesi gerektiğini kaydeden Gültepe, İhracatı Geliştirme Fonu’nun bir nebze de olsa firmaların sermaye ve mali yapılarının güçlendirilebilecek nitelikte olduğunu söyledi.
Gültepe, sektör çalışanlarının yüzde 50’sinin kadın olduğunu vurgulayarak, “Bizim sektörümüz, kadın çalışan ağırlıklı. Hem yönetimde hem üretimde kadın çalışan çok fazla. Bu konularda, ‘kadınlarımıza ayrıcalık tanıyın, onlara da ayrı bir şekilde teşvik verelim’ diye uzun süredir söylüyoruz.” ifadesini kullandı.
“Hazır giyim sektörü ve tekstil sektörü hem üretim ve istihdamda hem de ihracatta 1’inci sektör”
Hazır giyim sektörünün, Türkiye’yi ihracat açısından “uçuran” bir sektör olduğunu kaydeden İHKİB Başkanı Gültepe, “Özellikle pandemi sonrası için şunu öngörebiliyorum, hem hazır giyim sektörü hem de tekstil sektörü, ikisini de aslında bir bütün olarak değerlendirmek lazım, toplamı bence şu anda Türkiye’nin 1’inci sektörü. Hem üretim ve istihdamda hem de ihracatta. Yani ikisinin birbirinden ayrılacak bir tarafı yok. Bir bütün olarak bakmak lazım.” diye konuştu.
Gültepe, sektörün zaman zaman bazı illerde ve bölgelerde istihdam sorunu yaşadığını ve çalışan bulmada güçlük çektiğini ifade ederek sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“İstihdam 1,2 milyon kişiyi aştı. Yani sektöre bir istihdam deposu şeklinde bakılabilir. İstanbul’umuzun ve Anadolu’muzun yapacak olduğu roller var. Bunları da yaparken aynı bölgede, aynı yerde kümelenmemek lazım. Örnek olarak, şu anda bulunduğumuz Malatya, gerçekten fabrikalarla doldu. Şu anda 130’a yakın firma var. Eleman konusunda bütün firmalar problem yaşamaya başladı. Ben her bana söyleyeni farklı bölgelere yönlendiriyorum. Buradaki firmalar zaten büyüyor. Büyüdükçe eleman ihtiyacı doğuyor ve bu sefer firmalar arasında elemanla ilgili sıkıntı çıkıyor. Diğer illere Elazığ, Adıyaman, Erzurum, Ağrı gibi işte Kars gibi o bölgelere gidilmeli. Gidilmesi gerektiğini dilimizin döndüğü kadar anlatmaya çalışıyoruz.”
Gültepe, kurların hızlı bir şekilde yukarı, aşağı gitmesini kimsenin istemediğini ancak mevcut durumun üretim ve ihracat açısından iyi olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Şimdi tabii kurlar bir yukarı bir aşağı böyle ani tansiyon gibi fırlamasını, hipertansiyon olmasını hiç kimse istemez. Ancak Türkiye’nin üretimle ilgili geri kaldığı bir dönem bana göre, 2008, 2009’la 2014, 2015 yılları arasıdır. O da nedir? Her yerde söylüyorum bir TL’nin eşittir bir dolar olduğu nokta. Bu nokta Türkiye’nin geri kaldığı noktaydı. Yani ihracatın ve üretimin yapılmadığı bir dönem. Herkesin Türkiye’den kaçtığı noktaydı. Çin biliyorsunuz bunu sürekli başarıyor. Parasını sürekli devalüe ederek bu noktaya geldi bence. Dünyanın, her sektörde yüzde 40’ı Çin tarafından karşılanıyor. Yani kurların enflasyon üzerindeki hareketi bizi hiçbir şekilde rahatsız etmez aksine istihdamı ve üretimi destekler. Bence olması gereken noktada hatta biraz daha yukarı gitmesinde hiçbir sakınca yok. Yani doların 9 lira olduğu bir yerde üretim ve ihracat bence iyi bir şekilde desteklenir. Tabii enflasyona olan etkisini de yetkililer daha iyi hesaplar ama üretim ve ihracat olarak diye söylüyorum. Belki kısa zamanda kaybederiz ama uzun dönemde Türkiye kazançlı çıkar. Yatırımlar Türkiye’ye gelir. Herkes yatırım yapar. Aksi takdirde kağıt üzerinde suni olan bir milli gelir artışı olur. Onu geçmiş dönemde gördük.”