Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı, aynı zamanda Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı da olan Prof. Dr. Murat Baş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, şekerin doğru tüketimine ilişkin bilgi verdi.
Prof. Dr. Baş, şekerin yiyeceklerde doğal olarak bulunabilen ya da sonradan eklenen karbonhidratlar olduğunu, bunun sütte, meyve ve sebzelerde doğal olarak bulunduğunu belirterek, şekerin korkulması değil, kontrol edilmesi gereken bir gıda olduğunu söyledi.
Tamamen şekersiz beslenmenin hiçbir otorite tarafından önerilmediğini dile getiren Baş, Dünya Sağlık Örgütü, Sağlık Bakanlığı, ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) gibi otorite kuruluşların günlük alınması gereken enerjinin yüzde 10 kadarının eklenmiş şekerden gelebileceğini söylediğini aktardı.
Eklenmiş şekerin tüketicinin yiyeceğe sonradan eklediği şekere verilen isim olduğunu ifade eden Baş, şu bilgileri verdi:
“Bazı kaynaklar serbest şeker olarak da bunu ifade edebiliyor. O yüzden de doğal şeker ve eklenmiş şeker gibi bir kavram ortaya çıkıyor. Doğal şeker, bir meyvenin tadını veren şekerken, eklenmiş şeker de diyelim ki bir sütlaç yapıyoruz, bu sütlaca eklediğimiz şekeri ifade ediyor. Burada önemli olan miktar. Yani porsiyon kontrolü ve miktar aslında en önemli şey. Bu her şey için geçerli, sadece şeker için değil. Tükettiğimiz bütün yiyecek ve içeceklerde porsiyon kontrolü aslında önem kazanıyor. O yüzden de şöyle bir algı var ‘Ben masa şekerini çıkarıp yerine esmer şeker ya da bal eklersem daha iyi bir şey yapıyorum.’ Halbuki nihayetinde her bir gram şekerin enerji değeri 4 kalori. Yani bu ister baldan gelsin ister pekmezden ister masa şekerinden ister esmer şekerden hiçbir şekilde fark etmiyor.”
“Şeker tüketimi, günlük önerilen miktarı aşmıyorsa hiçbir hastalıkla ya da ölümle ilişkisi yok”
Prof. Dr. Murat Baş, “Vücut, bütün şekerleri şeker olarak algılıyor ve metabolizmasını ona göre yönlendiriyor. O yüzden de şekerden kaçmak yerine onu kontrol etmek gerekiyor. Nasıl kontrol edeceğiz? Günlük enerjimizin yüzde 10’u. 2 ila 18 yaş ve kadınlardaki değer aslında 6 tatlı kaşığı. Yani yaklaşık 25 gram şekere tekabül ediyor. Erkekler için yaklaşık 9 tatlı kaşığı, o da yaklaşık 37,5 grama tekabül ediyor. Eğer biz günlük beslenmemiz içerisinde bu miktarlardaki eklenmiş şekeri kullanıyorsak sağlık açısından herhangi bir sıkıntı yok.” şeklinde konuştu.
Baş, toplumda “Şeker tüketirsem şeker, kalp hastası olacağım.” şeklinde yanlış bir algı olduğunu, burada da kontrolün önemli olduğunu dile getirdi.
Bu konuda yapılan çok büyük çalışmaların olduğunu anlatan Baş, “Şeker tüketimi, eğer günlük önerilen miktarı aşmıyorsa hiçbir hastalıkla ya da ölümle ilişkisi yok aslında. O nedenle de kontrol ve porsiyon kontrolü buradaki en önemli kritik nokta aslında.” ifadelerini kullandı.
“Beslenme ve sağlık okur yazarlığı çok önemli”
Prof. Dr. Baş, toplumdaki yanlış şeker algısını ortadan kaldırmak amacıyla Gastroenteroloji Diyetisyenliği Derneği olarak “sekernedir.com” isimli siteyi kurduklarını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Gıda endişesi toplumları doğru beslenmeye itmiyor. Bununla ilgili çok güzel, çok büyük çalışmalar var. Amerika, gıda endişesinin en yüksek olduğu ülkelerden bir tanesi ama obezitenin ve eşlik eden şeker, kalp-damar, kanser gibi hastalıkların da en çok görüldüğü ülke. Mesela Fransa, gıda endişesinin en düşük olduğu ülke ve kalp-damar, obezite ve diğer tüm kronik hastalıkların en az görüldüğü ülke. Tam tersine gıda endişesi duyan insanlar belli bir süre sonra beslenmelerini daha sağlıksız ya da yetersiz hale getirebiliyorlar. O yüzden beslenme ve sağlık okur yazarlığı burada çok önemli. Ne demek istiyoruz? Diyelim ki bir ürün, bu ürünün etiketini okuyabilmek, etiketin içerisindeki öğelere göre o ürünün sağlığa olan katkısını değerlendirmek aslında buradaki en önemli noktalardan bir tanesi. Bizim oluşturduğumuz sekernedir.com sitesinde de bütün şekerle ilgili kanıta, bilimsel çalışmaya dayalı şeker hakkındaki her konuda bilgi sahibi olabilirsiniz.”