Lübnan toprakları içerisinde bulunan Litani Nehri konusundaki mesele, 11 Ağustos 2006’ya kadar uzanıyor.
- İsrail, Lübnan’ın başkenti Beyrut’un güneyine hava saldırısı düzenledi
- Türkiye’nin gönderdiği insani yardım Lübnan’a ulaştı
Bu tarihte, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Lübnan ile İsrail arasında 12 Temmuz 2006’da başlayan şiddetli savaşa son verilmesi çağrısında bulunan 1701 sayılı kararı oybirliğiyle kabul etmişti. Karara göre, İsrail’in Lübnan’la sınırını temsil eden Mavi Hat’tın gerisine çekilmesi ve bu hat ile Lübnan’daki Litani Nehri arasındaki bölgenin silahsızlandırılması, burada sadece Lübnan ordusu ve Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücüne (UNIFIL) ait silah ve askeri araç gerecin bulundurulması öngörülüyor.
Lübnan’ın güneyindeki Litani Nehri ve İsrail ile sınır olarak belirlenen Mavi Hat arasındaki neredeyse tüm bölgeler 2000 yılından bu yana Hizbullah’ın güçlü askeri nüfuzu altında bulunuyor.
İsrail-Lübnan sınırı
İsrail’in Mayıs 2000’de Lübnan’ın güneyinden çekilmesinin ardından BM’nin çizdiği Mavi Hat, iki ülke arasındaki sınırı tayin ediyor.
Lübnan’ın en önemli nehirlerinden biri olan Litani ise başkent Beyrut’un yaklaşık 70 kilometre güneyinden Akdeniz’e dökülüyor.
Mavi Hat ile Litani Nehri arasında ise en uzunu 28 kilometre, en kısası ise 6 kilometre gibi bir mesafe bulunuyor.
Lübnan ile İsrail arasındaki sınırın uzunluğu, doğuda Şeba Çiftlikleri bölgesinden, batıda Ras Nakura’ya kadar yaklaşık 76 kilometre iken Litani Nehri’nden sonraki güney kıyısının uzunluğu ise yaklaşık 30 kilometre.
Coğrafya ve nüfus
Litani’nin güney bölgesinin toplam alanı yaklaşık 850 kilometrekare ve burada yaklaşık 200 bin kişi yaşıyor.
Bölge sakinlerinin yüzde 75’ini Şiiler, geri kalanlarını ise Sünniler, Dürziler ve Hıristiyanlar oluşturuyor.
Bu bölge, 128 üyeli Lübnan Meclisinde 9’u Şii, 3’ü Litani’nin güney bölgelerindeki azınlık nüfusundan olmak üzere 12 milletvekili ile temsil ediliyor.
UNIFIL, 28 yıldır BMGK tarafından alınan 425 sayılı karara göre Litani’nin güneyinde faaliyet gösteriyor.
Lübnan’ın can damarı
Doğudan batıya uzanan 170 kilometre uzunluğundaki Litani Nehri, adeta Lübnan’ın can damarı olarak kabul ediliyor ve Bekaa Vadisi’nin güneyi ile Lübnan’ın geriye kalan güney bölgelerinin entegre tarımsal su geliştirme planları bu can damarına dayanıyor.
Litani Nehri, Lübnan nüfusunun yaklaşık beşte birine tekabül eden ve 794 bine ulaşan nüfusuyla 264 belde ve köyün içme suyu ihtiyacını karşılıyor, bölgedeki 54 bin hektarlık alanın sulanmasını sağlıyor.
BMGK’nin 1701 sayılı kararı
BMGK’nin 1701 sayılı kararı, İsrail’in Mavi Hat’tın gerisine çekilmesini ve bu hat ile Lübnan’daki Litani Nehri arasındaki bölgenin silahsızlandırılmasını, burada sadece Lübnan ordusu ve UNIFIL’e ait silah ve askeri araç gerecin bulundurulmasını öngörüyor.
Litani Nehri ve Mavi Hat arasındaki neredeyse tüm bölgeler 2000 yılından bu yana Hizbullah’ın güçlü askeri nüfuzu altında bulunuyor.
İsrail’in gözünden Litani Nehri
İsrail’in resmi tutumu Hizbullah’ın Litani Nehri’nin ötesine çekilmesi yönünde ve Lübnan ordusu ile UNIFIL güçlerinin sınır ve nehrin güneyi arasındaki bölgeye konuşlandırılmasını öneriyor.
Tel Aviv, bunun amacının Hizbullah’ı sınırlarından uzaklaştırarak ülkenin kuzeydeki yerleşim yerlerini tehdit etmesini veya hedef almasını önlemek, 1701 sayılı kararda belirtildiği gibi bölgeyi askerden arındırmak ve burada yetkiyi yalnızca Lübnan ordusuna ve UNIFIL’e vermek olduğunu söylüyor.
Eylül ayının başından bu yana tırmanan şiddetle birlikte, Hizbullah, Hayfa şehri dahil olmak üzere İsrail’in askeri bölgelerine ve yerleşim yerlerine yüzlerce roket fırlatmış, Lübnan sınırı yakınındaki İsrail yerleşimlerinde sirenler çalmaya başlamıştı.
Öte yandan Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah da 19 Eylül’de yaptığı açıklamada, Hizbullah’ın saldırıları nedeniyle İsrail’in kuzeyinden göç etmek zorunda kalan İsraillilerin bölgeye dönmelerine izin vermeyecekleri tehdidinde bulunmuş, bunun ancak İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki soykırım savaşını sonlandırmasıyla mümkün olabileceğini belirtmişti.
Hizbullah’ın tutumu
Uzmanlara göre, yüzde 75’i Şii Müslüman olan Litani Nehri’nin güney nüfusuna bakıldığında, Hizbullah’ın bölgede kalma ısrarı ve Litani’nin gerisine çekilmeyi reddetme nedeni kısmen anlaşılabiliyor.
Öte yandan Hizbullah’ın uzun menzilli silahlara sahip olduğu dikkate alındığında, Litani’nin güneyinde kalmakta ısrar etmenin aslında kader niteliğinde olmadığı anlamına da gelebilir.
Bu bağlamda, Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Naim Kasım, 22 Eylül’deki konuşmasında, Hizbullah’ın saldırıları nedeniyle İsrail’in kuzeyinden ülkenin diğer bölgelerine göç eden İsraillilerin geri dönmelerine izin vermeyeceklerini vurgulayarak, “Lübnan Destek Cephesi, ne kadar sürerse sürsün, Gazze’deki savaş sona erene kadar desteğine devam edecek.” ifadelerini kullanmıştı.
Kasım, İsrail’in kuzeyinden daha fazla göç olacağını ve Gazze’ye desteklerinin süreceğini belirterek, “Gazze Şeridi’ne gidin ve savaşı durdurun.” demişti.
İsrail ordusunun Beyrut’a ve Lübnan’ın diğer bölgelerine artan hava saldırıları
İsrail ordusunun 20 Eylül’de Beyrut’un güneyine düzenlediği hava saldırısında 3’ü çocuk, 7’si kadın 45 kişi hayatını kaybetti.
Hizbullah, saldırıda aralarında üst düzey askeri komutanlarından İbrahim Akil’in de bulunduğu 15 mensubunun öldüğünü duyurdu.
İsrail ordusu, 23 Eylül Pazartesi sabah saatlerinden itibaren Lübnan’ın güney kentlerinin yanı sıra Bekaa ve Baalbek bölgelerine yüzlerce hava saldırısı gerçekleştirdi.
Lübnan Sağlık Bakanlığı verilerine göre, İsrail’in pazartesi günü itibarıyla artan hava saldırılarında 577 kişi öldü.
Dışişleri ve Göçmenler Bakanı Abdullah Buhabib, İsrail’in saldırıları nedeniyle ülke içerisinde yerinden edilenlerin sayısının 500 bine yaklaştığını söyledi.
Ülkenin güney bölgelerinden başkent Beyrut’a ve kuzey bölgelerine göç dalgası devam ediyor.