“PKK’nın Çocukları Kaçırmasına Karşı Toplumsal Protesto: PKK Karşısında Diyarbakır Anneleri” paneline, çok sayıda yabancı konuşmacı, sivil toplum kuruluşu üyesi ve dinleyici katıldı.
Paneli yöneten İstanbul Medipol Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Alptekin, Diyarbakır annelerinin oturma eyleminin bugün 1000. gününe girdiğini, çocukları dağa kaçırılan annelerin HDP’yi sorumlu tuttuğunu belirterek, “3 Eylül 2019’da başlayan oturma eylemi toplumsal bir eyleme dönüştü.” dedi.
“YPG/PKK gösterilmeye çalışıldığı gibi demokratik değil”
Panelin konuşmacılarından Hollandalı gazeteci Rena Netjes, terör örgütü YPG/PKK’nın bölge halkına uyguladığı baskı ve insan hakları ihlallerini anlattı.
Netjes, YPG/PKK’nın Esed rejimiyle anlaşarak bölgeyi kontrol altına almaya çalıştığına değinerek, Deyrizor, Rakka, Haseke ve Kamışlı’da yaşayan Kürtlerle yaptığı konuşmalardan anekdotlar paylaştı.
Hollandalı gazeteci, Suriye’nin kuzeyinde yaşayanların YPG/PKK aleyhine konuşmaktan çekindiğini, kaçırılarak terör eylemlerine zorlanan çocukların aileleriyle iletişiminin yasaklandığını, bölgedeki meslektaşlarının da benzer problemler yaşadığını aktardı.
AB yardımlarının, YPG/PKK’nın eline geçmesinin büyük bir hata olacağına işaret eden Netjes, “YPG/PKK gösterilmeye çalışıldığı gibi demokratik değil.” dedi.
Netjes, ABD ve Fransa’nın terör örgütüne çok ciddi destek verdiğini de sözlerine ekledi.
“Batı, PKK’nın Kürtleri temsil etmediğini anlamalı”
İtalyan akademisyen ve yazar Valeria Giannotta da YPG/PKK’nın Avrupa ülkelerinden aldığı desteğe değinerek, PKK’nın İtalya ve Hollanda’daki varlığına dikkati çekti.
AB ve BM’nin, PKK’yı resmen terör örgütü kabul etmesine rağmen örgüte destek verilmesini sorgulayan Giannotta, YPG/PKK’nın özellikle Avrupa’daki sol örgütler tarafından iyi gösterilmeye çalışıldığını anlattı.
PKK’nın Türkiye’deki Kürtleri temsil etmediğini vurgulayan Giannotta, Kürtlere en fazla zararın bu örgütten geldiğini ve Batı’nın bunu anlaması gerektiğini ifade etti.
“Terör kamplarına giden bir istasyon gibi”
Konuşmasına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Diyarbakır annelerinin cesaretini dile getirdiği ifadeleri alıntılayarak başlayan uluslararası ilişkiler uzmanı ve gazeteci Klaus Jürgens, PYD, YPG ve PKK’nın sadece farklı isimler kullanan aynı terör örgütü olduğuna dikkati çekti.
Jürgens, “Bu örgütün gerçek yüzü saklanıyor ve demokratik bir yönetim gibi gösteriliyor.” diye konuştu.
Diyarbakır annelerinin eylem için HDP Diyarbakır İl Başkanlığı binasının önünü seçmesinin çok anlamlı olduğunu dile getiren Jürgens, “Bu anneler neler olup bittiğinin farkında. HDP il binası, terör kamplarına giden bir durak, bir istasyon gibi kullanılıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
YPG ve PKK arasındaki ilişkiye değinen Jürgens, bu örgütlerin isimlerindeki “demokratik” ve buna benzer ifadelerin bilinçli olarak kullanıldığını, bunlarla gerçeğin üzerinin örtülmesinin amaçlandığını aktardı.
Batı medyasının YPG/PKK haberlerinde olumsuz yönleri göz ardı ettiğine vurgu yapan Jürgens, “Batı medyası durumun farkına varacak araştırmalar yapacak mı emin değilim.” ifadesini kullandı.
“Diyarbakır anneleri, PKK çocuklarını verene kadar bekleyecek”
Uluslararası ilişkiler uzmanı Dr. Abdullah Erboğa da Diyarbakır anneleri üzerine yaptığı araştırmanın sonuçlarını paylaştı.
PKK’nın okul önünden kaçırdığı 9 yaşındaki çocuğun ailesiyle yaptığı görüşmeyi anlatan Erboğa, “Diyarbakır anneleri, PKK çocuklarını verene kadar HDP binasının önünden ayrılmayı düşünmüyor.” dedi.
“Annelerin cesur mücadelesine ışık tutmak amacıyla düzenlendi”
Panelden sonra Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan Yardımcısı Çağatay Özdemir, Lahey Büyükelçisi Şaban Dişli, konuşmacılar ve basın mensuplarının katılımıyla yuvarlak masa toplantısı düzenlendi.
Hollanda’daki sivil toplum kuruluşlarının başkanları ve Hollanda Türk toplumunun temsilcileriyle de bir araya gelen Özdemir, “Bu etkinlik, PKK terör örgütünden gelen sayısız tehdide rağmen 1000 gün boyunca protestolarını sürdüren annelerin cesur mücadelesine ışık tutmak amacıyla düzenlendi.” diye konuştu.
Değerlendirme toplantısında konuşan Dişli ise Lahey’in uluslararası mahkeme ve kurumlara ev sahipliği yaptığına dikkati çekerek, YPG/PKK’nın işlediği suçları Lahey’de konuşuyor olmanın önemini vurguladı.
Dişli, Hollanda parlamentosunu ve sivil toplum kuruluşlarını, Diyarbakır annelerinin oturma eyleminin 1000. günüyle ilgili bilgilendirdiklerini dile getirdi.
Diyarbakır annelerinin evlat nöbetinin 1000. günü
Dağa kaçırılan evlatlarına kavuşmak için anneler tarafından 3 Eylül 2019’da HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde başlatılan eylemlerde bugün 1000. güne girildi.
Birçok il ile yurt dışına yayılan eylemler sayesinde 35 aile evladına kavuştu.
Ülke içerisinde yayılan “evladımı istiyorum” çığlığı, İzmir, Van, Hakkari, Şırnak ve Muş’tan da yükselmeye başladı.
Annelerin eylemi sınırları aştı
Diyarbakır annelerinin, çocuklarını terör örgütüne kaptıran bütün annelere yaptığı çağrı Türkiye’nin dört bir yanında ve Almanya’nın başkenti Berlin’de karşılık buldu.
Berlin’de yaşayan ve terör örgütü PKK yandaşlarınca kaçırılan Nilüfer T’nin annesi Maide T, 12 Kasım 2019’dan beri haber alamadığı kızını bulmak için 29 Şubat 2020’de terör örgütüne müzahir bir derneğin önünde oturma eylemi başlattı.
Anne Maide T, daha sonra Alman yetkililerinin duyarsızlığı nedeniyle başbakanlık binası önünde eylemini sürdürdü.