Hollanda’da dördüncü evre mide kanseri teşhisi konulan, hastalığının çaresi olmadığı belirtilerek iğneyle uyutulmak istenen 36 yaşındaki Funda Gök, ailesinin talebi üzerine Sağlık Bakanlığının ambulans uçağıyla Türkiye’ye getirilerek, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesinde tedavi altına alındı.
Funda Gök ile annesi Ceyhan Gök ve babası Halil Gök de Türkiye’ye geldi. Halil Gök, kızının sağlık durumuna ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, kızına mide kanseri tanısının Mart 2021’de konulduğunu söyledi.
Baba Gök, tanı öncesinde, kızının rahatsızlıkları nedeniyle başvurdukları hastanelerin, genç yaşından dolayı bu şikayetleri ciddiye almadığını, ayrıca ”salgın dolayısıyla çok hastaları olduğu için başka hastalara bakmadıkları” yanıtını verdiğini anlattı.
Gök, 2021’de hastane tarafından yönlendirildikleri bir doktorun, teknik donanımları olmadığı için kızlarını ameliyat edemeyeceklerini, başka bir yere götürmelerini söylediğini belirtti. Ancak ısrarları üzerine, doktorun incelemeler sonucunda Gök’e mide kanseri tanısı koyduğunu, kanserin ince ve kalın bağırsağa da sıçradığını bildirdiğini aktaran Gök, “Bunları ben alırım ama masada kalır. Başka bir yer de alırsa masada kalır.” yanıtını aldıklarını kaydetti.
Daha sonra başka bir hastaneye yönlendirildiklerini dile getiren Gök, buradaki ilk ameliyatın başarılı geçtiğinin söylendiğini ifade etti. Ancak operasyondan 3 gün sonra kızı Funda Gök’ün sabah 6’da kalbinin durduğu gerekçesiyle yeniden ameliyata alındığını aktaran Gök, “Uyanmayabilir.” denilse de kızının uyandığını ve 10 gün yoğun bakımda kaldığını dile getirdi.
Yolda öleceği korkusuyla Türkiye’ye getiremedi
Kızı Funda’nın 9 Kasım 2021’de yeniden sancı çekmeye başladığını, yemek yiyemediğini anlatan Gök, hastaneye götürüp, rica yoluyla yeniden röntgen çektirdiklerini ancak ”kanserin bütün hücrelere yayıldığı, artık yapılacak bir şey olmadığı, öleceği düşünüldüğü için de hasta dosyasının kapatıldığı ve aile doktoruna gönderildiği” şeklinde hastaneden dönüş aldıklarını kaydetti.
O an dünyanın başlarına yıkıldığını söyleyen Gök, “‘Hiç mi çaresi yok?’ dedim. ‘Tıpta hiçbir çaresi yok.’ dediler. Aradan birkaç gün geçti. Çocuk sancılanıyordu. En iyisi Almanya’ya götürelim dedik. Uçağa bindirip Türkiye’ye getiremiyorduk, yerinden kımıldatamıyordum. Yolda ölebileceği korkusu vardı.” diye konuştu.
Almanya’da ise ağrı kesici yazıldığını ancak su bile içemeyen kızının ilacı kullanamadığını ve tekrar Hollanda’ya döndüklerini anlatan Gök, bu süreçteki araştırmaları neticesinde yine olumsuz cevaplarla karşılaştıklarını ifade etti.
Gök, daha sonra kızını Ocak 2022’nin ilk haftası “En azından hastaneler vermese bile bir eczaneden serum, bir ağrı kesici alabiliriz.” düşüncesiyle Türkiye’ye getirdiklerini söyledi.
Sağlık ocağından serum, vitamin istediklerini, kızının bir süre bunları kullandığını anlatan Gök, ayrıca kızının raporlarını Kırıkkale ve Ankara’da bazı doktorlara gösterdiklerini fakat tedavinin iyi seyredeceği yönünde olumlu bir yanıt alamadıklarını dile getirdi.
Türkiye’de geçen altı haftanın ardından kızıyla yeniden Hollanda’ya döndüklerini aktaran Gök, şöyle konuştu:
“Tekrar makineye soktuk. Bu sefer doktor bizi çağırdı, ‘Bu çocukta hiçbir kanser hücresi kalmamış.’ dedi. Hemen tedaviye başlamalarını söyledim. Başka bir şey var ama ne? Kilo alması gerektiğini, ondan sonra ameliyat edeceklerini söylediler. Kanser olduğundan şüphelendiğini söyledi. ‘Röntgende çıkmayan bir şeyden neden şüpheleniyorsun? Başka yerleri araştır.’ dedim. Eşim, kızım, damadım nasıl kilo alacağını sorduklarında, ‘Evde kendi kendine kilo alacak.’ dedi. Su içemeyen bir insan nasıl kilo alsın? Eşim, ‘Damardan mama verin.’ dedi. Zorla, yalvara yalvara mama verdirdik.”
“Onay verirseniz bu çocuğu iğneyle öldüreceğiz, 15 dakika sürüyor’ dediler”
Baba Halil Gök, aradan birkaç gün geçtikten sonra kızının tekrar fenalaşması üzerine yeniden hastaneye başvurduklarına işaret ederek, şunları kaydetti:
“‘Uyutalım’ dediler. ‘Nasıl uyutacaksın?’ diye sorduğumda ‘İğne vuralım, öldürelim, acı çekmesin.’ denildi. O gün de çocuk hastanede yatacaktı. ‘Bu çocuğu burada öldürürler.’ diyerek aldık, eve götürdük. Aradan bir hafta geçti, tekrar sancılandı. Duramıyor, bazen bağırıp çağırıyor, kimseyi görmek istemiyor. Ambulans çağırdık sağlık ocağından. ‘Hastaneyi arayalım bir soralım, siz de onay verirseniz bu çocuğu iğneyle öldüreceğiz, 15 dakika sürüyor.’ dediler. Elim ayağım tutuldu. Bir köşeye çekildim, konuşamıyorum. Kızlarım, damatlarım bu sefer doktora baskı yapmaya başladılar.”
Bunun üzerine, damadının aklına Hollanda’dan daha önce Türkiye’ye tedavi için getirilen Dilara Şahin’in ağabeyine yazmak geldiğini, bir sosyal medya platformu üzerinden kendisiyle bağlantı kurarak Türkiye’ye sevk için müracaat sürecine dair bilgi edindiklerini anlatan Gök, “Cumhurbaşkanımızdan elçiliğimize kadar herkes birlik oldu. Bir dayanışma oldu. Türkiye-Hollanda birbirine kilitlendi. Allah razı olsun, 10 gün içerisinde kızımın bütün işlemleri yapıldı. Ambulans uçakla getirdiler buraya.” şeklinde konuştu.
“Bütün testler yapıldıktan sonra inşallah kızım iyi olacak”
Halil Gök, Türkiye’de tedavi sürecine yeniden başlanıldığını çünkü Hollanda’daki son raporları hastaneden alamadıklarını, kaybolduğunun ifade edildiğini aktardı.
“Bütün testler yapıldıktan sonra inşallah kızım iyi olacak.” temennisinde bulunan Gök, “Ben Türkiye’nin sağlık sistemini her zaman övüyordum. Yıllardır söylüyordum. Bana karşı gelenler de oluyordu. Bir tek biz Türkler değil, dünyanın her yerinden buraya insanlar geliyor tedavi için. Türkiye dünyada şu an bir numara.” ifadelerini kullandı.
Gök, Türk devletine ve milletine güvendiğini vurgulayarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya teşekkürlerini sundu.