Mülteci sorunuyla mücadele amacıyla olağanüstü hal ilan etmek için Danıştayın tavsiye kararını bekleyen hükümetin geleceği, koalisyon partileri içindeki anlaşmazlıklar nedeniyle giderek belirsizleşiyor.
- Hollanda, göçmen sorunuyla mücadelede olağanüstü hal ilan etmeye hazırlanıyor
Koalisyondaki ırkçı ve İslam düşmanı lider Geert Wilders’in liderliğindeki Özgürlük Partisinin başını çektiği (PVV) ve Dilan Yeşilgöz liderliğindeki Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisinin (VVD) desteklediği olağanüstü hal düzenlemesine, koalisyonun küçük ortağı Yeni Sosyal Sözleşme Partisinin (NSC) Danıştayın olumsuz görüş beyan etmesi durumunda desteğini çekebileceği dile getiriliyor.
Muhalefet partileri de ülkede olağanüstü hal ilan edilmesini gerektirecek bir kriz olmadığını belirterek, sorunun “olağanüstü hal (Noodwet)” yasaları yerine, meclisten çıkarılacak “acil kanun (Spoedwet)” ile çözülmesini öneriyor.
Denk Partisi Milletvekili Doğukan Ergin ve gazeteci Nassreddin Taibi, Hollanda hükümetinin mülteci sorunuyla mücadelede daha sıkı tedbirler uygulanmasına imkan veren olağanüstü hal ilan etme planı ve bu sürece ilişkin koalisyonda çıkan anlaşmazlıkları AA muhabirine değerlendirdi.
“Hükümet krizine yol açabilir”
Denk Partisi Milletvekili Doğukan Ergin, hükümetin neye dayanarak mülteci sorunuyla başa çıkmak için olağanüstü hal ilan etmek istediğine açıklık getirmediğini söyledi.
Mülteci sorunuyla mücadele planının birçok sorunu da beraberinde getireceğini belirten Ergin, “Eğer PVV lideri Geert Wilders’in çok arzuladığı hukuk devletini ayaklar altına alan olağanüstü hal düzenlenmesi gelmezse, bu bir hükümet krizine yol açabilir ve koalisyonun düşmesine sebebiyet verebilir. Bu durum, Hollanda’nın tekrar genel seçime gitmesi anlamına gelir.” dedi.
Ergin olası genel seçimin ardından daha radikal politikaların gündeme gelebileceğini vurgulayarak, “Yeni seçimlerin sonucunda, hukuk devletini devre dışı bırakacak farklı ve yeni politikalar bekliyorum.” diye konuştu.
Dilan Yeşilgöz liderliğindeki VVD daha da radikalleşti
Ergin, VVD’nin, mülteciler konusundaki politikasını Wilders’ten bile daha radikal bir çizgiye çektiğine ve bunun VVD’de ciddi oy kaybına sebep olduğuna dikkati çekti.
VVD’nin hükümette yer alma amacıyla parti içi dengeyi kaybettiğini söyleyen Ergin, “Parti şu anda pilotsuz bir uçak gibi.” dedi.
“Wilders Hollanda’yı ırkçı bir devlete dönüştürmek istiyor”
Wilders’in her ne kadar hükümette doğrudan yer almasa da politikaları ve fikirleriyle Hollanda siyasetine yön verdiğini vurgulayan Ergin, “Wilders artık Hollanda siyasetinde oyun kuran pozisyonunda. Türk düşmanlığı ve İslam karşıtı fikirlerini askıya aldığını söylese de ilk fırsatta Hollanda’yı ırkçı bir devlete dönüştürmek için pusuda bekliyor.” ifadesini kullandı.
Wilders’in kendi önerdiği Hollanda Başbakanı Dick Schoof’u görevinin üçüncü gününde muhalefete karşı “zayıf” olmakla eleştirerek kamuoyu önünde azarladığını hatırlatan Ergin, camilerin kapanmasını ve Kur’an-ı Kerim’in yasaklanmasını savunan Wilders’e karşı mücadele edeceklerinin altını çizdi.
Olağanüstü hal kararı için Danıştay görüşü bekleniyor
Gazeteci Taibi de olağanüstü hal ilanının hukuki açıdan savunulmasının zor olacağını belirterek, “Danıştayın olağanüstü hal için olumsuz görüş verme ihtimali yüksek çünkü hükümet açısından olağanüstü hali savunmak zor olacak.” dedi.
Danıştaydan olağanüstü hal ilanına ilişkin şimdilik sadece tavsiye görüşü geleceğini söyleyen Taibi, ancak olumsuz görüşe rağmen hükümetin yine de olağanüstü hal yoluna gitmesi durumunda, Danıştayın görüşü sebebiyle gidilecek muhtemel yargı yollarıyla olağanüstü halin sona erdirilebileceğini ifade etti.
Wilders ve VVD Danıştayın görüşünü dikkate almak istemiyor
Taibi, Wilders ve VVD’nin Danıştayın olumsuz görüşü ihtimalinde dahi olağanüstü hal ilan edilmesini savunduklarını ve göç konusunda var olan hukuki kuralların sınırlarını keşfetmek istediklerini kaydetti.
Wilders ve VVD’nin aksine koalisyondaki NSC’nin Danıştay’ın görüşünün dikkate alınmamasından rahatsız olacağını belirten Taibi, “Geçen yıl ‘iyi yönetişim’ vaadiyle kurulan NSC bu durumdan çok rahatsız. Özellikle de yargı ile hükümet arasında büyük bir çatışma riskini görüyorlar. NSC yönetimi, Danıştayın olağanüstü hal yasasını olumsuz görüş vermesi halinde Wilders’in bunu kullanarak suçu partizan yargıçlara yükleyeceği ve bunun da Hollanda hukuk devleti sistemi üzerinde baskı yaratacağından çekiniyorlar.” dedi.
Taibi, parti içindeki bölünme riskine dikkati çekerek, “NSC yönetimi fikir değiştirip, Danıştayın olumsuz görüşüne rağmen olağanüstü hal düzenlemesine destek verirse NSC vekilleri buna karşı çıkabilir. Bu durum hem koalisyonun hem de partinin kırılganlığı daha da derinleşebilir.” diye konuştu.
AB kurallarından ayrılma çıkışı sembolik
Hollanda hükümetinin AB göç düzenlemelerinden çekilme talebini sembolik bir adım olarak nitelendiren Taibi, “Hollanda, AB Göç Anlaşması’na dahil olmak istememesine rağmen bu anlaşmaya bağlı kalacağını taahhüt ediyor.” ifadelerini kullandı.
Taibi, İltica Kanunu’ndaki olağanüstü hal maddesinin savaş ve salgın hastalık durumları için düzenlendiğini belirterek, “Ancak şu anda iltica sayıları önceki yıllara göre daha düşük ve Hollanda, mülteci yoğunluğunda AB ortalamasının altında. Dolayısıyla iltica konusunda olağanüstü hal ilan edilmesini gerektirecek düzeyde bir kriz olduğunu iddia etmek zor.” dedi.
Hükümetin, olağanüstü hali, hukuki açıdan kabul edilebilir kılacak gerekçeleri henüz açıklamadığını söyleyen Taibi, “Bu koşullar altında olağanüstü hal ilan edilmesi, hükümeti büyük bir siyasi ve hukuki sınavla karşı karşıya bırakabilir.” diye konuştu.
Hollanda’da eski Başbakan Mark Rutte liderliğindeki hükümet, mülteci politikalarına ilişkin müzakerelerde anlaşmaya varılamaması nedeniyle 7 Temmuz 2023’te istifa etmiş ve 22 Kasım 2023’te yapılan erken seçimlerden aşırı sağcı lider Gert Wilders’in başını çektiği PVV birinci çıkmıştı.