Şile Bozgoca Camii Kitabesi’ni Hollanda’da bir müzayede evinde bularak Türkiye’ye getirilmesini sağlayan araştırma ekibinde camiyi yaptıran El Hacı İbrahim Zade Hurşit Bey’in torunu İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nde görevli Ayşin Deniz Kuru da yer aldı.
Yasa dışı yollarla yurt dışına çıkarıldıktan sonra Hollanda’da bir müzayede evinde bulunan Şile Bozgoca Cami Kitabesi’nin Türkiye’ye dönüş hikayesinde dikkat çeken bir ayrıntı ortaya çıktı.
Kitabenin araştırma ekibinde görev yapan İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nde Kültür ve Güzel Sanatlar Şube Müdürü olan Ayşin Deniz Kuru’nun, camiyi yaptıran El Hacı İbrahim Zade Hurşit Bey’in torunlarından olduğu öğrenildi.
‘Balıkçıların konakladığı dönem yerinden alınmış’
Ayşin Deniz Kuru, geçen yıl Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden gelen bir telefonla 1800’lü yıllarda Şile’nin Bozgoca köyünde yaptırılan caminin kitabesinin Hollanda’da bir müzayedede satışa çıkarılmak istendiği haberini aldı.
Kuru, cami ve kitabeyle ilgili, aile arasında araştırma yaptığında ilginç bir tesadüf ile karşılaştı. Cami büyük büyük dedesi El Hacı İbrahim Zade Hurşit Bey tarafından yaptırılmıştı.
Annesinin köyü olan Bozgoca’da yerel halk tarafından ‘Cuma Cami’ olarak bilinen Bozgoca Camisi’nin büyük büyük dedesi El Hacı İbrahim Zade Hurşit Bey tarafından inşa edildiğini aktaran Kuru, hikayesini şöyle anlattı:
“Bir mesai sabahı telefon geldi. Daha önce Şile’den tanıdığım Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde çalışan bir yönetici arkadaşım aradı. Ayşin, ‘Sen Bozgocalısın, Bozgoca Cami’ne ait bir Kitabe çalınmış olabilir mi? Bilgin var mı?’ dedi. Sabah sabah ilginç bir sohbet oldu. Sonra bana kitabenin örneğini gönderdi. Günümüz Türkçesine çevirdiğimiz zaman isim dikkatimi çekti. İbrahim Zade Hurşit Bey ismi geçiyordu. Annemin babasından bu ismi çok duyuyorduk. ‘Büyük dedem Hacı İbrahim Zade Hurşit Bey bu köyün kurucusudur’ derdi. Annemi aradım, sordum. Ardından çok hızlı bir süreç başladı. Biz araştırma yaparken Bozgoca Cami diye araştırıyorduk ama yerelde bu caminin adı ‘Cuma Cami’ymiş. Bugün büyük amcamıza sorduğumuzda, halamıza sorduğumuzda ‘Cuma Cami’ diyor. Cuma günleri çevre köylerinde cami olmadığı için oraya geliniyormuş, o yüzden Cuma Cami demişler. Ailem çok heyecanlandı. Büyük dedem, İbrahim Zade Hurşit dedeyi hatırlıyordu. 3 yıl önce rahmetli oldu ancak çok önem verirdi. Keşke o göre görebilseydi. Büyük amcam ve halam buraya gelecekler ziyaret edecekler. Onların ömürleri boyunca başlarına gelecek en heyecanlı şey. Her ikisinin anlattığı bir şey var; Kitabenin balıkçıların birkaç yıl konakladığı dönemde yerinden alındığını düşünüyorlar.”