Merkezi New York’ta bulunan HRW’nin internet sitesinden yapılan açıklamada, 22 Mart’ta Arakanlı Müslümanların kaldığı kampta çıkan ve 28 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan büyük yangında aile üyelerini kaybeden veya felakete tanık olan 17 kişiyle görüşüldüğü belirtildi.
Açıklamaya göre, söz konusu 17 kişiden aile üyelerini kaybedenler, yakınlarının kampı çevreleyen dikenli teller nedeniyle hızlıca kaçamadığını söyledi.
Yangında kampların etrafındaki dikenli teller nedeniyle binlerce kişinin tahliye edilemediği kaydedilen açıklamada, güvenlik önlemlerinin orantılı olması ve zarara yol açmaması gerektiği vurgulandı.
Açıklamada, yangın çıktığında dikenli tellerden atlayarak veya onları keserek kaçmaya çalışan yüzlerce insanın yaralandığı ifade edildi.
Yangının “8W” olarak numaralandırılan kampta çıktığı ve hızla bitişikteki “8E”, 9 ve 10 numaralı kamplara sıçradığı belirtilen açıklamaya göre, 23 Mart’taki uydu görüntüleri, yaklaşık 61 hektarlık alanın ve en az 10 bin barınağın küle döndüğünü ortaya koydu.
Açıklamada, bu yangının, Arakanlı Müslümanların 2017’de ülkelerindeki saldırılardan kaçarak Bangladeş’e sığındıklarından bu yana yaşanan en büyük yangın felaketi olduğu vurgulandı.
Kampların etrafına çekilen dikenli tellerin, mültecilerin güvenliğini sağlamaktan ziyade onların hareket özgürlüğünü kısıtladığına dikkatin çekildiği açıklamada, tellerin onlar için tahliye edilmelerini, tıbbi destek veya diğer insani hizmetlerden yaralanmalarını gerektiren acil durumlarda ciddi risk oluşturduğu vurgulandı.
Açıklamada, Bangladeş’in, hareket özgürlüğünü garanti altına alan Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’ne taraf olduğu anımsatıldı.
Hükümetlerin belli durumlarda hareketi kısıtlayabileceği ancak bu durumun yasalarla kabul edilmiş, ulusal güvenlik veya kamu düzenini korumak için gerekli ve belirli bir güvenlik endişesine uygun bir karşılık olması gerektiği belirtilen açıklamada, Cox’s Bazar’da bulunan kamplardaki tellerin, uluslararası standartla örtüşmediği kaydedildi.
Açıklamada, yetkililerin, kamp sakinlerini korumakla yükümlüyken güvenlik önlemlerinin temel hakları ve insani ihtiyaçları ihlal etmemesi gerektiğinin altı çizilerek hareket özgürlüğü ve diğer haklara, uyruğun da aralarında olduğu ayrımcı bir temele dayanan kısıtlamalar getirilemeyeceği belirtildi.
HRW Direktörü Adams: Yetkililer, telleri kaldırmalı ve mültecilerin hareket özgürlüğüne saygı duymalı
HRW’nin Asya Direktörü Brad Adams, kampta yangın çıktığında mültecilerin dikenli tellerin ardında kaldığını belirtti.
Adams, yetkililerin kampların etrafındaki dikenli telleri acilen kaldırması ve yangının sebebine dair soruşturmanın sonuçlarını kamuyla paylaşması gerektiğini ifade etti.
Bangladeşli yetkililerin, mültecileri kampların içinde tehlikeli bir şekilde tellerle çevreleyerek onları koruma sorumluluğunu yerine getiremediğini kaydeden Adams, “Yetkililer, insani yardım kuruluşlarıyla çalışmalı, telleri kaldırmalı ve mültecilerin hareket özgürlüğüne saygı duymalı.” dedi.
Kamp sakinleri, tellerin yangından kaçışı zorlaştırdığını ifade etti
HRW’nin açıklamasında, kamp sakini Arakanlı Müslüman mültecilerden bazılarının tanıklığına yer verilirken bu kişilerin adları belirtilmedi.
Yangında 5 yaşındaki oğlu ölen bir baba, kampın her tarafının tellerle çevrili olduğundan kaçamayan insanların ana girişe yığıldığını söyledi.
Acılı baba, herkes 9 numaralı kamptaki yangından kaçmaya çalışırken oğlunu kaybettiklerini belirtti.
Oğlunun, kendilerini bulmak için kaldıkları yere geri döndüğünü kaydeden baba, “Burada oğlumun yanmış haldeki cansız bedenini bulduk. Onu, kırmızı pantolonundan teşhis edebildik. Teller olmasaydı, insanlar kaçmak için farklı yollar izleyebilecekti.” ifadelerini kullandı.
Görgü tanığı mültecilerden biri, tellerin, yangında yaşlı, çocuk ve engellilerin kaçmasını engellediğini ifade etti.
İnsanların tellerin üstünden atlayarak veya onları keserek kaçmaya çalıştığını ifade eden görgü tanığı, kaçmaya çalışan birinin teller nedeniyle yaralandığını dile getirdi.
9 numaralı kampta kalan bir mülteci de teller yüzünden kaçmasının neredeyse bir saat sürdüğünü belirtti. İnsanların kamptan kaçmak için bir çıkışa yöneldiğini bu nedenle de yığılma olduğunu aktaran bu mülteci, “Teller olmasaydı, daha hızlı kaçabilirdik, ancak insanlar vaktinde çıkamadı.” dedi.
Bu arada, yangının görgü tanıkları, tellerin itfaiye ve diğer acil servis araçlarının bölgeye girmesine engel olduğunu belirtti.
Bir görgü tanığı da teller yüzünden olay yerine ulaşamayan itfaiyecilerin farklı yollar izlemek zorunda kaldıkları için geciktiğini söyledi.
Yangında 28 kişi hayatını kaybetmişti
Balukhali mülteci kampında 23 Mart’ta çıkan yangında 28 kişi ölmüş, en az 40 kişi yaralanmış, 10 bin barınak kül olmuş ve felaketten 55 bin mülteci etkilenmişti.
Facianın görgü tanıkları, alevler barınaklara ulaştığında çocuklar ve yaşlıların teller nedeniyle kamptan çıkamadığına şahit olduklarını, dikenli tellerin yardımları yavaşlattığına ve itfaiye ekiplerinin bölgeye ulaşımını aksattığına işaret etmişti.
Uluslararası insani yardım kuruluşları da kampların bazı bölümlerini çevreleyen dikenli tellerin kaldırılması çağrısı yapmıştı.
Diğer yandan, Bangladeş Mülteci Komiseri Shah Rezwan Hayat, dün yaptığı açıklamada, dikenli tellerin kurtarma çalışmalarını aksattığına inanmadığını, kamplarda yeterince çıkış kapısının bulunduğunu savunmuştu.
İnsan hakları gruplarına göre, Bangladeş’te Arakanlı Müslümanlara ev sahipliği yapan kampların belli noktalarını çevreleyen, 28 kilometrelik dikenli tel bulunuyor.
Arakanlı Müslümanlara etnik temizlik
Myanmar’ın Arakan eyaletinde 2012’de Budistler ile Müslümanlar arasında çatışmalar çıkmış, olaylarda çoğu Müslüman binlerce kişi katledilmiş, yüzlerce ev ve iş yeri ateşe verilmişti. Arakan’daki sınır karakollarına 25 Ağustos 2017’de düzenlenen eş zamanlı saldırıları gerekçe gösteren Myanmar ordusu ve Budist milliyetçiler, kitlesel şiddet eylemleri başlatmıştı.
BM’ye göre, Ağustos 2017’den sonra Arakan’daki baskı ve zulümden kaçıp Bangladeş’e sığınanların sayısı 900 bine ulaştı.
Uluslararası insan hakları kuruluşları, yayımladıkları uydu görüntüleriyle yüzlerce köyün yok edildiğini kanıtlamıştı.
BM ve uluslararası insan hakları örgütleri, Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddeti, “etnik temizlik” ya da “soykırım” olarak adlandırıyor.