AA muhabiri, İtalya’nın hükümet krizleri ve erken seçimlerle dolu siyasi tarihini derledi.
- İtalya’da Başbakan Draghi görevinden istifa etti
- İtalyanlar, Draghi hükümetinin çökmesine yol açan siyasi krizden memnun değil
İkinci Dünya Savaşı sonrasında 1946’da yapılan halk oylamasıyla cumhuriyete geçen ve o tarihten bu yana çift meclisli (Senato ve Temsilciler Meclisi) yasama sistemiyle yönetilen İtalya’da son 76 yılda, 18 yasama döneminde bugüne kadar toplam 67 hükümet görev yaptı.
Hükümet ömrünün ortalama 1,1 yıl sürdüğü ülkede Eski Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi’nin Şubat 2021’de kurduğu hükümet de çok uzun ömürlü olmadı.
Kovid-19 salgınının yol açtığı sağlık ve ekonomik krizle mücadele için 10 partinin desteğiyle kurulan Draghi hükümeti, 20 Temmuz’da koalisyon ortağı 3 parti; 5 Yıldız Hareketi, Lig ve Forza Italia’nın desteklerini çekmesi neticesinde çöktü. Böylece Draghi hükümeti, sadece 18 ay aktif olarak görevde kalabildi.
2018’deki olağan genel seçimden sonra oluşan 18. yasama döneminde kurulan 3. hükümet olan Draghi hükümetinin, 5 yıllık yasama döneminin normalde sona ereceği 2023’ün ilk aylarına kadar görevde kalması bekleniyordu.
İtalya’da cumhurbaşkanları, genellikle parlamentoda hükümet kuracak çoğunluk varsa erken seçim kararı almıyor ancak Draghi hükümetinin istifasının ardından Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella, yeni hükümet kuracak çoğunluk kalmadığı gerekçesiyle 21 Temmuz’da parlamentoyu feshetti.
Mattarella’nın bu kararıyla normalde 2023’te yapılması gereken seçimler sonbahara çekilirken, ülkede cumhuriyet dönemi boyunca ilk kez seçimler sonbaharda yapılacak.
25 Eylül’de sandıkların kurulacağı İtalya’da cumhuriyetin ilan edildiği 1946’dan bu yana 9’uncu kez seçimler vaktinden önce gerçekleştirilecek.
Ülkede daha önce 1972, 1976, 1979, 1983, 1987, 1994, 1996 ve 2008 olmak üzere 8 kez erken seçime gidilmişti.
İtalya’da son erken genel seçim, Romano Prodi liderliğindeki sol koalisyon hükümetinin 2008’de çökmesi sonucu aynı yıl yapılmıştı. O tarihteki seçimi Silvio Berlusconi kazanmış ve sağ koalisyon hükümeti kurmuştu.
Berlusconi, başbakanlık için adaylığını koyup seçim kazanarak bu göreve gelen son isim oldu. Berlusconi’nin ardından göreve gelen 6 başbakan da seçimde başbakanlık için yarışıp seçilen isimler değil, cumhurbaşkanlarının atadığı isimler oldu.
Anketlerde faşist çizgiye yakın aşırı sağcı parti ilk sırada
İtalya’da son yapılan kamuoyu yoklamalarına göre faşist çizgiye yakın aşırı sağcı Giorgia Meloni liderliğindeki İtalya’nın Kardeşleri (FdI), yüzde 23-25 civarındaki oy oranıyla ilk sırada yer alıyor. Merkez solun çatı partisi Demokratik Parti (PD) de yüzde 22-23’lük oy oranıyla ikinci sırada gözüküyor. Üçüncü sırada ise yüzde 12-14 civarındaki oy oranıyla İtalyan siyasetinde Rus etkisinde olmakla itham etilen sağcı Matteo Salvini liderliğindeki Lig Partisi bulunuyor.
Seçim bu şekilde sonuçlanırsa hiçbir parti, parlamentoda tek başına hükümeti kuracak çoğunluğa erişemiyor. Bu durumda aşırı sağcı FdI’nin merkez sağ ittifakın diğer iki büyük üyesi Lig ve Forza Italia ile seçimden sonra sağ koalisyon hükümeti kurması ihtimali, dile getirilen güçlü senaryolar arasında yer alıyor.
“Sağ bir hükümetin ortaya çıkması muhtemel ancak kesindir diyemeyiz”
Roma’daki özel LUISS Üniversitesi Siyasal Bilgiler Okulu (SOG) Direktörü Prof. Giovanni Orsina, ülkede yaşanan son hükümet krizi ve erken genel seçime yönelik öngörülerini, AA muhabirine aktardı.
Temmuzun ortasında yaşanan bu son hükümet krizini kimsenin beklemediğini ancak Draghi hükümetinin kırılganlığının var olduğunu dile getiren Orsina, “Bu çok tipik İtalyan usulü bir durum. Siyasi koşulların her zaman kırılgan olduğu ancak çökme noktasının ne zaman geleceğini asla bilemeyeceğiniz bir durum.” dedi.
Orsina, son krizin sorumlusunun kim olduğuna ilişkin, “Pek çok suçlu var. Bu krizde bir numaralı suçlu M5S lideri Giuseppe Conte. Krizin asıl sorumlusu onlar. Kriz başladıktan sonra buna diğer siyasi partiler de tutumlarını sertleştirerek katkı yaptı. Draghi de katkı yaptı ama Berlusconi ve Salvini de buna çok katkı yaptı. Belki onlar da bir noktada kendileri için seçime gitmenin daha iyi olduğu kararına vardı.” diye konuştu.
Seçimlere yönelik öngörüsü sorulan Orsina, “Bir öngörüde bulunmak çok zor. Şu an itibarıyla sağ ittifak favori durumda. Sağ ittifakın bir hükümet ortaya çıkarması muhtemeldir ancak bu kesindir diyemeyiz.” ifadesini kullandı.
Seçimlerden nasıl bir sonuç çıkacağının partilerin kampanyasından kararsız seçmenlerin eğilimine dek pek çok parametreye bağlı olduğunu aktaran Orsina, hiçbir partinin ya da koalisyonun parlamentoda çoğunluğu olmayabileceğini, böyle bir durumda parlamentodaki bileşenlerden ya da yine teknokrat bir isim liderliğinde veya yarı teknik bir hükümetin kurulabileceğini söyledi.
Orsina, aşırı sağcı Meloni’nin başbakan olması durumunda Atlantikçi çizgi izleyeceğini, Avrupa Birliği ile ilişkilerde fazla karşıt role giremeyeceğini çünkü Brüksel’den Kovid-19 salgınıyla mücadele için ulusal toparlanma fonu alındığını belirtti.