Soylu, 24 TV’de yayınlanan “Arafta Sorular” programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Türkiye’de muhalefet problemi olduğunu dile getiren Soylu, şöyle devam etti:
“Önerici bir muhalefet yok, rekabete sürükleyen bir muhalefet yok. Kavgaya teşne bir muhalefet var. Maalesef karakteri öyle oluşmuş. Mesela sağ iktidarlar iş yapan iktidarlardır, hep eleştirilirler, ondan sonra da suçlanırlar, yaptıkları işlerle ilgili çamur atılır. Bu, bugünün işi değil. Bu Türkiye’de sağ iktidarların karşı karşıya kaldığı bir meseledir. Sol da iş yapmaz, iş yapma kabiliyeti yoktur zaten. İş yapma kabiliyetleri olmadığı için işbaşına gelirler, işbaşından giderler. İstisnadır, bazı belediye başkanları vardır, devam ederler. Bazen bazı yerlerde tutulurlar ama bu genele yayılabilecek, genel için ifade edilebilecek bir şey değildir. Türkiye’deki muhalefet meselenin sadece eleştiren tarafına bakan bir muhalefettir.”
Soylu, Türkiye’de muhalefetin tembel olduğunu, oysa sağ liderlerin önemli bir bölümünün hep çalışkanlıklarıyla bilindiğini ifade ederek, “Bizim muhalefetin oturduğu zemin Türkiye’ye acılar yaşatan bir zemindir. Dini değeriyle, milli değerleriyle, geleneğiyle, göreneğiyle uğraşmış, üstenci bakmış, beğenmemiş, bütün bunları yapmış, en sevdiği adamlara iftira atmış, hakaret etmiş, yetmemiş idam ettirmiş, onları tarihten sildirmek için her şeyi yapmış; uluslararası sistemle bir anlaşma yaparak böyle oluşturmuş. Buna rıza göstermeyenleri de kendi içerisinde ihanetle suçlamış ve tasfiye etmeye çalışmış.” diye konuştu.
Türkiye’nin yakaladığı fırsatı bir daha bulamayacağını belirten Soylu, şunları kaydetti:
“Hangi fırsatı? Bir daha bu ülkenin başına Tayyip Erdoğan gelmez. Bir daha Avrupa’yı, Amerika’yı böyle yakalayamayız, kendi durumumuzu böyle yakalayamayız. İlk kez altyapımızı iyi bir noktaya getirdik. Ufak tefek eksiklerimiz yok mu? Var. Bütün dünyanın var. Bu fırsatta benim üzerime, beraber çalıştığım arkadaşlarımın üzerine ne düşüyor, ben ona bakıyorum. Terörü bitirmek için çaba sarf ediyoruz. Bitiriyoruz. Göçle ilgili insani bir şekilde uğraşıyoruz. Afet meseleleri oluyor, gece gündüz yatıp kalkıyoruz, o insanlara devletin sıcak yüzünü gösteriyoruz. İşimizi bitirene kadar biz uğraşacağız, mücadele edeceğiz, çalışacağız. Bu dönem bizim çalışma dönemimiz. Bizim derdimiz var. ‘Bizim pasaportumuz dünyanın en iyi pasaportumuz olsun.’ benim derdim bu.”
“Bizden nefret ediyorlar”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, terörle mücadeleye ilişkin bilgi verirken, “Gabar’dı, Cudi’ydi, Kato’ydu, Bestler Dereler’di, Tendürek’ti… Teslim olsalar ne güzel olur ya. 170 sayı, teslim olsalar ne güzel olur. 170 terörist var Türkiye’nin içerisinde. Teslim olsalar ve Türk adaletine teslim isteseler, burada inanın bambaşka bir tablo başlar. Biz terörle mücadeleyi şunun için yapıyoruz; çocuklarımızın aklını bir daha kimse çelmesin, buna bir daha kimse tevessül etmesin, dünya ne kadar güçlü olursa olsun karşımızda bir daha aklından böyle bir şey geçmesin, bir daha bu ülkenin başına böyle bir iş gelmesin.” diye konuştu.
“Bütçe görüşmelerinde siz ne konuşmuş olsaydınız CHP Grup Başkanvekili ciddiyetle dinlerdi?” sorusu üzerine Soylu, şunları söyledi:
“Ben dinlemek için geldiklerini düşünmüyorum. Bizden nefret ediyorlar ve bizi yok etmek istiyorlar. Mesela PKK da FETÖ de bizi yok etmek istiyor. Bu yok edicilik bir bulaşıcı hal almış. Orada olmayan bir şey oldu. Bir grup başkanvekili görevlendirildi, bir grup başkanvekili orada zabıt katibi gibi duruyor ve azmettirilmiş şekilde gelmişler. Benim için çok mühim mi? Hayır. Bizim kültürümüz bize şunu öğretiyor; size iyi niyetle gelene iyi niyetle gidin. Ama eğer bana karşı başka bir silahla silahlanmışsa ben de orada gereğini yerine getiririm, getirdim de çekinmem de sonunu da düşünmem. Kim sonunu düşünerek hareket ederse kaybeder. Biz yanlış bir iş yapmıyoruz, doğru bir iş yapıyoruz. Biz bu ülkeye hizmet ediyoruz. Sonuçları da ortada. Ama orada CHP ile PKK’yı, HDP’yi aynı safa koyup aynı nefreti, aynı kötülüğü ve aynı siyaseti birlikte karanlar, birlikte oluşturanlar düşünsün. Bu hep milletin gözü önünde oluyor.”
Soylu, “İçişleri Bakanı olarak ikinci Gezi’ye hazır mısınız?” sorusuna, “Biz, ikinci bir Gezi’nin maliyetini kaldıramayız. Bir kere meseleye buradan bakmak lazım. Birinci Gezi’de ne oldu? Türkiye’deki faiz 4,5’tu. Türkiye tarihinin en büyük projeleriyle şenlenmişti, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden Osmangazi Köprüsü’ne kadar, Marmaray’ından Avrasyası’na, nükleer santrallerine kadar, dünyanın, herkesin hayran olduğu en büyük barajlarına, İstanbul Havalimanına kadar. Peki ne oldu? Türkiye orta gelir tuzağından tam çıkmak üzereydi, yüksek gelirli ülkeler kategorisine giriyor idi. Türkiye’de Gezi çıktı. Kılıçdaroğlu diyor ki; ‘Ben geziyi savunuyorum.’ Halt ediyorsun.” karşılığını verdi. Soylu, grafik üzerinden Türkiye’nin Gezi olayları ve sonrasındaki faiz oranlarını da aktardı.
“Türkiye bu ekonomik vesayeti yenecek”
Türkiye’nin vesayetleri kırdığını anlatan Soylu, “Kimini Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle beraber kırdı, halkı egemen yaptı. 2-3 puan için bütün elbiselerini değiştiriyor muhalefet, değiştirmeye çalışıyor, değiştirdiğini iddia ediyor.” dedi. “Alacak mı o puanı?” sorusunu üzerine, “Ona millet karar verecek.” dedi.
Soylu, “2023 seçimi için şunu görüyorum; bu millet Sayın Cumhurbaşkanımıza büyük Türkiye projesini tamamlattıracak. İnancım o. Sayın Cumhurbaşkanımız Türk tarihine, büyük ve güçlü Türkiye projesini tamamlamış, Türkiye’nin 2023, 2053, 2071 hedeflerine kendisini hazırlamış bir ülke olarak geçecek. Türkiye, Türk dünyasının itibarlı bir ülkesi olarak, Ortadoğu ve Balkanlar coğrafyasının itibarlı ve güçlü bir ülkesi olarak, dünyanın sözü dinlenen bir ülkesi olarak geçecek. Buna inanıyorum. Bunu millet yapacak.” diye konuştu.
Türkiye’de tek vesayet kaldığını dile getiren Soylu, şöyle devam etti:
“Sayın Cumhurbaşkanımız, bu ekonomik vesayeti yenmek için büyük bir mücadele ortaya koyuyor. Türkiye, uzun zamandır bu fırsatı bekliyor idi. Türkiye bu fırsatı yakaladı, altyapısını kuvvetlendirdi ve yapacağı çok şeyin farkında olduğunu bilen bir Türkiye’yle beraber inanıyorum ki ekonomik vesayeti de yeneceğiz. Ekonomik vesayeti yenmek ne demektir? Medya vesayetini yenmek kıymetli bir şeydir ama onun milyonlarca katıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni getirmek kıymetli bir şeydir, ama onun yüzbinlerce katıdır. Siyasi vesayeti yenmek çok kıymetlidir. Bütün demokrasiye, hukuka inanan siyasetçileri perişan etmiştir siyasi vesayet, Batı’nın bizim üzerimize gömlek gibi giydirdiği vesayet. Bütün inanç değerlerini savunan, bütün değerlerini savunan, bütün milli değerlerini savunan, bütün milli kültürünü savunan siyasetçileri yerle yeksan etmiştir. Şimdi buna rağmen onun da yüzbirlerce katıdır çünkü musluğun başı burasıdır. Türkiye bu ekonomik vesayeti yenecek. Allah’ın izniyle yenecek. Bu ekonomik vesayetin başında faiz vardır, o kadar basit.”
Soylu, “Bolu’daki muhacir kardeşlerimiz belediye başkanının insafına mı kaldı?” sorusuna, “Elbette ki hayır. Bu işle ilgili genel bir soruşturma açıldı, bu soruşturma da yürüyor. Orada 4 bin 400 civarında Suriyeli var. Yaklaşık 4 bin 500 civarında da uluslararası koruma var, onların da önemli bir bölümü Kuzey Irak yani Iraklı ve Türkmen. 1500 civarında da Afganistanlı var. Toplam 13 bin civarında ve bunların ancak 10 bini Bolu’nun merkezinde. Onlar orada valiliğimizin, il göç idaresinin genel çerçevesi içerisinde hayatlarını devam ettirirler. Ama bu, insanlık dışı bir iş mi? Evet. Bu, Anayasa’ya aykırı mı? Evet. Türk Ceza Kanunu’na aykırı mı? Evet. İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun ilgili maddelerindeki eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağına aykırı mı? Evet. Nefret suçuna girer mi? Evet. Bu doğru bir yaklaşım değil ama orada da hukuk işler.” yanıtını verdi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Diyarbakır annelerinin bir devrim gerçekleştirdiğini ve dünyanın bütün emperyalistlerine ders verdiğini de sözlerine ekledi.