Soylu, sosyal medya hesabından yaptığı videolu paylaşımda, göç sorununa ve Türkiye’deki göçmenlere ilişkin açıklamalarda bulundu.
Bakan Soylu, Rusya-Ukrayna savaşında 10 milyon Ukraynalının kendi topraklarından Avrupa’ya göç etmesi gibi şehirleri harabeye dönen milyonlarca insanın da Suriye’den göç ettiğini söyledi.
İnsanlığımızdan, medeniyet kodlarımızdan, merhametten, değerlerimizden ayrılmadan; korkmadan, provokasyonlarla değil akılla ve akılcı politikalarla göç sürecini yönetmeye devam edeceğiz… https://t.co/FDkUW2kiRj
— Süleyman Soylu (@suleymansoylu) October 22, 2022
İnsan haklarının ölenler Müslüman olunca başka türlü işlediğini dile getiren Soylu, 11 yıldır sahillerden, denizden bebek cesetlerinin toplandığını ve umuda yolculuk eden insanlara el uzatıldığını belirterek, “Bu millet, bu devlet yanlış bir şey yapmadı. Gurur duyulacak, onurlu bir iş yaptı. Biz komşumuza sırtımızı dönmedik. Biz insanlığa da sırtımızı dönemezdik. Halep, Şam, Bağdat, biz bu şehirleri ilk defa duymamıştık. Tarihimizde beraberdik, Çanakkale’de beraberdik, bize sığınanlara kapımızı kapatamazdık.” ifadesini kullandı.
Göçün dünyanın bir gerçeği olduğunu aktaran Soylu, 3 tür göçmen olduğu bilgisini vererek, şunları kaydetti:
“Birincisi ülkelerin kabul ettiği göçmenler. Bunlara biz düzenli göçmen diyoruz. Bunlar turistler, öğrenciler, çalışanlar, iş sahipleriyle ticaret erbapları. Yasal yollarla ülkemizde bulunanlar. İkinci tür göçmenler ise Suriyeliler, Ukraynalılar gibi ülkelerindeki savaş ve buna benzer nedenlerle sığınmak zorunda olanlar. Üçüncü ise ülkeye kaçak girenler, yakalandıkları zaman ülkelerine geri gönderilenler. Yani izinsiz giren düzensiz kaçak göçmenler.
Düzenli göçle gelenler zaten belli bir izinle, kuralla geliyor. Yani öğrenciler, ticaret erbapları, çalışanlar ve bunun gibi. Bunlara göç literatüründe ikamet izinli diyoruz. Ülkemizde halen 1 milyon 342 bin kişi ikamet izniyle bulunuyor. Bu sayı göç dalgasıyla ilgili değil. İfade ettiğim gibi bir bölümü öğrenci, bir bölümü çalışan, bir bölümü ticaret erbabı hatta elçilik çalışanı. Bunların bir bölümü Türkiye’ye turist olarak gelmiş ve ülkenin farklı yerlerine yerleşmiş, ikamet izni almış Avrupalılar. Bunların büyük bölümü bir yıllık kısa süreli ikamet izinli. Yani mezun olan veya işi biten 1 yıl içerisinde gidiyor.”
Yabancı düşmanlığını bir kesimin artırdığını ve ülkeye gelen turistlerin bile hedef gösterilir hale getirildiğini ifade eden Soylu, milletin bu provokasyonlara gelmediğini söyledi.
Ülkesinde savaş olanlara uluslararası kurallar çerçevesinde sahip çıkıldığını anlatan Soylu, bu sayının uluslararası koruma kapsamında farklı ülkelerden toplam 320 bin kişi olduğunu belirtti.
Savaştan kaçarak uluslararası kurallar çerçevesinde ülkeye gelen geçici koruma kapsamında kayıtlı Suriyelilerin de olduğunu hatırlatan Soylu, “Suriyeli kardeşlerimizin gelişi 2011’de başladı. En yoğun dönem 2013 ile 2016 arasında oldu ve 2018’den beri Suriyeli sayısı hemen hemen aynı kaldı. 2018 sayımız 3 milyon 623 bindi. Halihazırdaki sayısı ise 3 milyon 629 bin kişi.” bilgisini paylaştı.
Şu ana kadar 529 bin Suriyelinin ülkelerine döndüğünü anımsatan Soylu, önümüzdeki dönemde göç yönetiminin en temel konularından birisinin Suriyelilerin onurlu, gönüllü ve güvenli geri dönüşlerinin artırılması olacağını, bunun tüm altyapısının sağlandığını vurguladı.
Dünyanın en yoğun ve kaliteli kaçak göç mücadelesinin verildiğini belirten Soylu, şöyle devam etti:
“Bunu 4 aşamada yapıyoruz. Birinci aşamada kaynak ülkede yani göçe kaynaklık eden ülkelerde çalışıyoruz. Oralarda istihdam programları, sosyal yardımlar, hayatı normalleştirme çalışmaları yapıyoruz. Mesela Afganistan ve Pakistan’a, Lübnan’a iyilik trenleri, iyilik gemileri gönderiyoruz. Bazen hava köprüsü kuruyoruz. Öte yandan İdlib’de barınma alanları, briket evler yapıyoruz. Orada 70 bin sayısını geçtik. Briket evlerin sayısını bu yılın sonu itibarıyla 100 bine çıkartıyoruz. Özellikle İdlib’deki çalışmalar sayesinde potansiyel 4 milyon göçmenin yani İdlib’de yaşayan halihazırda 4 milyon göçmenin ülkemize gelişi durdurulmuş oldu. Oralarda insani şekilde kalmalarını sağlamış olduk. Azez, Cerablus, Mare, Tel Abyad, Resulayn’da hayatı normalleştirdik. Oraları terörden arındırdık. Sağlık, okul, altyapı, elektrik üretim ve sanayinin tarımla beraber yeniden arayışa geçmesini sağladık. Oradan da göçün ülkemize gelmesini durdurduk.”
İkinci aşamada entegre sınır güvenlik sistemlerinin hayata geçirildiğini anlatan Soylu, 1055 kilometre sınır güvenlik duvarı ve güvenlik yolu, devriye yolu yapıldığını, 918 kilometre boyunca sınır aydınlatması ve 284 kilometre boyunca termal kamera kurulduğunu ifade etti.
Ayrıca 230 elektro optik kulenin tamamlandığını aktaran Soylu, kulelerin 10, 40 ve 50 kilometre görüş imkanı sağlayabildiğini belirtti.
Yapılan çalışmalarla 2016’dan bu yana ülkeye girmeden engellenen kişi sayısının 2 milyon 700 bin olduğunu ifade eden Soylu, “İran sınırında aldığımız etkili sınır tedbirleri ve ülke içinde kaçak göçle yürüttüğümüz etkili mücadele sonucu 2 milyon insanın girişi İran sınırında önlendi.” diye konuştu.
Doğu ve güney sınırındaki kaçak göç baskısının, 2022 yılında alınan tedbirlerle önceki yıla göre yüzde 35 azaldığını vurgulayan Soylu, 2021 yılının Ağustos ayında ABD’nin Afganistan’dan çekilmesiyle birilerinin neredeyse bütün Afganistan’ın Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçeceğini söylediğini, ancak bunun yaşanmadığını söyledi.
Üçüncü aşamanın, içeride etkin yakalama olduğunu kaydeden Soylu, ülke içerisinde yakalanan kaçak göçmen sayısının aynı periyotta 1 milyon 340 bine ulaştığını, ülke içinde de kaçak göçle mücadele adına 81 ilde yol kontrolü, huzur operasyonları yapıldığını aktardı.
Göçmen kaçakçılığına dönük cezaların artırıldığını söyleyen Soylu, “Böylece geçen yılın aynı dönemine göre yakalanan göçmen kaçakçılığı yapan organizatör sayısı yüzde 22 arttı. Bu stratejinin dördüncü ayağı da etkili sınır dışı mekanizmamız. 2016’dan bugüne sınır dışı edilen kaçak göçmen sayısı 418 bin kişidir. Bu yıl yakaladığımız ve sınır dışı ettiğimiz kaçak göçmen sayısı ise 92 bin kişi olup geçen yıldan yüzde 135 fazladır. Halen 18 bin kaçak göçmen de geri gönderme merkezlerindedir.” açıklamasında bulundu.
Sınır dışı işlemlerinin uluslararası hukuka göre muhatap ülkeyle yoğun diplomasi trafiği gerektirdiğini ifade eden Soylu, bunun istikrarsız ülkelerde daha zor sağlandığına dikkati çekti.
Bu sürede kaçak göçmenlerin geri gönderme merkezlerinde barındırılması gerektiğini aktaran Soylu, şu an Türkiye’nin, Avrupa Birliği ülkelerinin toplamı kadar geri gönderme merkezi kapasitesine sahip olduğu bilgisini verdi.
İçişleri Bakanı Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“2015 kapasitemiz 1740’tı ve her 100 kaçak göçmenin ancak onunu geri gönderebiliyorduk. Bugün geri gönderme merkezlerimizin kapasitesi 20 bin 540. Sınır dışı oranımız ise toplamda yüzde 69. Afgan kaçak göçmenlerde yüzde 65, Pakistanlı kaçak göçmenlerde ise her kaçak göçmenin yüzde 85’idir. Avrupa’da bu oran yüzde 10’dur. 2021 yılı başından eylül ayına kadar gönüllü geri dönüş yapan Suriyelilerin sayısı 43 bin 420. Bu yıl şu anda sayı 50 bin oldu. Suriyelilerin sayısı 2013-2016 arasında 12,5 kat artmıştı. Son 4,5 yılda yurt içindeki Suriyeli sayısı, buradaki çocuk doğumlarına rağmen değişmediği ve artmadığı gibi aldığımız tedbirlerle göçe hazır 6 milyon insan güvenli hale getirdiğimiz Suriye’nin kuzeyindeki bölgelerde kaldı. 2019’da 201 bin kaçak Afgan yakalamıştık. Geçen yıl 70 bin, bu yıl ise 94 bin. 2020’de sınırda engelleme sayımız 505 bindi. Yani akım daha güçlüydü. Bu yıl ise ekim ayında 234 bin.”
Soylu, göçmenlerin Türkiye’de kaldıkları süre içinde sosyal hayat ve toplum düzenine uymaları için diğer bakanlıkların da partnerliğinde Göç Başkanlığının koordinasyonu ve uygulamasında uyum programlarının düzenlendiğini dile getirdi.
Bu kapsamda yılda 2,5 milyon göçmene ulaştıklarını ve eğitimlerini sağladıklarını belirten Soylu, “Türkiye’de göçü yoğun yaşadığımız 2011 yılından beri tutarlı bir göç politikası var. Göç strateji belgesi, düzensiz göçle mücadele strateji belgesi, uyum strateji belgesi ve eylem planları çerçevesinde en başından beri süreci yönettik. En başta şu söylendi. Türkiye’ye sığınmacılar gelecekti ve 5 yıl sonra her biri suç makinesi olacaktı. Aslında bu da Batı’nın yabancı düşmanlığının Türkiye’ye ithal edilmek istenmesinden kaynaklıdır.” sözlerini sarf etti.
Göçmenlerin yerleşik nüfusun yarısı oranında suça karıştığı bilgisini veren Soylu, bunların da yarıya yakınının kendi aralarında, çoğunluğu aile içi tartışmalardan kaynaklı suçlar olduğunu vurguladı.
Bu ve benzeri söylemlerin, ülkeyi istikrarsızlaştırmak için gündeme getirildiğine işaret eden Soylu, şunları paylaştı:
“Kendilerine gelebilecek göçmeni Yunanistan’ın yaptığı usullerle öldürerek, işkence ederek, korkutarak engellememiz ve Avrupa’ya gitmesinler diye onlar adına çelik bir duvar oluşturmamızı temin etmek için oluşturdukları bir politikaydı. Bunu hem kendileri uyguladılar hem de Türkiye’deki stratejik müttefikleri sayesinde bize yaptırtmaya çalıştılar. Amaçları tekti. Herkes ölsün, herkes korksun, bize göçmen gelmesin. Bu insanlık dışı, kötücül ve sorunları sahamıza yıkan yaklaşımın farkındayız. Biz kimsenin maşası, kaçak göçmen deposu değiliz. Olmayacağız. Kıymetli Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediği gibi, insanlığımızdan, medeniyet kodlarımızdan, merhametten, değerlerimizden ayrılmadan, korkmadan, provokasyonlarla değil, akılla ve akılcı politikalarla bu süreci yönetmeye devam edeceğiz.”