IEA’nın “Uygun Fiyatlı ve Adil Temiz Enerji Geçişleri için Stratejiler” başlıklı raporuna göre, net sıfır emisyona hedeflerine 2050’ye kadar ulaşabilmek için ilave yatırımlar gerekiyor.
Ancak söz konusu hedefin gerçekleşmesi aynı zamanda küresel enerji sistemlerinin işletme maliyetlerini halihazırdaki politikaların devam edeceğini öngören senaryoya kıyasla önümüzdeki 10 yılda yarıdan fazla azaltacak.
Hükümetler 2023’te fosil yakıtların kullanımını sübvanse etmek için yaklaşık 620 milyar dolar harcadı. Söz konusu harcama, tüketiciye yönelik temiz enerji yatırımlarını desteklemek için harcanan 70 milyar doları aştı.
Daha hızlı enerji dönüşümüne ek olarak, güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının payının artmasının tüketicilere ek fayda sağlayacağı öngörülüyor.
Kovid-19 salgını sonrasında ortaya çıkan küresel enerji krizi sırasında, hükümetlerin sübvansiyon ve acil durum desteklerine ilave olarak tüketiciler enerjiye yaklaşık 10 trilyon dolar harcadı. Söz konusu harcama kişi başı için ortalama 1200 dolardan fazla ve önceki 5 yılın ortalamasından yüzde 20 artış olarak kayıtlara geçti. Yüksek fiyatlar hem gelişmekte olan hem de gelişmiş ekonomilerde en kırılgan kesimi etkiledi.
Raporda ayrıca, temiz enerjiye geçişte fiyat şoku riskinin ortadan kalkmadığı ve hükümetlerin enerji güvenliğini etkileyebilecek yeni risklere karşı dikkatli olmasına yönelik uyarılar yer alıyor. Jeopolitik gerilimlerin hem geleneksel yakıtlarda hem de temiz enerji tedarik zincirlerinde dalgalanmalara neden olduğu belirtiliyor.
IEA Başkanı Fatih Birol, rapora ilişkin şunları kaydetti:
“Veriler, temiz enerjiye geçişte ne kadar hızlı hareket edilirse, bunun hükümetler, işletmeler ve hane halkları için o kadar uygun maliyetli olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Politika yapıcılar ve sektör liderleri bugün harekete geçmeyi ve harcama yapmayı ertelerse, yarın hepimiz daha fazla ödeme yapmak zorunda kalacağız. Yeni raporumuzda yer alan ve türünün ilk örneği olan küresel analiz, enerjiyi daha fazla insan için daha uygun fiyatlı hale getirmenin yolunun geçişleri yavaşlatmak değil hızlandırmak olduğunu gösteriyor. Ancak yoksul hane halklarının, toplumların ve ülkelerin yeni temiz enerji ekonomisinde bir yer edinmelerine yardımcı olmak için çok daha fazlasının yapılması gerekiyor.”