BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) 26. Taraflar Konferansı’nın (COP26) ilk haftası sona ererken, Enerji Dönüşümü Komisyonu ilk haftada verilen taahhütlerin emisyon azaltımındaki etkisine yönelik araştırmasını açıkladı.
Araştırmaya göre, ülkelerin bugüne kadar sunduğu ulusal katkı beyanları küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmak için yetersiz kalıyor.
Bugünkü politikalarla küresel karbon emisyon miktarının 2030’da 43 gigatona yükseleceği hesaplanırken, 1,5 derece hedefi için emisyonların 21 gigaton seviyesinde bulunması gerekiyor. Aradaki 22 gigatonluk fark “emisyon boşluğu” olarak ifade ediliyor.
COP26’nın ilk haftasında açıklanan yeni taahhütlerin tam olarak uygulanması durumunda, söz konusu 22 gigatonluk emisyon miktarının yaklaşık 9 gigatonunun düşürülebileceği hesaplanıyor.
İlk haftada yapılan taahhütlerle, ülkelerin sunduğu ulusal katkı beyanları kapsamında 3 gigaton, orman kaybının 2030’a kadar durdurulması hedefi kapsamında 3,5 gigaton, kömürden temiz enerjiye geçiş taahhütleriyle 0,2 gigaton, ülke, şirket ve finansal kuruluşların yeni taahhütleriyle 2,5 gigaton emisyonun azaltılabileceği ortaya konuluyor.
Küresel metan ittifakı kapsamındaki taahhütlerin yerine getirilmesi durumunda ise metan emisyonlarının 2030’a kadar 50 milyon ton düşürülebileceği öngörülüyor.
Enerji Dönüşümü Komisyonu Başkanı Adair Turner, çalışmaya ilişkin yaptığı açıklamada, yüzyıl ortasına kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşmak için emisyonların 2020’lerde önemli ölçüde azaltılması gerektiğini belirterek, orman kaybının önlenmesine yönelik taahhütlerin kritik önem arz ettiğini vurguladı.
COP26’da kömürden temiz enerjiye geçiş konusunda önemli adımlar atıldığını ifade eden Turner, şunları kaydetti:
“Polonya, Ukrayna, Vietnam ve Endonezya gibi ülkelerin bu kapsamda yeni taahhütleri oldu. Fakat, bu taahhütlerin 2030 ve 2040’a yönelik olması, Hindistan ve Çin’in bu taahhütlerde yer almaması nedeniyle emisyonlar ancak 0,2 gigaton düşürülebilecek. Bu taahhütler tam olarak yerine getirilirse emisyonları düşürebiliriz. Sonuç olarak iyi bir aşama kaydedildi ama çok daha fazlasına ihtiyaç var. Çelik, hava ve deniz yakıtlarından kaynaklanan emisyonların azaltılması gerekiyor. Eğer 22 gigatonluk emisyon açığının kapanmasını sağlayamazsak, Glasgow’dan evimize işimizi yapamadan dönmüş olacağız.”