Uzun yıllardır siyasi, ekonomik ve güvenlik krizi gibi temel problemlerle boğuşan Haiti, 11 milyonu aşan nüfusuyla kıtlık tehlikesi yaşıyor.
Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü (IOM) verilerine göre, son 1 haftada 15 bin kişi evlerini terk ederken, yılbaşından bu yana çete şiddeti kaynaklı olaylarda 1200’den fazla kişi hayatını kaybetti.
Uzmanlara göre, çoğunluğu başkent Port-au-Prince merkezli olmak üzere Haiti’de 200’e yakın silahlı çete bulunuyor.
Port-au-Prince’in yüzde 80’ini kontrol altında tutan çeteler, güvenlik güçleriyle sıklıkla çatışmaya giriyor.
Son 14 yılda iki büyük deprem felaketine maruz kaldıktan sonra ekonomisi ve altyapısı çöken Haiti, 7 Temmuz 2021’de Cumhurbaşkanı Jovenel Moise’nin öldürülmesiyle iktidar boşluğu sürecine girdi.
Moise’nin ölümüyle bütün yetkileri eline alan Başbakan Ariel Henry, ülkedeki huzursuzluğa ve kamuoyunda oluşan hayal kırıklığına çözüm bulamadığı gibi şiddetin daha da artmasına engel olamadı.
Moise’nin suikasta kurban gitmesinin ardından ülkede suç, hırsızlık, gasp ve çetelerin savaşı zirve yaptı.
Henry’nin defalarca söz vermesine rağmen seçimlerin yapılamaması ülkede protesto dalgasını beraberinde getirdi.
Çetelerin hapishane baskını
Port-au Prince ile Croix des Bouquets bölgesi yakınlarında bulunan 2 hapishaneye 2 ve 3 Mart’ta silahlı saldırılar düzenleyen çeteler, 4 bin 500’den fazla mahkumun firar etmesine ve 12 kişinin de ölümüne yol açtı.
“Tehlikeli mahkumlar” olarak adlandırılan firarilerin çoğu adam kaçırma, cinayet, gasp ve yasa dışı çetelere üye olmaktan cezaevinde yatıyordu.
Hükümet, 4 Mart’ta, hapishaneden kaçanların yakalanması için 72 saatlik olağanüstü hal ilan ettiyse de olayların kontrol altına alınamaması üzerine bu süreyi bir aya çıkardı.
Yerel basındaki habere göre, yakın zamana kadar birbirleriyle kanlı çatışmalara giren çeteler, hapishane baskını öncesi işbirliğine gitti.
Ülkede 2019’dan bu yana parlamento ve genel seçimlerin yapılmaması çetelerin de daha fazla nüfuz edinmesine olanak sağladı.
Haiti’de şiddetin arkasındaki en büyük çete “Barbekü”
Ülkenin “en güçlü” silahlı çete elebaşlarından birisi olarak gösterilen “Barbekü” lakaplı Jimmy Cherizier, Başbakan Henry’i “açık şekilde” tehdit ederek istifasını açıklamaması halinde iç savaş çıkacağını belirtti.
Eski polis olan ve işlediği suçlar nedeniyle meslekten atılan G-9 çetesi elebaşı Cherizier, Henry hükümetini devirmek için 9 silahlı grubu bünyesinde topladı.
Hapishaneden binlerce mahkumun kaçmasına sebep olan Barbekü, 6 Mart’taki açıklamasında, Henry’nin istifa etmemesi durumunda, “Haiti, ya herkes için cennet ya da herkes için cehennem olur.” ifadesini kullandı.
Cherizier, Henry hükümetini istifaya zorlamak amacıyla polis karakollarına, bakanlıklara ve uluslararası havaalanına eş zamanlı saldırılar düzenledi.
İki taraftan da çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesinin ardından G-9 çetesi üyeleri polis tarafından püskürtüldü.
Söz konusu çete saldırıları sırasında Nairobi’de bulunan Henry, Kenya liderliğinde çok uluslu bir güvenlik gücünün adaya getirtilmesi için muhataplarıyla anlaşma sağlamıştı.
Henry’nin istifası
1 Mart’ta gittiği Kenya’dan 6 Mart’ta Haiti’ye dönmek isteyen Başbakan Henry’nin uçağı, havaalanında güvenlik güçleriyle çeteler arasındaki çatışmalar nedeniyle Porto Riko’ya inmek zorunda kaldı.
Kolluk kuvvetlerinin çetelerle mücadelede kamu güvenliğini sağlayamamasının ardından iç ve dış baskılara daha fazla dayanamayan Başbakan Henry, 11 Mart’ta istifasını duyurdu.
Haiti’de yaşanan şiddet olaylarının artması üzerine Avrupa Birliği (AB), personelinin 11 Mart’ta tahliye edildiğini açıkladı.
Ülkedeki ABD Büyükelçiliği de vatandaşlarına Haiti’yi terk etmesi çağrısında bulundu.
Komşu ülke Dominik Cumhuriyeti sınıra askeri birlikler sevk etti ve Haitililerin yasa dışı şekilde ülkeye girmeleri halinde “sert” şekilde cezalandırılacağını duyurdu.