Karaciğerde toplanan kanı kalbe taşıyan toplardamarların tıkanması sonucu çoklu organ yetmezliğine bağlı ölüm riski bulunan Budd-Chiari Sendromu hasta, Türkiye’de nadir uygulanan kapalı cerrahi tekniğiyle gerçekleştirilen operasyonla yaşama döndü.
Girişimsel cerrahi tekniğiyle yapılan ve yaklaşık 45 dakika süren ameliyat, girişimsel radyoloji, gastroentroloji, anestezi uzmanlarınca gerçekleştirildi.
Ankara Medicana Hastanesinde gerçekleştirilen operasyonda yer alan Gastroentroloji Uzmanı Doç. Dr. Fatih Karaahmet, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Budd-Chiari Sendromu’nun nadir hastalıklar içinde yer aldığını ve milyonda bir görüldüğünü söyledi.
Hastalığın, vücudun en çok kanlanan organı olan karaciğerde kalbe dönüş kanını taşıyan damardaki tıkanıklık ile kendini gösterdiğini anlatan Karaahmet, tedavi edilmediğinde zamanla karaciğer ve böbrek yetmezliği ardından ise çoklu organ yetmezliği ile seyreden ve ölümcül bir rahatsızlık olduğu vurguladı.
Karaahmet, damardaki tıkanıklığın derecesi ve süresinin hastalık seyrinin değiştiğinin altını çizerek, “Damarda tam tıkanıklık tespit edildiğinde karaciğer yetmezliği tablosu ve bunun sonuçlarında kötü süreçlerin yaşandığı bir tablo ile karşı karşıya kalınır.” bilgisini verdi.
“Karaciğerdeki kanı boşaltan ana damardaki tıkanıklık ileri boyuttaydı”
Organ yetmezliği başlayan ve ileri evrede bulunan hastanın, kendilerine karın ağrısı, ciddi nefes tıkanıklığı, karında sıvı toplanması ile başvurduğunu aktaran Karaahmet birkaç uzmanlık alanı tarafından kapsamlı bir değerlendirme yapıldığını söyledi.
Doç. Dr. Karaahmet sürece ilişkin şunları kaydetti:
“Değerlendirme sonucunda karaciğerdeki kanı boşaltan ana damardaki tıkanıklığın ileri boyutta olduğu belirlendi. Karaciğer ve böbrek yetmezliği ile tüm organlardaki fonksiyonel yetersizlikleri tam oluşmak üzereyken, bu alanda uzmanlaşan bir ekip tarafından hastaya kapalı cerrahi ile uygulanan girişimsel uygulama yapılması kararını aldık ve tedavi sürecini başlattık.”
Karaciğer yetmezliğine girilmesi halinde ölüm riskinin bulunduğuna işaret eden Karaahmet, bu tür hastalarda cerrahi uygulamalarda da riskin çok fazla olduğunu, bu nedenle mutlaka tecrübeli bir ekip tarafından uygulamanın yapılması gerektiğine dikkati çekti.
Karaahmet, damardaki tıkanıklık durumuna göre hastaların nakil şansı yakalayabildiğini ancak operasyon yapılan kişide tıkanıklık seviyesi ileri olduğu için bu şansın da bulunmadığını söyledi.
“Operasyondan çok iyi bir sonuç alındı”
Ekipte yer alan Girişimsel Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. İsmail Kırbaş ise halk arasında kapalı cerrahi olarak bilinen girişimsel radyolojinin, uygulama alanına göre küçük bir iğne ile damar içine girilerek işlemin yapılması esasına dayandığını belirtti.
Yöntemin, açık cerrahiye bir alternatif olduğunu dile getiren Kırbaş, kapalı teknikle yapıldığından girişimsel radyoloji uygulamasının komplikasyon riskinin daha düşük olduğunu dile getirdi. Kırbaş, uygulama sonrası yoğun bakım süresinin kısaldığını, buna bağlı enfeksiyon vb. risklerin oldukça azaldığını söyledi.
Doç. Dr. Kırbaş, hastaya gerçekleştirilen operasyonun da riskli ve nadir uygulanan bir teknik olduğunun altını çizerek, “Hastamızdaki gibi karaciğer ve karındaki ana toplardamarın tam tıkanıklığı ile görülen bu hastalıkta operasyonun başarılı sonuçlanması nadir yapılabilen bir uygulamadır.” diye konuştu.
“Hastamızda kısa sürede sonuç aldık”
Kırbaş gerçekleştirilen cerrahi operasyona ilişkin şöyle bilgi verdi:
“Hastanın karaciğerinde aşı ödem vardı. Böbrekler de etkilenmişti. Tam tıkanıklık genellikle açılması zor bir durumdu. Hastamıza genel anestezi uyguladıktan sonra, hem kasık hem karaciğere küçük bir iğne ile girilerek iki taraftan da karaciğeri ve karından gelen ana toplar damarı kalbe bağlayan noktadaki tıkanıklığı balon ve stent işlemleri uygulayarak açtık. Böylece karaciğerdeki ödem, kan boşaldığı için rahatladı. Ağır karaciğer yetmezliğine doğru giden hastamız operasyondan çok iyi bir sonuç aldı.”
Hastanın genel sağlık durumunun iyi olduğunu ve taburcu edileceğini belirten Kırbaş, “Hastamızda kısa sürede sonuç aldık, hiçbir sıkıntısı yok. Operasyon sonrası çoklu organ yetmezliklerinin hepsi geriye döndü.” dedi.
“Hayatı gerçekten dolu dolu yaşayacağım”
Gerçekleştirilen operasyonla sağlıklı bir hayat şansı yakalayan 4 çocuk babası 50 yaşındaki işçi Tahir Ece, karında şişlik, ileri nefes darlığı ve ayaklarında uyuşma şikayeti ile Sivas’ta hastaneye başvurduğunu söyledi.
Ece, bir süre tanı konulamadığını daha sonra Medicana Hastanesinde hastalığının teşhis edildiğini ve operasyon için Ankara’ya yönlendirildiğini aktararak, “Burada hastalığımın ve operasyonunun ciddiyeti hakkında bilgi verildi.” dedi.
Ağrılarından dolayı kendisini ölümün kıyısında hissettiğini ve hareket etmekte, nefes almakta zorlandığını dile getiren Ece yaşadıklarını gözyaşları içinde şöyle anlattı:
“15 gün neredeyse uyumadım, yaşamıyor gibiydim. Bacaklarımdan aşağısı uyuşuyordu, çok acı çektim. Şu anda çok iyiyim, yeni doğdum adeta. Aynaya baktığımda bile gözlerimden korkuyordum, siyah ve içine çökmüştü. Ben de öldüm diye düşündüm.
Babayım ve ilk başta insanın çocukları gözünün önüne geliyor. Eşim bana çok destek oldu. Duygularımı anlatamam, insan içinde de çok şey yaşıyor. Hayatı gerçekten dolu dolu yaşayacağım. Bu sürede, her şeyin sağlık olduğunu, para, kariyer gibi şeylerin önemli olmadığını öğrendim. Bundan sonra da ileriye dönük olarak çocuklarımın geleceğini düşüneceğim. Bana nasıl ikinci bir şans verildiyse, aynı şekilde çocuklarıma da ikinci bir şansı yaşatacağım.”
Türk hekimlerine minnet borçlu olduğunu vurgulayan Ece, “Bizim hekimlerimiz bir numara. Ben doktorlarıma hayatımı borçluyum ve kendilerine minnettarım.” dedi.
Tahir Ece’nin eşi Zeliha Ece de ölüm korkusuyla yaşadığını belirterek, “Onsuz olmak çok kötü bir şey. Biz 20 yıllık evliyiz ve birbirimizden hiç ayrılmadık. İlk defa ameliyatta uzun süre ayrı kaldık. Onsuz olmayı düşünemem. Şimdi iyi, böyle devam edebilmeyi istiyoruz. O, dünyadaki en iyi babalardan biri ve bizim mucizemiz.” diyerek duygularını aktardı.