Uluslararası Para Fonu (IMF), küresel finansal sistemin yüksek enflasyon ve artan faiz oranlarıyla sınandığını belirterek, finansal istikrar risklerinin önemli ölçüde arttığı uyarısında bulundu.
IMF, Küresel Finansal İstikrar Raporu’nun Nisan 2023 sayısını “Yüksek Enflasyon ve Jeopolitik Riskler Ortasında Finansal İstikrarı Korumak” başlığıyla yayımladı.
Raporda, birçok ülkede enflasyonun “rahatsız edici bir şekilde” merkez bankalarının hedeflerinin üzerinde seyrettiği bir dönemde, finansal sistemin yüksek enflasyon ve artan faiz oranlarıyla sınandığı kaydedildi.
Geçen yıl ekim ayında yayımlanan Küresel Finansal İstikrar Raporu’ndan bu yana küresel finansal sisteminin dayanıklılığının bir dizi ciddi testle karşı karşıya kaldığı anımsatılan raporda, finansal istikrar risklerinin önemli ölçüde arttığına dikkat çekildi.
Raporda, ABD’de Silikon Vadisi Bankası (SVB) ve Signature Bank’ın ani iflasları ile Avrupa’nın önemli bankalarından Credit Suisse’e olan güven kaybının, daha sıkı parasal ve finansal koşullar ile kırılganlıklar arasındaki etkileşimin neden olduğu zorlukların güçlü bir hatırlatıcısı olduğu aktarıldı.
Başlangıçta ABD bankacılık sektöründe münferit gibi görünen, yeni teknolojiler ve sosyal medya aracılığıyla güçlenen, olayların hızla tüm dünyadaki bankalara ve finans piyasalarına yayıldığı belirtilen raporda, bunun riskli varlıkların satılmasına neden olduğu kaydedildi. Raporda, yaşananların, aynı zamanda, 1987’deki Kara Pazartesi ile karşılaştırılabilir büyüklük ve ölçekte, para politikası faiz oranı beklentilerinin önemli ölçüde yeniden fiyatlanmasına yol açtığı belirtildi.
“Finansal piyasalarda ortaya çıkan stres merkez bankalarının işini zorlaştırıyor”
Politika yapıcıların sistemik riskleri durdurmaya yönelik güçlü tepkisinin piyasalardaki endişeyi azalttığına işaret edilen raporda, “Ancak piyasa güveni kırılgan olmaya devam ediyor ve yatırımcılar finansal sistemin temel sağlığını yeniden değerlendirdikçe, bir dizi kurum ve piyasada gerginlikler hala görülüyor.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Raporda, son olayların küresel finansal sistemin dayanıklılığını test edecek daha sistemik bir stresin habercisi mi, yoksa on yıldan fazla süredir bol likiditenin ardından daha sıkı parasal ve finansal koşullardan kaynaklanan zorlukların münferit tezahürü mü olduğunun piyasa katılımcılarının ve politika yapıcıların karşı karşıya bulunduğu temel sorun olduğu ifade edildi.
Küresel mali krizden bu yana, özellikle büyük bankalarda uygulanan düzenleyici değişikliklerin mali sistemi genel olarak daha dirençli hale getirdiğine dair çok az şüphe olduğuna işaret edilen raporda, bankaların yanı sıra banka dışı finansal kuruluşlarda da gizli kalmış olabilecek kırılganlıklara ilişkin endişelerin devam ettiğine dikkat çekildi.
Raporda, “Finansal piyasalarda ortaya çıkan stres, enflasyonist baskıların beklenenden daha kalıcı hale geldiği bir dönemde merkez bankalarının işini zorlaştırıyor.” ifadesi kullanıldı.
Finansal istikrar risklerini ele almayı amaçlayan araçların uygunluğunun merkez bankalarının para politikası hedeflerini finansal istikrar hedeflerinden ayırmasına yardımcı olması gerektiği vurgulanan raporda, merkez bankalarına enflasyonist baskıları ele almak için politikalarını sıkılaştırmaya devam etmelerine izin vermesi gerektiği kaydedildi.