Londra Queen Mary Üniversitesinde Hukuk ve Küreselleşme alanında çalışan Prof. Dr. Penny Green, Güney Afrika’nın İsrail aleyhine UAD’de açtığı soykırım davasını ve İsrail’in duruşunu, AA muhabirine değerlendirdi.
- GÖRÜŞ – Uluslararası Adalet Divanındaki İsrail duruşmasından ne çıkar?
- Hukukçular, Gazze’de soykırımla suçlanan İsrail’e yaptırım bekliyor
İsrail’in duruşmada “soykırım niyetini” defalarca inkar ettiğini belirten Green, “Soykırımcı devletler, planlarını çok nadir politikaya ya da kamuoyunun değerlendirmesine sunarlar. Bu nedenle, genellikle bu (soykırım), devletin eylemleri ya da sızan belgelerle bir sonuca varılır ancak bu davada İsrail bir istisna. Sömürgeci bir gücün güç zehirlenmesine ve kibrine sahip. Hiçbir ceza almadan, öldürebileceğini, yok edebileceğini, sürgün edebileceğini, aşağılayabileceğini ve birilerini hapse atabileceğini biliyor.” dedi.
“İsrail, Gazze’nin tüm halkını yok etme niyetini bundan daha açık bir şekilde ortaya koyamazdı”
Green, İsrail’in Gazze’de ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerin desteğini arkasına alıp hareket ettiğini ifade ederek “Arkasında bu destek varken, İsrail, Gazze’nin tüm halkını yok etme niyetini bundan daha açık bir şekilde ortaya koyamazdı. Bu niyetinin, Gazze’ye tam abluka, gıda, su, yakıt, elektrik ve tıbbi malzemenin tamamen kesilmesi açıklamalarında vücut bulduğunu görüyoruz.” değerlendirmesini yaptı.
İsrail’in UAD’deki tezlerini “çok zayıf” olarak nitelendiren Green, İsrailli avukatların performansını “sönük” ve “ikna edicilikten uzak” olarak tanımladı.
Green, İsrail’in iddialarının herhangi bir dayanağı olmadığını ve Güney Afrika’ya karşı kendilerini savunamadıklarını belirterek “(İsrailli avukatlar) Onlar için, Güney Afrika’nın argümanlarına karşı bir dava inşa etmek çok zor oldu.” diye konuştu.
“Soykırımın eyleme döküldüğünün açık bir kanıtı”
Güney Afrika’nın ise İsrail’in aksine çok güçlü hukuki argümanlar ortaya koyduğunu belirten Green, İsrail’in “soykırım niyeti” konusunda çok önemli vurgularının bulunduğunu söyledi.
UAD’de “niyet” ve “niyetin eyleme dökülmesi” olmak üzere soykırım için ispatlanması gereken iki unsur olduğunu kaydeden Green, Güney Afrika heyetinin Gazze’nin bombalanmasını, on binlerce sivilin öldürülmesi, altyapının yok edilmesi ve zorla yerinden edilmeler gibi tezleri ortaya koyduğunu belirtti.
Green, şöyle devam etti:
“Şu anda Gazze’ye ablukanın sonucunda açlık ve hastalık görüyoruz. Güney Afrikalılar aynı zamanda ciddi oranda tıbbi personel ve gazetecinin hedef alındığından bahsetti. Bu da soykırımın eyleme döküldüğünün açık bir kanıtı.”
“Law for Palestine” isimli kuruluşun oluşturduğu veri tabanına göre, İsrailli siyasilerin, üst düzey askeri yetkililerin ve popüler kültür figürlerinin İsrail’in soykırım niyetine dair 500’den fazla açıklaması olduğuna işaret eden Green, “Bu da İsrail devletinin, soykırım niyeti ve arzusunun çok çok açık olduğunun kanıtıdır.” ifadesini kullandı.
“UAD Güney Afrika aleyhine karar alırsa UAD ve uluslararası hukuk bitmiş demektir”
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun açıklamalarına da dikkati çeken Green, “Korkarım ki İsrail’in tezlerinin hiçbir geçerliliği yok çünkü İsrail Knessetinin ve İsrail ordusunun her seviyesinde Filistinlilerin yok edilmesi arzusuna yönelik çok net açıklamalar görüyoruz.” diye konuştu.
Green, İsrail devletinin kuruluşunun altında da “soykırım” niyetinin yattığına işaret ederek “1948’deki İsrail devletinin kuruluş amacı, yerli halkın tamamen yok edilmesini gerektiriyordu. Burada, Filistinlilerin ana yurtlarından sistematik olarak ve tamamen sürgün edilmesi çağrısı yapılıyordu ve bu, İsrail’in Filistinlilere yönelik sistematik zulmünün ardındaki motive edici güç oldu.” değerlendirmesinde bulundu.
UAD’nin Güney Afrika’nın “ihtiyati tedbir” talebine olumlu karşılık vermesini beklediğini belirten Green, davanın Güney Afrika’nın aleyhine sonuçlanmasının, uluslararası hukuk düzeni açısından çok ağır sonuçlarının olabileceği uyarısında bulundu.
Green, “Eğer mahkeme, Güney Afrika aleyhine bir karar alır, İsrail’i destekler ve soykırım işlenmediğine hükmederse bence UAD ve uluslararası hukuk bitmiş demektir.” dedi.