Cameron, AA muhabirlerinin de üyesi olduğu İngiltere’deki Yabancı Basın Derneğinin (FPA) etkinliğinde ülkedeki yabancı gazetecilerin sorularını yanıtladı.
AA muhabirinin “Hala İsrail’in uluslararası hukuku ihlal etmiş olabileceği endişesi taşıyor musunuz?” ve “Uluslararası hukuk ve bu tür eylemlerin etik sonuçları bağlamında baktığınızda İsrail’e silah satışlarını nasıl savunuyorsunuz?” sorusunu yanıtlayan Cameron, İngiltere’nin bir ülkeye silah satarken yürüttüğü süreçleri anlattı.
Satış öncesi bir ülkenin uluslararası hukuka uygun hareket etme taahhüdünün incelendiğine işaret eden Cameron, “Detaylı bir yasal süreç yürütüyoruz. Ardından bize verilen yasal tavsiyeler üzerine karar vermemiz gerekiyor. Bu tavsiyelerle tutarlı olmalıyız. Mevcut İngiliz şirketlerinin İsrail’e silah satma lisanslarını kullanmaya devam etme kararı aldığımız her seferinde bu süreci yaşıyoruz.” dedi.
İsrail’in silahlarının yüzde 1’inden azını İngiltere’den aldığını öne süren Cameron, “Bu süreci geçersiz kılmak tamamen siyasi bir karar olur. Bunun doğru bir siyasi karar olacağını düşünmüyorum.” ifadelerini kullandı.
Cameron, İsrail’e silah satışının durdurulmasına yönelik çağrılardan günler sonra İran’ın İsrail’e saldırı düzenlediğini de hatırlatarak, şunları söyledi:
“Yaşananları yakından takip ediyoruz. Bizi aslında Gazze’ye insani yardım akışının engellenmesi endişelendiriyor. Benim bu görevdeki en önemli vazifelerimden biri İsrail’e Kerem Şalom Sınır Kapısını açmak, Usdud (Aşdod) limanını açmak, gerçek bir çatışmasızlık alanı oluşturmak ve Gazze’ye giren tırların miktarını artırmak konusunda mümkün olduğunca fazla baskı yapmak.”
Cameron, silah ihracatı konusunda kuralların yeterince açık olduğunu vurguladı.
İşçi Partisine eleştiri
Cameron, Başbakan olduğu dönemde İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma (Brexit) kararı alması konusundaki sorulara da yanıt verdi.
Brexit’in ardından AB üyesi değil AB üyelerinin önemli bir partneri olmayı tercih ettiklerini dile getiren Cameron, Ukrayna’ya verilen destekte bunun faydalarını gördüklerine dikkati çekti.
Ülkede 4 Temmuz’da yapılacak genel seçimler sonrası AB’ye yeniden katılmanın gündeme gelmemesine de değinen Cameron, “Bence Muhafazakar Partinin burada duruşu çok net. İşçi Partisinin duruşu ise ‘Ülkede her şey yanlış ama hiçbir şeyi değiştirmek istemiyorum.’ şeklinde. Bizim bunları değiştirmek için net bir planımız var.” diye konuştu.
“Seçim öncesi anketleri konuşmak zaman kaybı”
Genel seçimlerin yanı sıra ırkçı politikalarıyla bilinen Reform UK Partisinin yükselişi ve Muhafazakar Partiden oy çalmasıyla ilgili soruya da yanıt veren Cameron, daha fazla iş ve sosyal konut ile düzensiz göçün durmasını isteyenleri Muhafazakar Partiye oy vermeye davet etti.
Cameron, Reform UK’ye oy verenlerin oyları böleceğini, bu sayede İşçi Partisinin iktidar olabileceğini savundu.
Cameron, Muhafazakar Parti döneminde Kovid-19 salgını ve Ukrayna-Rusya Savaşı’na rağmen istihdamın arttığı, enflasyonun düştüğü ve bütçe açığının kapandığını belirterek, “Ben 2010’da göreve geldiğimde yenilenebilir enerji oranımız yüzde 7 iken şimdi yüzde 47. Dünyanın en yeşil hükümetini yönetiyoruz.” dedi.
Fransa’da aşırı sağcı Marine Le Pen, ABD’de ise Donald Trump’ın seçimleri kazanması halinde İngiltere’nin takınacağı tutuma yönelik soruya da yanıt veren Cameron, hangi ülkede kim seçilirse onunla çalışmak zorunda olduklarını ve iyi ilişkiler peşinde olacaklarını söyledi.
“Rusya endişeliyse Ukrayna’dan çekilsin”
Cameron, Rusya-Ukrayna Savaşı’na ilişkin olarak Ukrayna’nın karada ve denizde başarılar elde ettiğini belirterek, “Dünyanın en zengin ülkeleri Ukrayna’ya destek sözüyle bir araya geldi. Bu ülkeler elindeki tüm kartları oynadığında Rusya kaybeder ve Ukrayna kazanır.” dedi.
İngiltere’nin Ukrayna’ya verdiği silahların kullanım alanıyla ilgili herhangi bir şerhleri bulunmadığını söyleyen Cameron, “Uluslararası hukuka göre ve aklıselime göre sınırında toplanan Rusya askerlerine karşı Ukrayna’nın kendini savunma hakkı vardır.” diye konuştu.
Cameron, yaklaşık 60 bin Ukrayna askerinin İngiltere tarafından eğitildiğini, savaşın devamına katkı sağlayan Rus şirket ve şahıslara yönelik sert yaptırım beklediklerini belirtti.
Cameron, “Sadece Avrupa ve İngiltere’de faaliyeti olanların değil, dünyanın başka yerlerindeki ülkelerde faaliyetlerine devam eden şirketlerin de peşindeyiz.” ifadesini kullandı.
Bu ülkeler arasında İsrail’de bulunan şirketler olduğunu da vurgulayan Cameron, dondurulan Rus varlıkları hakkında, “Ukrayna’ya dünyanın sağladığı 15 milyar doları bulan borçları ödemek için bunları kullanabiliriz. Bu, Ukrayna’ya yardım etmek için hepimizin bir araya geldiğini Putin’e gösterecek.” şeklinde konuştu.
Cameron, Ukrayna’nın kullanma kabiliyeti olmayan silahların başka ülkelerce kullanılarak savaşa dahil oldukları iddialarına yanıt verirken de “Ukrayna’nın destekçisi ve müttefiki olarak kendilerini savunmaları için eğitim, destek ve silah sağlıyoruz. Eğer Rusya, bu silahların kendisine karşı kullanılması endişesi taşıyorsa yasa dışı şekilde işgal ettikleri topraklardan çıksın.” dedi.