İngiltere’de 2021 yılı gündemini Kovid-19’la mücadele, Fransa’yla yaşanan balıkçılık ve göçmen krizi, Kuzey İrlanda tartışmaları, Başbakanlık’taki yasak Noel partileri ile akaryakıt kuyrukları belirledi, yılın son günlerinde ise Başbakan Boris Johnson’ın siyasi geleceği tartışma konusu oldu.
İngiltere, yeni yıla Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılmış olarak girdi. Haziran 2016’daki referandumla başlayan Brexit süreci, sert geçen müzakereler, parlamentodaki oylamalar ve hararetli tartışmaların ardından varılan ayrılık anlaşmasının yeni yılla beraber yürürlüğe girmesiyle tamamlandı.
Yeni yılın ilk günü 53 bini geçen Kovid-19 vakası ve yaklaşık 750 ölümün kaydedildiği ülkede yeni karantina gündeme geldi.
Başbakan Johnson, artan vakalar nedeniyle 4 Ocak’ta üçüncü kez karantina ilan etti. 20 Ocak’ta 1820 kişinin ölümüyle salgın sırasında bir günde görülen en büyük can kaybı sayısı kaydedilirken karantinanın tamamen kaldırılması 21 Haziran’ı buldu. Ancak yıl sonuna doğru Omicron’un etkisiyle vakaların yeniden artmasıyla kapalı mekanlar, toplu ulaşım araçlarında maske takmak zorunlu hale geldi. Ayrıca aralık ayında aşı pasaportu uygulaması da başladı.
Ülkede 22 Aralık’ta 106 bin 122 Kovid-19 vakasının tespit edilmesiyle salgının başlangıcından bu yana ilk kez 100 binden fazla günlük vaka sayısı kaydedildi.
İngiltere, aşılamaya en önce başlayan ülke olsa da aşı karşıtlığı nedeniyle bazı Avrupa ülkelerinin gerisinde kaldı. Yılın son günlerinde ise tüm yetişkinlerin üçüncü doz aşı olabilmesinin önü açıldı.
Bu arada ülke, 2021 yılı boyunca Kovid-19 kısıtlamaları ve aşı pasaportu karşıtlarının gösterilerine sahne oldu.
Polisin geniş güvenlik önlemleri aldığı gösterilerde zaman zaman protestocular ve polis arasında gerginlik yaşandı.
Kraliyette ırkçılık iddiası
Şubat, Kraliyet için kötü haberlerin alındığı bir ay oldu. 17 Şubat’ta Kraliçe 2. Elizabeth’in eşi Edinburgh Dükü Prens Philip’in kendisini iyi hissetmediği için “tedbiren” hastaneye kaldırıldığı bildirildi. Prens Philip, mart ayında başka bir hastaneye nakledilerek ameliyata alındı.
Bundan 2 gün sonra da 2. Elizabeth’in torunu Sussex Dükü Prens Harry ile eşi Düşes Meghan Markle, Kraliyet ailesindeki üst düzey görevlerine dönmeme kararı aldıklarını duyurdu. Çift, Amerikalı ünlü sunucu Oprah Winfrey’in CBS televizyonunda 7 Mart’ta yayımlanan şovundaki açıklamalarıyla Kraliyette ırkçılık tartışması başlattı.
Siyahi bir anne ve beyaz bir babanın kızı olan Markle, “Ben hamileyken bebeğimin prens ya da prenses olmasını istemediler. Bebeğime güvenlik tanınmayacağını söylediler. Oğlum doğduğunda ten renginin ne kadar koyu olacağına dair konuşmalar oluyordu ve bundan endişeleniyorlardı.” dedi. Bir süre bu ifadeyi kimin kullandığına ilişkin ülkede spekülasyon yapıldı.
Kuzey İrlanda karıştı
30 Mart’ta Kuzey İrlanda’nın başkenti Belfast’ta ayrılıkçı Sinn Fein Partisi üyeleri ve yetkililerinin bir cenaze töreni sırasında Kovid-19 yasaklarını ihlal etmesine birlik yanlılarının tepki göstermesi sonucu olaylar çıktı.
AB ile varılan Brexit anlaşması gereği Kuzey İrlanda ve Birleşik Krallık’ın geri kalanı arasında ticarete sınırlama getiren düzenleme olayların başka bir sebebi oldu.
10 Nisan’a kadar devam eden olaylar sırasında otobüsler ve araçlar ateşe verilirken polis, iki tarafın karşı karşıya gelmemesi için mahalleler arasında güvenlik önlemleri aldı. İngiltere Başbakanı Johnson, şiddet olaylarından endişe duyduğunu bildirdi.
Soruna neden olan Kuzey İrlanda Protokolü konusunda AB ile hala bir anlaşmaya varılamamış olmasının olayları yeniden başlatmasından korkuluyor. Protokol, Kuzey İrlanda’yı, Brexit’e rağmen AB’yle Gümrük Birliği içinde tutuyor.
Prens Philip öldü
Kraliçe 2. Elizabeth’in eşi Edinburgh Dükü Prens Philip, 9 Nisan’da 99 yaşında yaşamını yitirdi. Ölümünün Kovid-19 ile ilgisinin bulunmadığı açıklanan Prens Philip’in cenazesi, 17 Nisan’da toprağa verildi. Kovid-19 önlemleri altında yapılan cenaze törenine az sayıda kişi katılırken Kraliçe, kilisede tek başına oturmak zorunda kaldı.
İskoçya’da mayısta yapılan parlamento seçimlerini bağımsızlık yanlıları kazandı
Birleşik Krallık’ın bir parçası olan İskoçya’da seçmenler, 6 Mayıs’ta İskoç Ulusal Partisinin (SNP) kazanması durumunda ikinci kez bağımsızlık referandumu vaadi nedeniyle kritik öneme sahip parlamento seçimi için sandığa gitti.
Seçimleri ikinci bir bağımsızlık referandumu sözü veren İskoç Ulusal Partisi (SNP) kazandı.
SNP’nin vaadine rağmen referandum düzenlemek için 1998 tarihli İskoçya Yasası’nın 30. maddesi uyarınca İngiliz Parlamentosundan izin alınması gerekiyor.
Afganistan’daki gelişmeler ağustosta İngiliz hükümetinin de gündemini belirledi
İngiltere’de yılın ikinci yarısında ülkesinin Afganistan’daki askeri misyonunun sona erdiğini açıklayan Başbakan Boris Johnson, İngiltere’yi Afganistan’a getiren tehdidin de büyük ölçüde azaldığını söyledi.
Buna karşılık, 15 Ağustos’ta Afganistan’da kontrolün Taliban’a geçmesinin ardından İngiliz hükümetin gündemini de Afganistan’daki gelişmeler belirledi.
Taliban’ın Kabil’e yaklaştığı sırada bir Yunan adasında lüks otelde tatilde olan Dışişleri Bakanı Domibic Raab’a ulaşılamaması tepkiye neden oldu. Raab, İngilizler ve İngiliz güçlerine çalışan Afganların tahliyesi için gerekli görüşmeleri yapmamakla suçlandı.
Baskılar ve eleştiriler altında tahliyeleri gerçekleştiren hükümet, 14 gün içinde yaptığı 165’ten fazla uçuşta 15 binden fazla kişiyi uçaklarla Afganistan’dan çıkarırken geride binlerce kişin kaldığı belirtildi.
Yaşananlar nedeniyle muhalefetin istifasını istediği Raab ise 15 Eylül’de yapılan kabine değişikliğiyle Adalet Bakanı oldu. Bu kararda Afganistan meselesinin etkili olduğu öne sürüldü.
2021’de İngiltere-Fransa ilişkilerinde oldukça gergin günler yaşandı
İngiltere, ABD ve Avustralya, 16 Eylül’de nükleer enerjili denizaltı teknik bilgisi dahil olmak üzere savunma alanında ileri teknolojilerin paylaşılacağı özel bir güvenlik anlaşmasına vardı.
Böylelikle ABD, İngiltere ve Avustralya’nın isimlerinin İngilizcedeki kısaltmasından oluşan “AUKUS” adlı yeni bir güvenlik ortaklığı başlatıldı.
Fransa ise Avustralya’nın kendisiyle olan denizaltı anlaşmasını iptal ederek İngiltere ve ABD ile yeni bir anlaşmaya varmasına oldukça sert tepki gösterdi.
İngiltere ile Fransa arasında AUKUS anlaşması üzerinden ikili ilişkilerdeki gerilim, Brexit’in ardından süregelen balıkçılık ve göçmen meselesi de eklenerek büyüdü.
Ayrıca, 24 Kasım’da Fransa’nın Calais kentinden Manş Denizi üzerinden İngiltere’ye geçmeye çalışan düzensiz göçmenleri taşıyan teknenin batması, aralarında hamile ve çocukların da bulunduğu 27 kişinin hayatını kaybetmesiyle iki ülke arasında uzun süredir süre gelen göç krizi de yeniden alevlendi.
Eylül ayında akaryakıt istasyonlarının önünde uzun kuyruklar oluştu
Ülkede yeterli sayıda nakliye aracı sürücüsünün olmaması nedeniyle az sayıda akaryakıt istasyonunun geçici olarak kapatılacağının duyurulması, araç sahipleri arasında endişeye neden oldu.
İstasyon sayılarının azalmasıyla yakıt sıkıntısı yaşayan araç sahipleri, başkent Londra’daki akaryakıt istasyonlarının önünde uzun kuyruklar oluşturdu, bazı istasyonlarda satış yapılamadı.
Bunun yanı sıra İngiltere’de tır ve kamyon şoförü eksikliğinden kaynaklanan tedarik sorunları bazı süpermarketlerde rafların boş kalmasına yol açtı.
İngiliz hükümeti ise Noel yaklaşırken ülkedeki tedarik sorununa çözüm bulabilmek için yurt dışından 5 bin ağır vasıta sürücüsü ile 5 bin 500 tavukçuluk sektörü çalışanına 3 ay süreli geçici vize verileceğini açıkladı.
Ayrıca yakıt tedarik sorununu çözmek için sınırlı sayıda askeri tanker sürücüsü görevlendirildi.
Kadın cinayetlerinin ardından sokakların güvenliği tartışıldı
Ülkede 3 Mart’ta kaybolan 33 yaşındaki Sarah Everard’ın cesedi, Londra’nın yakınındaki Kent’te bulundu. Everard’ın kaçırılması ve öldürülmesiyle ilgili polis memuru Wayne Couzens, 13 Mart’ta çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Öte yandan yine Londra’da ilkokul öğretmeni Sabina Nessa, 18 Eylül’de evinin yakınındaki parkta ölü bulundu. Nessa cinayeti, ülkede sokakların ne kadar güvenli olduğu tartışmasını yeniden başlattı.
Muhalefetteki İşçi Partisi, kadın cinayetlerinin bireysel olaylar olarak görülemeyeceğini ve ülkede her 3 günde bir kadının öldürüldüğü bilgisini paylaştı.
İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss da bir kadın olarak geceleri eve yürürken endişe ettiğini ve kadınların dışarı çıkmaktan korktuğunu belirterek bunun değişmesi gerektiğini ifade etti.
– Milletvekili, bıçaklı saldırı sonucu hayatını kaybetti
İngiltere’de iktidardaki Muhafazakar Parti Milletvekili David Amess’in bıçaklı saldırı sonucu hayatını kaybetmesi, yılın son çeyreğinde ülkede şok etkisi yarattı.
1997’den bu yana milletvekili olan 69 yaşındaki Amess’in defalarca bıçaklandığı kaydedildi. Saldırı sonrası 25 yaşındaki Somali asıllı zanlı gözaltına alınırken olayın “terör eylemi” olduğu açıklandı.
COP26’da hayal kırıklığı
Dünya liderlerini iklim değişikliğiyle mücadele için her yıl bir araya getiren COP’un 26’ncısı 31 Ekim-12 Kasım’da İskoçya’nın Glasgow kentinde düzenlendi.
Ülkeler, 13 Kasım’da COP26’da “hayal kırıklıkları” arasında anlaşmaya vararak gelecek yılın sonuna kadar 2030 emisyon azaltma hedeflerini güçlendirmeyi kabul etti.
ABD’nin Assange’ın iadesi hakkındaki karara ilişkin temyiz başvurusu kabul edildi
İngiltere’de Yüksek Mahkeme, WikiLeaks’in kurucusu Julian Assange’ın ABD’ye akıl sağlığıyla ilgili endişeler nedeniyle iade edilemeyeceği yönünde 4 Ocak’ta alınan karara ilişkin temyiz başvurusunu kabul etti.
Mahkemenin kararında, ABD’nin Assange’ın süper güvenlikli hapishanelerde tutulmayacağı, ceza alması durumunda vatandaşı olduğu Avusturalya’ya gönderileceği ve tutukluluk döneminde psikolojik tedavi alabileceği yönündeki teminatlarının yeterli bulunduğu belirtildi.
Mahkeme, Assange’ın avukatlarının bu teminatların tersine çevrilebileceği yönündeki savunmalarını ise reddetti. Karara Assange’ın avukatlarının itiraz etmesi bekleniyor.
2021’in son ayları Johnson için oldukça zor geçti
İngiltere’de aralık ayında aşı pasaportuna ilişkin teklife Johnson’ın partisinden yaklaşık 100 milletvekilinin “hayır” oyu vermesi, partide liderlik mücadelesini gündeme getirdi.
Johnson, kendisi ve ekibinin geçen sene Noel partileri düzenleyerek Kovid-19 kısıtlamalarını ihlal etmekle de suçlandı.
Johnson’ın lideri olduğu Muhafazakar Parti, 190 yıldır kendilerinde olan Kuzey Shropshire’da 16 Aralık’ta yapılan ara seçimi kaybederek son yıllardaki en büyük yenilgilerinden birini aldı.
38 yıldır Muhafazakar Parti’den milletvekili olarak görev yapan Roger Gale, yenilginin Başbakan’ın performansına ilişkin bir referandum olarak görülmesi gerektiğini savunarak, “Muhafazakar Parti, hedefine giderken acımasız olmasıyla bilinen bir üne sahip. Bir başbakan başarısız olursa o başbakan gider. ” diyerek sert uyarıda bulundu.
Kuralların çiğnendiği Noel partileri, lobi kurallarını ihlal etmekle suçlanan Muhafazakar Parti Milletvekili Owen Paterson’ın ilk başta korunması ve bazı Muhafazakar Parti milletvekillerinin başka işler yaptığına dair haberlerin etkisiyle İşçi Partisi, anketlerde 9 puan öne geçti.