İngiliz medyasında ‘kana susamış sincap’ olarak anılan küçük kemirgenin Galler’in Flintshire ilçesine bağlı Buckley kasabasındaki hikayesi, hayvansever Corrine Reynolds’un kendisini beslemesiyle başladı. Ancak minik sincabın ‘Gremlinler’ filmindeki keskin dişli yaratık Stripe’ın ismini alması uzun sürmedi.
Reynolds ve komşularına saldıran sincap Stripe, 48 saat içerisinde 18 kişiyi ısırarak yaraladı.
65 yaşındaki Reynolds, Stripe’ı yaz aylarında beslemeye başladığını, o zamandan beri bahçesinde düzenli olarak minik sincapı gördüğünü, ancak son gelişinde sincapın kendisini besleyen eli ısırdığını söyledi.
Sincap saldırısına dair komşularıyla konuşan Reynolds, “Yalnızca 48 saat içerisinde 18 kişiyi yaraladı. Çöp atmaya çıkan insanlara saldırmaya ve ciddi yaralanmalara sebep olmaya başladı” dedi.
Komşulardan 34 yaşındaki Scott Felton, arka kapısında sigara içerken sincapı fark ettiğini söyleyerek, “Bir anda karşımda beliriverdi. Omzuma atladı ve ondan kurtulmaya çalışırken elimi ısırdı. Her şey çok hızlı oldu” ifadelerini kullandı. Olayın ardından hastaneye başvurmak zorunda kalan Felton, tetenoz aşısı yaptırdı.
Bir diğer kurban 42 yaşındaki Sheree Robinson. Sincap tarafından parmağının ısırıldığını söyleyen Robinson, “Şimdiye dek 5 yada 6 komşuma saldırdı. Çöp atmaya çıktığımda beni yakaladı. Parmağımın üstünde ve altında diş izleri var. Bir anda ısırdı ve ondan kurtulmak için elimi sallamak zorunda kaldım” dedi.
Kasaba sakinlerinden biri ise evindeki iki Bengal kedisinin, Stripe’ın saldırısına uğradığını ileri sürerek, normalde hiçbir şeyden korkmayan kedilerinin sincap sesini duydukları zaman dışarı çıkmak istemediklerini belirtti.
Uyutulmak zorunda kaldı
Saldırıların ardından Reynolds, bir tuzak kurarak sincap Stripe’ı yakaladı. Kraliyet Hayvanlara Karşı Zulmü Önleme Derneği’ne (RSPCA) başvurulmasının ardından sincap kontrol altına alınabildi.
İnsanlara yönelik zarara neden olan vahşi hayvanların doğaya salınmasını yasaklayan 2019 tarihli bir yasal düzenleme nedeniyle sincapın uyutulduğu açıklandı.
Gri sincaplar İngiltere’ye ilk kez 1976’da Kuzey Amerika’dan getirilmişti.