İklim değişikliği konusunda farkındalık yaratmak için sanattan spora birçok alanda hayata geçirilen uygulamalar her geçen gün artıyor. İngiltere’nin başkenti Londra’da kurulan Greenhouse Tiyatrosu da ülkenin ilk “sıfır atık” tiyatrosu olma özeliği ile hem yaratıcı hem de çevreye duyarlı bir sanat anlayışı sunuyor.
Yaklaşık 5 yıl önce tiyatro yönetmeni Oli Savage ve arkadaşları tarafından kurulan tiyatronun binası geri dönüştürülebilir malzemeler ile inşa edildi. Gün ışığından olabildiğince yararlanmak ve elektrik kullanımını en aza indirmek adına çatısı güneş ışığını geçirebilen materyallerle tasarlanan, zemini ise çimlerle kaplı olan tiyatro, daha çok yaz aylarında oyun çıkarıyor.
Sahnelerde kullanılan dekor ve kostümler ikinci el olarak temin edilirken sonrasında hala kullanılabilecek olanlar, bunlara ihtiyaç duyan başka topluluklara aktarılıyor. Kalan malzemeler de geri dönüştürülerek döngüsel ekonomiye katkı sağlanıyor. Binada satılan ve tüketilen her şeyin organik ya da doğa dostu olduğu tiyatro, bu yaz 16 oyunu izleyici ile buluşturmayı hedefliyor.
Greenhouse Tiyatrosu’nun Kurucusu ve Yönetmeni Oli Savage, tiyatronun kuruluş hikayesini ve çalışmalarını AA muhabirine anlattı.
İngiltere’nin sıfır atık vizyonuyla kurulan ilk tiyatro topluluğu olduklarını, dünyada da benzer bir yapılanma ile henüz karşılaşmadıklarını belirten Savage, “Bu, performanslarımızdan binanın inşasına kadar her aşamayı sıfır atık ya da sıfır atığa en yakın şekilde gerçekleştirdiğimiz anlamına geliyor.” dedi.
Uzun yıllardır tiyatro dünyasında yer aldığını ve geleneksel yapımlardan ziyade yaratıcı işlerle uğraştığını kaydeden Savage, tiyatroyu kurma fikrinin 2017’de yakın bir arkadaşının yazdığı senaryoyu okumasıyla ortaya çıktığını söyledi. Savage, “Hikaye, gezegene karşı işlediğimiz şiddeti anlatıyordu. İnsanların diğer insanlara ya da hayvanlara şiddet uygulandığında ne kadar şoka girdiği ama konu gezegenin kendisine geldiğinde kimsenin yeteri kadar tepki göstermediği üzerine çok ilginç bir çalışmaydı.” diye konuştu.
Savage, şöyle devam etti:
“Oyun üzerinde konuşurken, senaryonun sahneye taşınma sürecinde de verilen mesaja sadık kalmamız gerektiğini anlamıştım. Eğer çevre ile ilişkimiz üzerine bir yorum yapmak istiyorsak sadece oyunu sergilememiz yeterli olmayacaktı. Böylelikle çevremde benzer düşüncelere sahip tiyatro sanatçılarıyla bahsi geçen oyunu sahnelemeye karar verdik. Sonrasında senaryoyu, verdiği mesaj kadar sürdürülebilir bir şekilde hayata geçirebileceğimiz bir mekan olmadığını fark ettik. O zaman her anlamda kendi tiyatromuzu inşa etmemiz gerektiğine karar verdik.”
Oyunlarında özelikle iklim değişikliğini işaret eden temaları seçmediklerini, normal bir tiyatro sahnesinde karşılaşılabilecek konuları da işlediklerini bildiren Savage, sundukları deneyimle izleyicilere, doğaya ve birbirlerine daha yakın hissetme tecrübesi kazandırdıkları yorumunu yaptı.
Savage “Shakespeare bu konuda çok güzel bir örnek. Zaten başlı başına şaheser işler, bunun ötesinde onun hikayelerinde pastoral dünya ile çok güçlü bir bağ kurabiliyorsunuz.” ifadelerini kullandı.
“Tiyatromuzun eşsiz ve harika olduğu yönünde pozitif yorumlar aldım”
Bilim insanı olmadıklarını, iklim değişikliğini verilerle değil hikayeler ve deneyimlerle anlatmaya çalıştıklarını vurgulayan Savage, şu değerlendirmede bulundu:
“Sanat bize sıcaklıkların nasıl değiştiğine dair veri oluşturmaz, yağmur ormanlarındaki yağış rejimiyle ilgili bilgi vermez. Sanat, iklimin nasıl değiştiğini anlamamıza yardımcı olamaz ama bizim iklim değişikliği üzerindeki etkimizi ve onunla ilişkimizi anlamamıza yardımcı olabilir. Sanat, kendimizle ve çevremizdeki dünyayla olan ilişkimizi yeniden gözden geçirmemizi sağlar, yaptıklarımızın çevremizdeki insanlar ya da dünya üzerinde nasıl etkiler oluşturduğu konusunda insanları düşünmeye teşvik eder.”
Böyle bir tiyatro oluşumuna öncülük ettikleri için mutlu olduklarını ve bununla gurur duyduklarını dile getiren Savage, sözlerini, “İzleyicilerden ve basından tiyatromuzun eşsiz ve harika olduğu yönünde pozitif yorumlar aldım. Ama bazı tiyatro eleştirmenleri yeterince ‘tutkulu’ olmadığımızı söylüyorlar. Bence eksik olduğunu düşündükleri şey normal bir tiyatrodan bekledikleri ışık sistemi, ses sistemi, kıyafetler… Ben öyle düşünmüyorum. İyi bir sanat ortaya koymak için tüm bunlara ihtiyacınız yok.” diyerek tamamladı.