Küçükoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, inşaat malzemesi sanayisinin ihracat, yatırım ve üretimde geldiği mevcut duruma ve beklentilere ilişkin görüşlerini paylaştı.
İnşaat malzemeleri ihracatında ağustos itibarıyla yıllık bazda 34,78 milyar dolarla tarihin en yüksek seviyesine ulaşıldığını dile getiren Küçükoğlu, yıl sonu beklentilerinin 35 milyar doları yakalamak olduğunu ifade etti.
İnşaat malzemesi sanayisinin geçen yıl sonunda 63,3 milyar dolarlık iç pazar büyüklüğüne ulaştığını hatırlatan Küçükoğlu, “2021’de 30,8 milyar dolarla ihracat lideri sektörleri arasında bulunuyoruz. Yaklaşık 65 milyon ton ihracat gerçekleştirilirken toplam ihracat içinde inşaat malzemelerinin payı yüzde 13,7 olarak gerçekleşti. Sektörümüzün cari açığa pozitif katkısı ise yüzde 358 oldu.” diye konuştu.
Küçükoğlu, ağustos ayı itibarıyla en çok ihraç ettikleri ürünlerin miktar olarak mineral, taş ve toprak ürünleri ile demir çelik ürünleri olarak sıralandığını, değer olarak ise zirvede demir ve çelik ürünleri ile metal bazlı ürünlerin yer aldığını bildirdi.
“Birim fiyatlarda gerileme başladı”
Tayfun Küçükoğlu, inşaat malzemeleri ihracatında kilogram başına düşen ihracat birim fiyatının ağustosta geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20,8 artışla 0,58 dolara yükseldiğini belirterek, salgın, savaş ve yükselen maliyetler nedeniyle artan fiyatların resesyon endişeleriyle temmuzdan itibaren gerileme eğiliminde olduğunu, düşüşlerin etkisinin yılın son aylarında yansımasının olacağını söyledi.
Türkiye inşaat malzemeleri sanayisinin yeni pazarlardaki talebi karşılayacak potansiyelle sahip olduğunu dile getiren Küçükoğlu, değişen küresel dengelerle birlikte pazarlarda da değişimler yaşandığını, yakaladıkları ivmeyle sürdürülebilir büyümelerini güçlendirmek ve fırsatları değerlendirmek istediklerini anlattı.
– “Orta Doğu, Türk Cumhuriyetleri ve Afrika pazarlarında potansiyel bulunuyor”
Küçükoğlu, Avrupa’daki rekabet gücünü koruyarak buradaki etkinliklerini artırmayı hedeflediklerini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Burada Yeşil Mutabakat’a uyum ve AR-GE faaliyetleri önem kazanıyor. Sektörümüzün bu alanlarda gelişmesi için çaba gösteriyoruz. Öte yandan Ukrayna’nın yeniden yapılanması söz konusu olacak. Burada ciddi bir potansiyel bulunuyor. Ülkemiz konumu itibarıyla önemli avantajlara sahip. Biz de üretim gücümüzle bu avantajları ülkemize en büyük yararı getirecek şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz. 2021 yılı verilerine göre değer olarak en çok ihracat yaptığımız ülkeler İsrail, ABD, Birleşik Krallık, Almanya ve Irak olarak sıralandı. Orta Doğu, Türki Cumhuriyetleri ve Afrika pazarlarında potansiyel bulunuyor.”
“Ülkemizin büyük potansiyeline ve güçlü geleceğine inanıyoruz”
Türkiye İMSAD Başkanı Küçükoğlu, bu yıl iç piyasada yaşanan talep düşüklüğü nedeniyle üretimde belirgin bir artış yaşanmadığını, savaş ve enerji maliyetleri nedeniyle dış talepte de yavaşlamanın belirginleşmeye başladığını söyledi.
Küçükoğlu, inşaat malzemeleri sanayisinde bazı önemli ham madde girdilerini ithal etmek durumunda kaldıklarını, madencilik faaliyetlerinin artmasıyla bu ham maddelerin bir kısmını ithal etmekten vazgeçebileceklerini anlattı.
Küresel salgının ve Rusya-Ukrayna savaşının getirdiği olağanüstü koşullarla beraber, emtia fiyatları ve temininde görülmemiş değişiklikler, zorluklar ve değişim yaşandığına değinen Küçükoğlu, hızlı ve radikal değişimler nedeniyle geleceği, hatta yarını, görmekte zorlandıklarını bildirdi.
Küçükoğlu, “Ancak diğer taraftan pandemi sürecinde ülkemizin artan önemi, büyük potansiyeli ve güçlü geleceğine çok inanıyoruz. Önümüzde tehditler, fırsatlar, belirsizlikler, baş döndürücü değişimler ve güçlü gelişim beklentilerimiz var.” diye konuştu.
“İlk Evim İlk İş Yerim projesi inşaat malzemesi sektörüne ciddi katkı sunacak”
Tayfun Küçükoğlu, İlk Evim İlk İş Yerim projesiyle 5 yıllık süreçte 500 bin sosyal konutun, 250 bin konut amaçlı arsanın ve 50 bin iş yerinin arzının planlandığına değinerek, şu açıklamalarda bulundu:
“Bu proje, ülkemiz ekonomisinin de sektörümüzün de büyümesine katkı sağlayacaktır. Bildiğiniz üzere ülke ekonomisinin ve sanayisinin lokomotif sektörlerinin başında gelen inşaat; demir, alçı, elektrik malzemesi, trafo, kombi, perde, mobilya, cam, parke, plastik boru, çivi, boya gibi 250 civarında yan sektörü doğrudan ve dolaylı olarak ilgilendiriyor.
Bu sektörlerin istihdamı ise 6 milyonu aşıyor. Projenin getireceği hareketliliğin enflasyon üzerinde de etkileri olacaktır. Orta vadede konut fiyatlarına denge getirecektir ancak kısa vadede fiyatlara etkisini görmek için biraz daha zamana ihtiyaç olacaktır.”
Küçükoğlu, Türkiye genelindeki riskli yapıların dönüşümüne de işaret ederek, “Bu bir bina dönüşümü olarak görülmemeli. 20-30 yıl sonra tekrar dönüştürülecek yapılar değil, 100 yıllık yapılar inşa edilmesi anlayışını benimsemeliyiz. Kentsel dönüşümü, yenileme ve güçlendirme seçenekleriyle birlikte değerlendirmek ve mevcut bir binanın tamamen yıkılıp yeniden yapılmaya mı, güçlendirmeye mi ihtiyacı bulunduğunu her bir bina için teşhis etmek gerek. Bu uzun bir süreç ancak bu anlayışla hareket edersek başarılı sonuçlar elde edebiliriz.” ifadelerini kullandı.