Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, dünyada en hızlı büyüyen yasa dışı endüstrilerden biri olan insan ticareti suçu konusunda farkındalık yaratmak için 30 Temmuz’u Dünya İnsan Ticareti ile Mücadele Günü ilan etti.
AA muhabirinin BM Uyuşturucu ve Suç Ofisinin (UNODC) Ocak 2023’te yayımlanan “İnsan Ticareti 2022 Küresel Raporu”ndan derlediği bilgilere göre, insan ticareti, “kişi hak ve hürriyetlerine karşı, bir kişinin rızası olmadan ticari bir meta gibi alınıp satılması veya kişi üzerinden gelir elde edilmesi” anlamına geliyor.
Rapora göre, insan ticareti karşıtı müdahalelerin yetersiz kalması nedeniyle mağdurlar, “kendi kendilerini kurtarmaya” çalışıyor.
Kovid-19 salgınının getirdiği kısıtlamaların etkisiyle mağdur sayısında 2019’a kıyasla yüzde 11’lik bir azalma görülürken, bu, son 20 yılda yaşanan ilk düşüş oldu.
Verilere göre, insan ticareti mağdurlarının tespitinde Doğu Asya ve Pasifikte yüzde 59, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da yüzde 40, Amerika ve Karayipler’de yüzde 36, Güney Amerika’da yüzde 32 ve Sahra Altı Afrika’da yüzde 12’lik düşüş görüldü.
Kovid-19 salgınında uygulanan koruyucu önlemler nedeniyle kamusal alanların kapatılması, cinsel sömürünün azalmasına ya da daha az görünür yerlerde gerçekleşmesine sebep oldu.
Bu nedenle, 2019’a kıyasla cinsel sömürü amacıyla insan ticaretine maruz kalan mağdurların tespitinde yüzde 24 azalma gözlemlendi.
Mağdurların yüzde 41’i kendi çabalarıyla kurtulmayı başardı
Kolluk kuvveti ve sivil toplum örgütü gibi yapıların müdahaleleri yetersiz kaldıkça insan ticareti mağdurlarının çoğunun, kendi teşebbüsleriyle kaçmayı ve yetkililere ulaşmayı başardığı tespit edildi.
Mağdurların yüzde 41’i kendi çabalarıyla kurtulmayı başarırken, yüzde 28’inin kolluk kuvvetleri yardımıyla kurtulduğu saptandı.
Geriye kalan yüzde 31’lik kesimin ise aile, sivil toplum kuruluşları ve diğer yardımlarla kurtulduğu tespit edildi.
İnsan ticareti suçundan hüküm giyme oranında azalma
Kovid-19 salgını nedeniyle insan ticareti suçundan hüküm giyme oranında 2019’a kıyasla 2020’de yüzde 27’lik bir azalma kaydedildi.
Sahra Altı Afrika ve Güney Asya’daki ülkeler, dünyanın geri kalanına kıyasla daha az sayıda insan tacirini mahkum ediyor ve daha az sayıda mağdur tespit ediyor.
İnsan ticareti suçuyla mücadele için gerçekleştirilen eylemlerin yetersizliği bu bölgeleri diğerlerine kıyasla “hedef ülke” pozisyonuna getiriyor.
Savaş, çatışma ve iklim sorunları insan tacirlerine alan sunuyor
Çatışmalar ve savaşlar, kriz bölgeleri içinde ve dışında istismar edilen insan ticareti mağdurlarının sayısını artırıyor.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlamasının ardından, 2016’da Batı Avrupa’da tespit edilen Ukraynalı mağdur sayısının dört katına çıktığı tespit edildi.
Öte yandan 2021’de, 23,7 milyon kişi hava koşullarının neden olduğu doğal afetler nedeniyle ülke içinde yer değiştirirken, birçoğu da iklim değişikliğinden kaynaklanan yoksulluktan kaçmak için başka ülkelere göç etti.
İnsan ticareti suçunun yaklaşık yüzde 80’lik kısmını, iş gücü ve cinsel sömürü amacıyla gerçekleştirilen eylemler oluşturuyor.
Erkek mağdurların sayısında son 10 yılda artış görüldü
İnsan ticareti mağdurlarının yüzde 42’si kadınlardan, yüzde 23’ü erkeklerden, geri kalan yüzde 35’lik kısmı ise çocuklardan oluşuyor.
Tespit edilen erkek mağdurların çoğu, “zorla suç işleme” ve sömürü amacıyla insan ticaretine maruz kaldı.
İnsan ticareti tespitindeki küresel azalmaya rağmen, erkek mağdurlar, 2019’a göre yaklaşık yüzde 3 artış gösteren profili oluşturuyor.
Kadın ve çocuklar daha fazla şiddete maruz kalıyor
İnsan ticareti nedeniyle görülen davaların analizine göre, kadın mağdurlar insan tacirleri tarafından erkeklere kıyasla üç kat daha fazla şiddete maruz kalıyor.
Çocukların ise yetişkinlere kıyasla neredeyse iki kat daha fazla oranda fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığı görülüyor.
Ayrıca, insan ticareti suçundan soruşturulan kadınların suçunun kanıtlanarak mahkum olma olasılığının erkeklere göre önemli ölçüde daha yüksek olduğu görülüyor.
İnsan ticareti suçundan hakkında soruşturma açılan erkeklerin oranı, kadınlara kıyasla yüzde 44 daha fazlayken, soruşturma sonucunda tutuklanma oranında aradaki fark yüzde 18’e düşüyor.