Dünya genelinde birçok şirket, yapay zeka teknolojisini her geçen gün iş akışında daha fazla kullanmaya başladı.
Bu gelişmeler ışığında, daha çok üretim alanında kullanılması öngörülen ve insan gücüne alternatif olarak geliştirilen insansı robotların gelecekte çok daha fazla gündeme gelmesi bekleniyor.
“Humanoid” olarak adlandırılan ve yüksek iş gücü verimliliğiyle öne çıkması beklenen insansı robotlara ilişkin birçok araştırma da bu konuda şirketlerin gündemine yön veriyor.
Bu kapsamda Kanada ve Hindistan merkezli pazar araştırma şirketi Precedence Research tarafından yapılan “Humanoid Robot Market” başlıklı raporda, 2024’te 1,57 milyar dolar seviyesinde olan insansı robot pazarının, her yıl büyüyerek 2034’e kadar 7,75 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor.
Bu büyümenin, üretim ve lojistik sektörlerinde insansı robotların kullanımını artıracağı, üretim maliyetlerini önemli ölçüde azaltacağı ve verimliliği bugünkünden çok daha ileri noktaya ulaştıracağı tahmin ediliyor.
“Şirketler insansı robotlara büyük bütçeli yatırımlar yapıyor”
TÜSAYDER Yönetim Kurulu Başkanı Meriç Atalay, satın alma ve tedarik yönetimini yakından ilgilendiren üretim sürecindeki dijitalleşmeye ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Yaratıcı yapay zekanın “al-uygula” çözümleriyle satış, operasyon, pazarlama ve insan kaynakları gibi alanlara kolayca entegre olabildiğini dile getiren Atalay, çok hızlı şekilde yayılmasına rağmen tedarik zincirinde uygulama oranının daha düşük kaldığını söyledi.
Atalay, yapay zekanın dünya genelindeki şirketlere hızla entegre olmaya başladığına işaret ederek, satın alma süreçlerinde sağladığı avantajlardan dolayı küresel şirketlerin yüzde 71’inin üretken yapay zekanın (Gen AI) en az bir fonksiyonunu kullandığını belirtti.
Şirketlerin yapay zekanın yanı sıra insansı robotlar ve füzyon teknolojilerine de büyük bütçelerle yatırım yaptığına dikkati çeken Atalay, şunları kaydetti:
“Mesai saati olmayan, hastalanmayan ve yalnızca enerjiye ihtiyaç duyan bu robotların kullanıldığı üretim süreçleri, insan gücüyle yapılan üretimi hem maliyet hem de verimlilik açısından açık ara geride bırakacak. İnsansı robot kullanımı, birçok etik tartışmayı beraberinde getirecek. Bu alanda sert bir rekabet yaşanacak ve Türkiye’nin bu dönüşüme kendini çok iyi hazırlaması gerekiyor.”
Satın alma süreçlerinin büyük kısmının, çalışanlar tarafından yönetilen sipariş planlaması ve iletilmesi, tekliflerin toplanması, analiz edilmesi ve karar verilmesi gibi tekrarlı işlerden oluştuğunu anlatan Atalay, “Bu tekrarlı işlerin çok büyük bölümü, önümüzdeki 5 yıl içinde ‘dijital yakalı çalışanlar’ (robotic process otomation) dediğimiz bilgisayar sistemleri tarafından yapılacak.” diye konuştu.
Atalay, yapay zekanın satın almada, özellikle kritik karar süreçlerine entegre olmasının biraz zaman alabileceğini, üretken yapay zekanın ise “jenerik-kategorik” alımların çoğuna 10 sene içerisinde entegre olabileceğini söyledi.
“Stratejik bir vizyonla hareket edilmeli”
Teknolojiyi etkin kullanma, veri analitiğini şirket kararlarına entegre etme ve sürdürülebilirlik ilkelerini benimsemenin, sektörde fark yaratacak unsurlar olduğuna işaret eden Atalay, satın alma ve tedarik zinciri yöneticilerinin maliyet odaklılığın yanı sıra stratejik bir vizyonla hareket etmesi gerektiğini vurguladı.
Geleceğe hazırlanmak için değişimi kabullenerek ona liderlik etmek gerektiğini kaydeden Atalay, sözlerini şöyle tamamladı:
“Şirketler, marjlarını artık satış fiyatından değil, tedarik zincirindeki verimlilikler üzerinden oluşturması gerektiğinin farkında. Farkında olanlar, yeni teknolojilere yatırım yapıyor ve uzun süreli sürdürülebilir rekabet için kendisini hazırlıyor. Bu nedenle bilgiye yatırım yaparak, çevik bir yapı oluşturarak ve yeniliğe açık bir zihinle hareket ederek tedarik zinciri dönüşümünde öncü olabilirler.”