Söz konusu saldırıların sonuncusunun gerçekleştiği adres olan Beni Barak kentindeki öfkeli İsrailliler, bu zafiyetten sorumlu tuttukları İsrail Kamu Güvenliği Bakanı Omer Barlev’i “İstifa etmelisin” sloganlarıyla bölgeden uzaklaşmaya zorladı. Barlev, onlarca polisin koruması altında alanı terk etti.
Ülkenin güneyindeki Birusseba kentinde 22 Mart’ta düzenlenen bıçaklı saldırıda 4 İsrailli hayatını kaybetmişti. Saldırganın DEAŞ sempatizanı olduğu ve daha önce “güvenlikle ilişkili” suçlardan hapis yattığı belirtilmişti.
Hadera şehrinde ise 27 Mart akşamı iki saldırganın açtığı ateş sonucu 2 polis ölmüş, 3 polis yaralanmıştı. İsrail polislerini hedef alan saldırıyı terör örgütü DEAŞ üstlenmişti.
İsrail polisi 29 Mart akşamı Tel Aviv’in doğusundaki Beni Barak kentinde düzenlenen silahlı saldırıda biri polis 5 kişinin hayatını kaybettiğini, saldırganın ise işgal altındaki Batı Şeria’nın Cenin kentine bağlı Yabed beldesi sakini Ziya Hemarişe (27) olduğunu bildirmişti.
Beni Barak’taki saldırının failinin Filistinli olduğunun ilan edilmesiyle İsrailliler, sadece Batı Şeria ya da Gazze’de değil İsrail kentlerinde de yeni bir gerilim dalgasına girme korkusuna kapıldı.
İsrail’deki bu saldırılar “son 6 yılın en kötüsü”
İsrail’in Haaretz gazetesinde güvenlik analisti olan Amos Harel, 30 Mart’ta yayınlanan yazısında, İsrail’in bir güvenlik kriziyle karşı karşıya olduğunu belirtirken, yaşanan saldırıları “son 6 yılın en kötüsü” olarak nitelendirdi.
Bir hafta içinde Birusseba, Hadera ve Beni Barak’ta olmak üzere düzenlenen 3 saldırıda 11 kişinin öldüğüne ve onlarcasının yaralandığına işaret eden Harel, saldırganların İsrail’deki şehirlerin kalbine ulaşmayı ve hiçbir engelle karşılaşmadan kan dökmeyi başardığını ifade etti
Saldırganlar, güvenlik güçlerinden bir adım önde
Harel, “Saldırılardan önce hiçbir istihbarat uyarısı yapılmadı. Halihazırda saldırganların, karanlıkta el yordamıyla yolunu bulmaya çalışan güvenlik güçlerinden bir adım önde olduğu görünüyor. İsraillilerin, bireysel güvenlik duygusu büyük darbe aldı.” yorumunda bulundu.
Önceki gün yaşanan saldırıları İsrail’de 1990’lar ve 2000’lerde yaşanan otobüs bombalama eylemlerine benzeten Harel, “Pek çok İsrailli için o günler bir tramvaydı. Pek çok kişi ise o korkunç olayları hatırlamayacak kadar genç.” ifadesini kullandı.
Filistinlilere ve İsrail Araplarına karşı saldırılar olabilir
Harel, ilerleyen günlerde, muhtemelen daha fazla gösteriye, intikam çağrılarına ve belki de Filistinlilere ve İsrail Araplarına karşı saldırılara tanık olunacağını kaydetti.
Hamas’ın, yeni denklemdeki yerine de değinen Harel, “Mısır istihbaratı ve Katar Gazze’yi Yeniden İmar Komitesi Başkanı Muhammed el-İmadi aracılığıyla aldığımız mesajlar, Hamas’ın bu sefer Gazze’de sükuneti korumaktan yana olduğunu gösteriyor.” değerlendirmesini yaptı.
Harel, İsrail ordusunun da Batı Şeria’ya takviye güçler göndererek, ramazan ayında benzer saldırıların önüne geçmesini umduğunu vurguladı.
İsrail bu sefer meçhul bir düşmanla karşı karşıya
Saldırıların ardından İsrail ordu ve emniyet yetkilileri, Yeşil Hat yakınındaki bölgeye, Kudüs ve mahallelerine, büyük Yahudi yerleşim bölgelerine ve Batı Şeria’ya takviye güçler gönderilmesi ve ülkedeki alarm seviyesinin en üst düzeye çıkarılması gibi bir dizi kararlar aldı.
Yediot Ahronot gazetesi analistlerinden Yossi Yehoshua, 30 Mart’ta yayınlanan yazısında “Kent merkezlerinde bu türden bir korkuyu uzun zamandır yaşamamıştık. Bu türden olaylara bıçak intifadasında (2015-2016) tanık olmadık. Son 3 saldırı bize ikinci intifadanın (2000-2005) zor günlerini hatırlatıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“Tam da bu nedenle, böyle bir terör dalgasının sihirli değnekle çözülemeyeceğini itiraf etmek gerekiyor. Gazze’de ya da Batı Şeria’daki mülteci kampları gibi tüm gücümüzü kullanarak saldıracağımız bir adres yok. Düşmanı belirlemek, baskı uygulamak ve zafer kazanmak zor.” ifadesini kullanan Yehoshua, asıl büyük zorluğun, Gazze’yi denklem dışında tutmak olduğunu vurguladı.
Bennett’in şu ana kadar karşılaştığı en büyük zorluk
Bu dalganın, İsrail Başbakanı Naftali Bennett’in şu ana kadar karşılaştığı en büyük zorluk olduğuna işaret eden Yehoshua, şunları kaydetti:
“(Bennett) Halkın provokasyon derecesine varan öfkeli tepkileriyle karşılaşırken, aynı zamanda dağılmadan dramatik kararlar alması neredeyse imkansız olan bir koalisyon hükümetiyle iş yapmak zorunda kalıyor. Bennett’in ayrıca, vatandaşların yeniden güven ortamına dönmesi için çalışması gerekiyor ancak bu, bu kadar hızlı olacak bir şey değil.”
Muhalefetten tepkiler
İsrail’de muhalefetin lideri eski Başbakan Binyamin Netanyahu, 29 Mart’ta Twitter hesabından yaptığı açıklamada, İsrail vatandaşlarının yeniden güven ve barış ortamına kavuşması için kararlı bir şekilde çalışmak gerektiğini ifade etti.
Aşırı sağcı milletvekillerinden Bezalel Smotrich ise Twitter’daki paylaşımında, “mevcut zorlukların, Bennett’ten 10 kat büyük olduğu” yorumunu yaptı.