Türkiye ile iyi ilişkileri olduğunu vurgulayan Kazımi, Türkiye’nin terör örgütü PKK ile mücadelesi çerçevesinde yaptığı müdahalelerle ilgili bazı rahatsızlıkları bulunduğunu ifade ettiklerini ve yine Türkiye’nin, Irak’ın bu konudaki duruşuna ilişkin anlayışlı bir tutum sergilediğini kaydetti.
Kazımi, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Ancak, aynı zamanda PKK’nın, Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) oturanları tehdit ettiği gibi Irak topraklarından komşu bir ülkeyi tehdit etmesi de, Irak’ta kabul edilebilir değildir. Suriye sınırına giren ve IKBY’ye paralel bölgelerde, bazı silahlı grupların elindeki yerlerde, Irak devletinin nüfuzunu genişletmek için çalıştık. Bazen IKBY ile bazen komşu Türkiye ile bakış açılarımızı yakınlaştırarak koordine halinde sorunları gidermek için çalıştık. IKBY ile de bu operasyonların etkisini hafifletmek ve Kürt köylerine olan zararlarını azaltmak için çalışacağız.”
Silah devletin elinde olmalı
Ülke içindeki durumlara ilişkin Kazımi, Irak’ın 2003 ile 2020 arasında oldukça zor bir dönemden geçtiğini ve bu durumun, gösterileri, kaosu ve içinde silahı da getirdiğini belirtti.
Kazımi, şu ifadeleri kullandı:
“Silah yalnızca devletin elinde olmalıdır. Bu hükümet, ilk anından itibaren kontrolden çıkmış silahla savaştı. İlk andan itibaren büyük güvenlik değişiklikleri yaptık. Bu grupların hatta çetelerin bir kısmı, İçişleri Bakanlığındaki güvenlik birimlerimize de sızmıştı. Siyasi başlıkların altında himaye edilen silah gücü var. Bugün, tüm bu rezalet son bulmalıdır. Siyasi partilerin siyasi çalışmalara katılma hakkı vardır, ancak devletin çerçevesinin dışında silahlı olma hakkı yoktur. Bazıları bu silahı, birçok başlık altında kullanmaya kalktı. Bazen işgalciyi kovmak başlığı altında, bazen devlete ve iş adamlarına şantaj için kontrolden çıkmış çetelerin korunması başlığı altında yapıldı bunlar.”