Uzmanlar, Irak’ta düzenlenen seçimlere katılımın düşük olmasının halkın siyasal sisteme inancını kaybettiği anlamına geldiğini belirterek tüm kesimleri kapsayan bir hükümetin kurulmaması durumunda toplumsal ayrışmaların ve ayaklanmaların yeniden tetiklenebileceğini ifade ediyor.
Ortadoğu Stratejik Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal, Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezai Özçelik, SETA Dış Politika Uzmanı Can Acun ve ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörü Bilgay Duman, AA muhabirine yaptıkları açıklamada, Irak Yüksek Seçim Komiserliğinin dün gerçekleşen seçimlerde yüzde 41 katılım sağlandığına dair oranların gerçeği yansıtmayabileceğini ifade ederek katılımın çok daha düşük oranlarda olabileceğine dikkat çekti.
Prof. Dr. Ahmet Uysal, Irak’ta seçimlere katılımın yüzde 41’den daha az olabileceğini belirterek bu sonuçların ülkede eski siyasi kısır döngünün devam edeceği anlamını taşıdığını söyledi.
Irak’ta halkın neredeyse yarısının ülkeyi düzlüğe çıkaracak siyasi irade konusunda ciddi bir tedirginlik içinde olduğunu, umudunu kaybettiğini ifade eden Uysal, “Ülkede, halk artık bir dönüşüm bir değişim beklentisi içinde değil. Bu kadar düşük katılım, eski sistemin devam etmesi ve yeni bir tablonun ortaya çıkmayacağı anlamına geliyor. Bu seçim sonuçları aynı zamanda gelecek dönemlerde insanların sistemden beklentilerini çok ciddi bir şekilde olumsuz etkileyecek.” diye konuştu.
Uysal, ülkede siyasal değişim ve dönüşümün zorlaşmasıyla sistem dışı dinamiklerin harekete geçebileceğine dikkat çekerek etnik ve mezhebi gösterilerin yeniden gündeme gelebileceğini kaydetti.
Irak’ta mezhep ve etnik grup bağlamında ciddi bir bölünmüşlük olduğunu anlatan Uysal, şöyle devam etti:
“Ülkede bu bölünmüşlüğe çözüm üretebilecek istikrarlı ve güçlü bir yönetim maalesef ortaya çıkmıyor. Bu seçimlerde de bunu çok net bir şekilde gördük. Yoksulluk, fakirlik, dış müdahaleler, çatışmalar, terör gibi sorunların yanı sıra ülkenin çok ciddi elektrik ve su sorunu var. Bunlardan kaynaklı ciddi bir kızgınlık var. Dolayısıyla halk bu kızgınlıkla sandığa gitti diye düşünüyorum.”
Irak’ta sosyal patlamalara müsait bir yapının olduğunu dile getiren Uysal, “Resmi açıklamalara göre katılımın yüzde 40 oranında olduğu söyleniyor. Bu oranın çok daha düşük olduğuna dair bilgiler de var. Pazarlıklar, hükümet kurma çalışmalarından sonra her şey çok daha net ortaya çıkacaktır. Hükümet kurma sürecinde eşit katılımlı bir siyasi bir yapı oluşturulmazsa çok ciddi sosyal patlamalar beklemek mümkün. Ortam buna son derece uygun.” değerlendirmesinde bulundu.
Etnik ve mezhepsel ayrılık söylemleri gündeme gelebilir
Prof. Dr. Sezai Özçelik, yolsuzluk, sosyal haklara erişimde yaşanan sıkıntılar elektrik ve su kesintileri nedeniyle 2019 yılında yaşanan ayaklanmalardan çok daha büyük tehlikelerin Irak’ı beklediğine dikkat çekti.
2019’daki ayaklanmalar, salgın sürecinde yaşanan sıkıntıların ülkede insanların siyasete ve siyasilere olan inancını kaybettirdiğini dile getiren Özçelik, “Seçimlerde bu kadar düşük katılımın olması aslında bu kızgınlığın, bu tepkinin bir yansıması oldu. Seçim sonuçları sadece toplumsal patlamalara neden olmayacak aynı zamanda ülkeyi müdahaleye daha açık hale getirecek.” dedi.
Seçim sonuçlarından rahatsız olan veya merkezi hükümetten beklentisini kaybetmiş Kürtlerin ve Sünnilerin ayrılık söylemini gündeme getirebileceğini iddia eden Özçelik, “Seçimlerde ortaya çıkan bu güvensizlik ortamı çok ciddi tehlikeler barındırıyor. Özellikle Kürtler ve Sünniler ayrılma konusunu gündeme getirebilir hatta bu süreci hızlandırabilir bile.” diye konuştu.
Irak yeni meydan okumalarla karşı karşıya kalabilir
SETA Dış Politika Uzmanı Acun, ABD işgalinden sonra devam eden siyasi süreçte Irak’ta dışlayıcı, kutuplaştırıcı bir siyasal sistemin inşa edildiğini belirterek halkın büyük çoğunlukla mevcut sisteme ve siyasal sisteme güvensiz hale geldiğini ifade etti.
Sünni kesimlerin çoğunlukla ülkedeki siyasi yapıyı ve seçimleri boykot ettiğini, oy verme eğilimlerinin çok düşük olduğunu belirten Acun, “Sünnilere nazaran Şii gruplar genel anlamda bir şekilde seçimlere katılım sağlayıp oy veriyorlar. Ancak ülkede son yıllarda yolsuzluk, kötü yönetim, toplumsal ve ekonomik sorunlar Şiilerin de genel anlamda artık siyasi sisteme güvenini kaybetmesine neden oldu. Bu seçimlerde oranın bu kadar düşük olmasında bunun da çok büyük bir etkisi oldu.” şeklinde konuştu.
Seçim sonuçlarının Irak’ta toplumsal meşruiyet zemini oluşturacak siyasal sistemin olmadığını gösterdiğini vurgulayan Acun, şunları söyledi:
“Siyasal sisteme güvenin kaybolması farklı arayışları beraberinde getirebilir. Irak çok zor bir coğrafya, daha önce birçok etnik ve mezhebi çatışma yaşandı. ABD işgaline karşı mücadeleden sonra DEAŞ terörü ortaya çıktı ve ülkenin büyük bir kesimini kontrol altına aldı. Yanlış bir siyasal sistemin inşa edilmesi ve mezhepçi dayatmalar çerçevesinde oluşan bir öfkenin patlamasıyla DEAŞ’ın varlık bulduğunu ve geniş kesimlere etki etmeye başladığını görmüştük.”
Ülkede geniş kesimlerin yoksulluk içerisinde yaşadığını, ciddi altyapı sorunları olduğunu belirten Acun, “Elektrik kesintilerinden tuttun eğitim, sağlık sistemine kadar birçok hizmet sektörü çökmüş durumda. Dolayısıyla bu da insanların devlet mekanizmasına ve siyasal sisteme olan güvenini ciddi anlamda etkiledi ve sonuçlarını seçimlerde gördük.” dedi.
Acun, “Küresel sorunlar ve yeni meydan okumalarla karşı karşıya kalan Irak’ta son seçimlerde katılımın düşük olması ve hükümet kurma sürecinde geniş katılımlı bir yapı oluşmaması gibi durumlar ülkede sosyal olayları çok ciddi bir şekilde tetikleyebilir. Bu ihtimal oldukça yüksek.” ifadelerini kullandı.
“Tüm kesimleri kapsayan bir hükümet kurulmazsa toplumsal ayaklanmalar olabilir”
ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörü Bilgay Duman, Irak’ta seçimlere düşük katılımın yeni bir durum olmadığını, her geçen yıl katılımlarının azaldığını bunun da insanların siyasete olan güvenlerinin kalmamasından kaynaklandığını dile getirdi.
Irak’ta seçim sonuçlarını takip etmek için bulunan Duman, gözlemlerini şu şekilde anlattı:
“Burada gördüğüm şey halkın siyasetten bir beklentisi yok. Hep aynı yüzlerle karşı karşıya kalmış durumdalar. Siyasetin halk üzerindeki baskısı son derece etkili. Özellikle nüfusun neredeyse yüzde 75’inin 35 yaş altı olduğu düşünüldüğünde gençlerin siyasete dair bir umudunun kalmadığını görüyorum. Siyasetten ve siyasetçilerden beklentileri yok. Ülkenin geleceğine dair ümitleri de son derece az.”
Duman, Irak’ta kamu hizmetleri, ekonomi ve güvenlik konularında çok ciddi sorunlar yaşandığını belirterek halkın bunun sorumluluğunu siyasetçilere yüklediğini ve seçimlerin bir sonuç getirmeyeceğine inandığını söyledi.
Seçim sonuçlarının doğrudan toplumsal olaylara neden olacağını söylemenin mümkün olmadığını vurgulayan Duman, şöyle devam etti:
“Ancak geçtiğimiz seçimlerde çok ciddi hile olmuştu. Özellikle Türkmenlerin yaşadığı Kerkük’te halk 28 gün boyunca seçim sonuçlarını protesto etmişti. Mavi bayrak direnişi yapmışlardı. O dönem elektronik oylama kullanılmıştı. Bu seçimlerde de elektronik oylama kullanıldı. Bu seçimlerde de usulsüzlük ve hile ortaya çıkması durumunda sıkıntılar ortaya çıkabilir. Mevcut düzende seçim sonuçları eğer hilesiz ve şeffaf bir şekilde ortaya konursa toplumsal kargaşa beklemek pek mümkün değil.”
Duman, Irak’ta yeni hükümetin her kesimi temsil eden bir hükümet kurmamasının büyük riskler taşıdığını vurgulayarak “Ülkedeki etnik ve mezhep gruplarını kapsayan bir dengenin kurulmaması durumunda yeni toplumsal ayrışmaların ortaya çıkması çok olası görünüyor. Tüm kesimleri kapsayan bir hükümet kurulmazsa toplumsal ayaklanmalar olabilir.” dedi.