İran ile Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi Körfez ülkeleri arasında yakınlaşmayla sonuçlanan diplomasi dalgasına rağmen, Tahran-Abu Dabi hattında Basra Körfezi’nde yer alan üç ada üzerinde uzun süredir devam eden egemenlik anlaşmazlığı devam ediyor.
Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde 19 Mayıs’ta düzenlenen 32. Arap Birliği Zirvesi’nin sonuç bildirisinde BAE’nin tartışmalı adalar üzerindeki egemenlik iddiası desteklenirken Abu Dabi’nin adaları geri almak için alacağı tüm önlemlerin desteklendiği belirtildi.
Arap Birliği sonuç bildirisine ilişkin açıklama yapan İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani, ülkesinin Basra Körfezi’ndeki Büyük Tunb, Küçük Tunb ve Ebu Musa adaları üzerindeki egemenlik iddiasını yineledi.
Bazı ülkelerin zirvedeki yapıcı yaklaşımını memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden Kenani, buna karşılık zirvede yayınlanan ortak bildiride İran ile ilgili ifadeleri “suçlamalar ve asılsız iddialar” olarak nitelendirdi.
İddialar ve karşı iddialar
Hürmüz Boğazı’na yakınlığı ve bölgedeki petrol potansiyeli sebebiyle stratejik konumda yer alan Ebu Musa ile Büyük Tunb ve Küçük Tunb adalarıyla ilgili İran ve BAE hakimiyet iddiasında bulunuyor.
Adalar 1971’e kadar İngiliz işgali altındaydı. Kasım 1971’de İngiltere’nin adaların kontrolünü BAE’ye devrederek çekilmesinin hemen ardından İran adalarda hakimiyeti ele geçirdi. BAE, adalara asker konuşlandıran İran’ı “işgalci” olarak niteliyor.
Adalar üzerindeki haklarının tarihsel olarak çok eskilere dayandığı tezini ileri süren İran, adaların geçici olarak 1903’te İngilizlerin eline geçtiğini ve 1971’de iade edildiğini, dolayısıyla “o tarihte henüz kurulmamış olan BAE’nin hakimiyet iddiasında bulunamayacağını” savunuyor.
BAE ise adalardaki hak iddiası doğrultusunda Arap ülkeleri ve uluslararası kuruluşlar nezdinde girişimlerde bulunuyor.
“Bu mesele iki ülke arasında bir tartışma konusu olmaya devam edecek”
Konuyla ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Basra Körfezi analisti Yasin Takizade, anlaşmazlığın yaklaşık 50 yıl öncesine dayandığını ve Tahran ile Abu Dabi ilişkilerinde son zamanlarda yaşanan iyileşmeyle sorunun çözülmesinin pek de mümkün olmadığını söyledi.
Anlaşmazlığın tarihi köklere dayandığına dikkati çeken Takizade, “Her iki taraf da birbiriyle çelişen iddialarda bulunuyor. Anlamlı bir diyaloğa girmeyi kabul etmedikçe, son gelişmelere bakılmaksızın bu konu iki ülke arasında bir tartışma konusu olmaya devam edecek.” dedi.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin, İran’ın tepkisine neden olan Çin-KİK bildirisinin gölgesinde kalan Çin ziyaretine işaret eden Takizade, “Reisi’nin Pekin ziyareti, önceden planlanmış olmasına rağmen Çin-KİK açıklamasının verdiği zararı kontrol etmeye yönelikti ve sonunda pek çok kişinin beklediğinden fazlası oldu. İran’ın Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkeleriyle uzlaşmasının temeli atıldı.” ifadelerini kullandı.
Çin-KİK bildirisinde adalar mevzusu
Reisi’nin, 20 yıl sonra geçen şubat ayında cumhurbaşkanlığı düzeyinde İran’dan Çin’e yaptığı ilk ziyaret, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in Aralık 2022’de Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaret sırasında yayınlanan “Çin ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ortak bildirisi” ile ilgili tartışmaların gölgesinde kaldı.
Şi’nin Riyad ziyareti sırasında, Çin ile Suudi Arabistan’ın yayımladığı ortak açıklamanın bir bölümünde, İran’a “diğer ülkelerin iç işlerine karışmaması” çağrısında bulunuldu ve “BAE’nin, Büyük Tunb, Küçük Tunb ve Ebu Musa adalarıyla ilgili İran ile yaşadığı anlaşmazlığa uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde ve ikili müzakereler yoluyla barışçıl bir çözüme ulaşma girişimi dahil olmak üzere tüm barışçıl çabalara destek” vurgusu yapıldı.
İran, durumdan rahatsızlığını Çin’e en üst düzeyden iletti. İlk olarak hemen Çin’in Tahran Büyükelçisi Dışişleri Bakanlığına çağrıldı. Konuyla ilgili ilk üst düzey tepki ise Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’dan geldi. Abdullahiyan, Pekin’in bildirideki rolüne işaret ederek, “Tahran’ın hiçbir ülkenin toprak bütünlüğüne saygısızlık etmesine izin vermeyeceğini” söyledi.
Reisi, bildiriden kısa süre sonra Tahran’ı ziyaret eden Çin Başbakan Yardımcısı Hu Çunhua ile yaptığı görüşmede, “Çin Devlet Başkanı’nın son dönemde bölgeye yaptığı ziyarette gündeme gelen bazı konuların İran halkı ve hükümetinde memnuniyetsizlik ve şikayetlere neden olduğunu” aktardı.
Taraflar “yanlış anlamaları çözme” konusunda anlaştı
İran Cumhurbaşkanı’nın Çin ziyaretinden birkaç hafta sonra mart ayında İran’ın o zamanki en üst düzey güvenlik yetkilisi Ali Şemhani, Suudi Arabistanlı mevkidaşı ile iki bölgesel rakip arasındaki diplomatik bağları yeniden kurmak için bir anlaşma imzalamak üzere Pekin’e gitti. İki ülke arasında Çin’in arabuluculuğunda 7 yıl aradan sonra ilişkileri normalleştirme anlaşmasına varıldı.
Şemhani’nin bir sonraki durağı da BAE’li mevkidaşı Tahnoun bin Zayed Al Nahyan dahil olmak üzere üst düzey BAE’li yetkililerle geniş kapsamlı görüşmeler yaptığı Abu Dabi oldu. İki taraf “yanlış anlamaları çözme” ve “ilişkileri en üst düzeye çıkarma” konusunda anlaştı.
Bununla birlikte, Basra Körfezi’ndeki üç ada üzerindeki anlaşmazlığın iki taraf arasındaki tartışmalarda yer alıp almadığına dair herhangi bir açıklama yapılmadı.
Orta Doğu araştırmacısı Milad Hatem de söz konusu üç ada konusundaki anlaşmazlığın, Şemhani’nin BAE’li yetkililerle yaptığı görüşmelerde gündeme gelmiş olabileceğini söyledi.
İran ile BAE arasında 2016’da kesilen diplomatik ilişkiler Ağustos 2022’de BAE’nin Tahran’a büyükelçi atamasıyla yeniden kurulmuştu. İran da 7 yıl aradan sonra geçen ay Abu Dabi’ye büyükelçi atamıştı.