İran Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre, Ruhani görüşmede ABD’nin nükleer anlaşma ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2231 sayılı kararını ihlal ettiğini savunarak, “Washington’ın bu tavrı teşvik edilmemeli ve cezasız kalmamalıdır. Diplomasi peşindeysek yapılması gereken ABD’nin yaptırımları kaldırması ve taahhütlerine uymasıdır. Başka bir seçenek yoktur.” dedi.
Uluslararası işbirliğinin Trump’ın politikaları nedeniyle zarar gördüğünü ve Birleşmiş Milletler (BM) ile BMGK’nın bu sürede “tarafsız bir icraatta bulunmadığını” savunan Ruhani, “İran’ın nükleer anlaşmadaki kesin politikası eyleme karşı eylemdir. Avrupalı tarafların taahhütlerine uymaması halkın güveninin azalmasına ve diplomasi alanının daralmasına neden oldu. ABD yönetimi, nükleer anlaşmaya dönmekten yana olduğunu iddia ediyor ancak bu zeminde pratik hiçbir adım atmadı. ABD nükleer anlaşmadan müzakere ile ayrılmadı ki dönüşü müzakereye bağlı olsun.” görüşlerini paylaştı.
İngiltere, Fransa ve Almanya’nın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Yönetimi Kurulu’ndan İran’a karşı çıkarmak istedikleri kararı geri almalarının doğru bir karar olduğunu belirten Ruhani, şunları kaydetti:
“Böyle adımlar süreci zorlaştırıyor ve şartları daha karmaşık hale getiriyor. İran, nükleer anlaşma için bedel ödeyen tek taraf olmamalıdır. İran’ın attığı adımlar nükleer anlaşma çerçevesindedir.”
İran’ın İngiltere’de bloke edilen parasıyla ilgili olarak da Ruhani, “İran’a borçlu olan birçok ülke ödeme için bir kanal oluşturmakta. Çok ilginçtir ki İran’ın (İngiltere’deki) savunma alacağının iade edilmesiyle ilgili pratik bir ilerleme olmadı. İran’ın alacağının ödenmesi, diğer ilişkilerdeki sorunların giderilmesinde de etkilidir.” ifadelerini kullandı.
Johnson da nükleer anlaşmanın korunmasının önemine değinerek, “Nükleer anlaşmaya taraf olanların taahhütlerine dönmesini sağlayacak uygun bir yol bulmak için hepimiz çaba göstermeliyiz. Bu konuda iyi niyet göstermeliyiz. Hepimiz bu süreci desteklemeye hazırız.” değerlendirmesinde bulundu.