Ekonomik, sosyal ve çevre sorunlarının gündemi sıkça meşgul ettiği İran’da muhafazakarların aksine bazı reformistler “sandığı protesto” çağrıları yapıyor.
Önceki genel seçimde, reformist adayların bir çoğunun, Anayasayı Koruyucular Konseyinin (AKK) engeline takılması, katılım oranının düşmesine neden olan etkenler arasında sayılmıştı. Bu seçimde de benzer bir durum tekrarlanıyor.
Muhafazakarlardan davet, reformistlerden protesto
İran’da son yıllarda her seçimde gündeme gelen “reformist adayların elenmesi” ve “katılım oranının düşmesi” konusu, 1 Mart genel seçimleri için de geçerliliğini koruyor.
İran lideri Ali Hamaney, 9 Ocak’ta yaptığı konuşmada, sandığa gitmemenin “düşmanın stratejisi” olduğunu söyledi.
Hamaney, düşmanlarının halkın sandığa olan “umut ve güvenini” sarsmaya çalıştıklarını savunarak, “Sandığa gitmenin ne faydası var?” düşüncesinin yaygınlaştırılmaya çalışıldığını ifade etti.
Devrim Muhafızları Ordusu Komutan Yardımcısı Yedullah Cevani de 18 Eylül 2023’te yaptığı açıklamada, 1 Mart 2024 seçimlerinin 1979 devriminden bu yana en önemli seçim olduğunu iddia etti.
Hamaney’in “Düşman, din ve ırk üzerinden iç savaş çıkartmak istiyor” sözlerini hatırlatan Cevani, seçimlere katılımın yüksek olmasının milli birlik ve beraberliği ortaya koyacağını dile getirdi.
Devrim Muhafızları Ordusu İsfahan Komutanı Mücteba Feda da 12 Şubat’taki konuşmasında, katılımın rejimin bekası için bir gereklilik olduğunu söyledi.
Feda, “Ülkede kötü yönetim nedeniyle sorunlar olsa da devrimi ve sistemi sürdürmek bir zorunluluktur ve bu da seçimlerde sandığa gitmeye bağlıdır.” ifadelerini kullandı.
Ülkedeki muhafazakarlar seçimlere katılımı rejimin geleceği için bir güvence olarak görse de reformistler, son yıllarda yönetimden rahatsız kesimin yanında kalmaya gayret sarf ediyor.
Reformistler ikiye bölündü
Bir süredir aralarında birliği sağlayamayan reformistler yaklaşan seçimlerle ilgili ikiye ayrılmış durumda.
Bir kısmı seçimleri protesto çağrısı yaparken, bazıları seçimleri boykot etmenin muhafazakarlara daha geniş imkan sunacağı düşüncesinde.
İran’da bazı reformist gruplardan müteşekkil Reformist Cephe Başkanı Azer Mensuri, 1 Mart’ta yapılacak genel seçimlere ilişkin “halkın sandığa güveninin azaldığını” dile getirdi.
Mensuri, bir süre önce düzenlediği basın toplantısında anketlerin ülke genelinde seçime katılımın düşük olacağını gösterdiğini öne sürerek, “Hiçbir seçimde sandığa güven oranı bu kadar düşmemişti. Bu gidişat ulusal çıkarlara zarar vermektedir. Toplum sandıkla taleplerinin yerine getirileceği inancını kaybetmiştir.” ifadelerini kullandı.
Reformistlere yakınlığıyla bilinen “İran Özgürlük Hareketi” tarafından yapılı yazılı açıklamada da benzer yaklaşım dikkati çekti.
Açıklamada, “Toplumu tekdüze hale getirme gayesiyle birçok aday diskalifiye edilmiştir. Seçimlerde adil rekabet olasılığının ortadan kalkması nedeniyle seçimlere katılmıyoruz.” denildi.
Öte yandan reformist siyasetçilerin önde gelen simalarından Mesud Pezeşkiyan ve Ali Mutahhari’nin düşüncesi ise seçimlere katılma ve İran Meclisi’de reformist siyasetçilerin yer alması yönünde.
Anket sonuçları genel seçimlere katılımın düşük olacağını ortaya koyuyor
İran’da yapılan anket çalışmasında katılımcıların yaklaşık yüzde 77’si, 1 Mart’ta düzenlenecek genel seçimlerinde oy kullanmayacaklarını belirtti.
Hollanda merkezli İranlılar Anket Grubu (GAMAAN) tarafından, çevrim içi olarak 31 Ocak-7 Şubat tarihleri arasında yürütülen anket çalışmasının sonuçları, İran halkının 1 Mart’ta düzenlenecek genel seçimlere ilişkin görüşlerini ortaya koydu.
Ankete katılan 19 yaş üstü 58 bin 15 kişinin yaklaşık yüzde 77’si sandığa gitmeyeceklerini açıklarken, yüzde 15’i oy kullanacağını, yüzde 8’si ise kararsız olduğunu paylaştı.
İran Öğrencileri Anket Ajansının (ISPA) 26-27 Şubat günlerinde yaptığı anketin sonucuna göre, Tahran’da sandığa gideceğim diyenlerin oranı yüzde 23 seviyesinde. Ülke genelinde ise bu oranın yüzde 41 olduğu belirtildi.
Son yıllarda halkın müesses nizama olan itibarı tartışmalı bir duruma gelirken sandıktan uzaklaşmış seçmeni, bir dönem önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Hasan Ruhani, “ümit” sloganıyla sandığa çağırmıştı.
Muhafazakarlara karşı halk tabanında biriken tepki oyları, reformistlerin son yılların en büyük seçim zaferini elde etmesini sağlamıştı.
O dönemde cumhurbaşkanlığı makamı ve parlamentonun çoğunluğunun reformistlerin eline geçmesine rağmen, halkın demokratik ve ekonomik taleplerini karşılayamamaları ayrıca rejimin kilit noktalarını elinde bulunduran muhafazakarların baskılarına devam etmeleri, toplumun büyük bir kısmının genel olarak “ülkenin yönetim sistemine” güvenini sarstı.
Bundan yaklaşık 2 yıl önce düzenlenen ve muhafazakar aday İbrahim Reisi’nin kazandığı cumhurbaşkanlığı seçimlerinde başkent Tahran’da katılım oranı yaklaşık yüzde 26 seviyesinde kaldı.
Ülke genelinde ise 18 Haziran 2021’de düzenlenen 13. Cumhurbaşkanlığı Seçimlerine katılım yüzde 48,8’de kalmış ve bu seçim, 1979’daki devrimden sonra yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin en düşük seviyesi olarak tarihe geçmişti. Reisi, oyların yüzde 62’sini alarak ilk turda kazansa da reformistlerin önde gelen adaylarının Anayasayı Koruyucular Konseyi tarafından elenmesi, Reisi’nin seçime tek başına girdiği yorumlarına neden olmuştu.
Tahran’da 21 Şubat’ta düzenlenen “13’üncü Psikoloji ve Medya Konferansı”nda konuşan Dr. Mustafa Muin, ülke genelinde insanların yüzde 81’inin toplumsal güven sorunu yaşadığını söyledi.
Ülke lideri Hamaney, yaptığı bir konuşmasında her ne kadar “Sorunları çözmek istiyorsak seçime katılımı artırmalıyız.” dese de ekonomik ve sosyal sorunların günden güne arttığı ve adayların siyasi gerekçelerle elendiği bir atmosferde halkın sandığa ilgisinin çok da fazla olmayacağı öngörülüyor.