İran’ın yarı resmi Fars Haber Ajansı’na göre, eski Cumhurbaşkanı Ruhani hakkında Meclis 90. Madde Komisyonu’na şikayet mektubu yazıldı.
500 binden fazla kişinin imzaladığı söylenen mektupta, önceki Cumhurbaşkanı Ruhani hakkında “kritik hükümet kadrolarında çifte vatandaşlığa sahip ajanların istihdam edilmesi”, “ulusal para biriminin değerinin düşmesine yol açacak politikalar izlenmesi”, “istihdam ve yerli üretime zarar verilmesi” ve “yaptırımların tamamen kaldırılacağı vaadiyle nükleer anlaşmanın imzalanarak ülkenin nükleer sanayisine zarar verilmesi” gibi birçok suçlamaya yer verildi.
İran Anayasası’nın 90’ıncı maddesine göre, yasama, yürütme ve yargı organlarının çalışmalarından şikayeti olan herkes şikayetini yazılı olarak Meclis’e iletebiliyor. Meclis de bu şikayetlere belirlenen süre içerisinde cevap vermekle yükümlü tutuluyor.
İran ile ABD, Çin, Fransa, Almanya, Rusya ve İngiltere arasında 2015’te uluslararası yaptırımların kaldırılması karşılığında Tahran’ın nükleer faaliyetlerinin düzenlendiği ve denetim altına alındığı bir anlaşma imzalanmıştı.
Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve gelmesinin ardından Washington, 8 Mayıs 2018’de nükleer anlaşmadan tek taraflı çekilerek, İran’a yeniden yaptırım uygulamaya başlamıştı. “Tarihin en ağır yaptırımları” olarak adlandırılan yaptırımların devreye girmesiyle İran, ekonomik açıdan ciddi sorunlarla karşılaşmıştı.
Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf başta olmak üzere muhafazakar siyasetçiler, Ruhani hükümetini ülkeyi kötü yönettiği gerekçesiyle eleştiriyordu.
Ruhani ise 23 Eylül 2020’de Bakanlar Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “ekonomik savaş” olarak nitelediği yaptırımlardan kaynaklı sorunların yükünün sadece hükümetin değil tüm devletin omuzlarında olduğunu savunmuştu.
İran’a yönelik yaptırımların kaldırılması karşılığında Tahran’ın nükleer programının denetim altına alındığı 2015’te imzalanan nükleer anlaşmanın ülkenin nükleer kazanımlarını ortadan kaldırdığını savunan bazı muhafazakarlar ise eski Cumhurbaşkanı Ruhani ile önceki Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in nükleer anlaşma nedeniyle yargılanacağını savunuyordu.