Tahran yönetimi, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın 2018’de yeniden hayata geçirdiği bankacılık yaptırımları nedeniyle Güney Kore’ye petrol ihracatından elde edilen ve bu ülkedeki bankalarda tutulan yaklaşık 7 milyar dolarlık mali varlığına erişemiyor.
Eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani hükümeti döneminde iki ülke yetkililerinin defalarca kez yaptıkları görüşmelere rağmen söz konusu paranın geri ödenmesine yönelik netice alınamadı. Tahran ile Seul arasındaki para krizi çözülemediği için İran yönetimi, 29 Eylül’de ülke lideri Ali Hamaney’in talimatı üzerine Güney Kore firmalarından ev aletleri ithalatını yasakladı.
İranlı yöneticiler, bu karar ile uzun yıllar ülkede ev aletleri ve cep telefonu pazarına hakim olan Samsung, LG ve diğer Güney Koreli firmaların yerini yerli üreticilerin almasını amaçladıklarını ifade etse de bunun bloke edilen paranın serbest bırakılmamasına bir cevap olduğu görüşü hakim.
Yasak kararının ardından Güney Kore Dışişleri Bakanı Chung Eui Yong, 30 Eylül’de İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile yaptığı telefon görüşmesinde ülkesine ait malların ithalatının yasaklanmasından duyduğu endişeyi dile getirdi. Abdullahiyan da Güney Kore’nin İran’a ait mal varlıklarını bloke etmesini eleştirerek bu sorunun en kısa sürede çözülmesi gerektiğini iletti.
Tahran yönetiminin, Güney Kore mallarına yönelik ithalat yasağı İran’ın ekonomisini ve çarşı pazar piyasalarını da etkiliyor.
AA ekibi, başkent Tahran’da ev aletleri ürünlerinin satıldığı Cumhuri Caddesi’nde esnafın ve halkın nabzını tuttu.
“Rekabet ortamı kalmazsa bu çok iyi olmaz”
Tahranlı esnaf ve yerel halk, Güney Kore mallarına getirilen ithalat yasağının hem kalitenin düşmesine hem de fiyatların yükselmesine neden olduğunu savunuyor.
Tahran’da 25 yıldır ev aletleri mağazası işleten Muhsin Lütfü, yerli markaların rakipsiz olduklarını gördüklerinde fiyatları yükselttiğini ve hizmetleri azalttığını belirterek, “Bir ülkede tek bir marka olursa ve rekabet ortamı kalmazsa bu çok iyi olmaz. Çünkü bir markanın daha iyi hizmet vermesi ve kalitesini artırması için rekabet ortamı olmalıdır.” dedi.
İthalata yönelik yasağın ardından İran firmalarının verdikleri hizmetler noktasında esnaf ve mağazalar üzerinde baskı oluşturmaya başladığını aktaran Lütfü, “Yerli üretimin artması iyidir fakat İranlı üreticiler kaliteyi artırmalı ve kendi ürünlerini ithal ürünlerle kıyaslayıp fiyatları yükseltmemelidir.” diye konuştu.
“İthalatın yasaklanması halkın tercih hakkını elinden alıyor”
Ev aletleri mağazası sahibi Adil Abid de ithalat yasağının vatandaşlara yarar sağlamayacağı değerlendirmesinde bulundu.
Abid, “Güney Kore ürünlerinin ithalatının yasaklanması halkın tercih hakkını elinden alıyor. Çünkü var olanlar arasından seçmek zorunda kalacaklar. Yerli üretim dünyaca ünlü markaların seviyesine ulaşmış değildir. Farklı ürünler olunca insanlara karşılaştırma imkanı vermiş oluruz ancak ithalatı yasaklayınca halkın seçim hakkını da yok etmiş oluruz.” ifadelerini kullandı.
Vatandaşların tercih etmedikleri halde oluşan şartlar nedeniyle İran ürünlerini almak zorunda kalacaklarına dikkati çeken Abid, “Bu meseleden yüzde yüz fayda sağlayan bazı kişiler var. Bu karar ile halkın cebine bir şey girmeyecektir ve bunun vatandaşlarımıza bir faydası olmayacaktır. Bu kararın alınmasına neden olan şahıslar fayda sağlayacaktır.” dedi.
“İthalat yasaklanınca kalitesiz ürünlerin fiyatı sürekli artıyor”
Cep telefonu işi yapan Ali Mecid de alınan kararı eleştirerek, “Bu yanlış bir adımdır. Çünkü rekabetçi piyasayı yok ediyor. İran ürünlerinin kalitesini geçen yıllarda gördük, henüz halkın arzu ettiği seviyede değil. Ancak ithalat yasaklanınca İran’ın kalitesiz ürünlerinin fiyatı sürekli artıyor. İthal ürünler ile İran mallarını kalite açısından kıyaslayamazsınız.” diye konuştu.
Kararın halka yarar sağlamadığını belirten Mecid, şunları kaydetti:
“Bu karar İran mallarını stoklayıp piyasada ürün olmadığını gördüklerinde 10 katına satan bazı fırsatçıların menfaatinedir. Bunun halka bir yararı yok. Halk bu durumda bir İran malını 2 sene önceye göre 10 kat daha pahalı almak zorunda kalıyor.”
“Dövizi dışarı çıkarmadığımız için faydamıza olacaktır”
Yasak kararını destekleyen ordu emeklisi Şemseddin Kerimi ise yaptırım şartlarında ülke sanayisinin geliştiğini savunarak şöyle konuştu:
“Dışarıya bağımlı olursak gelişemeyiz. Bu doğru bir karardır. Yabancı ülkeler İran’ı kendilerine mecbur bırakmak için ucuz mal veriyorlar ve bağımlı hale gelince de artırıyorlar. ABD’nin planını uyguluyorlar ve ülkeleri kendi sanayilerine mahkum hale getirmek istiyorlar. Bir süre zorluk çekersek de yerli sanayimiz gelişecektir ve ekonomimiz de güçlenecektir. Dövizi dışarı çıkarmadığımız için faydamıza olacaktır.”
Tahranlı Selim Arifi ise kararın halkın zararına olduğunu ve piyasaya yansımasının da olumsuz olacağını dile getirdi. Arifi, “İran firmaları henüz kaliteli mal üretemiyor, bu bir hakikat. Bu karar ile rekabetçi piyasa zayıflayacaktır. En büyük etkisi de rekabetçi piyasa üzerinde olacaktır. Bunun halka da yarardan çok zararı dokunacaktır. Bundan hem satıcılar hem de tüketen halk zarar görecektir.” ifadelerini kullandı.