İran’da 18 Haziran’da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce düşüşe geçen vaka sayıları, aşılamanın yavaş ilerlemesi ve halkın maske, sosyal mesafe gibi kurallara uymaması nedeniyle yeniden tırmanışa geçti.
Aşılama çalışmalarının 9 Şubat’ta başladığı İran’da Sinopharm, Sputnik V ve AstraZeneca’nın yanı sıra 14 Haziran’da acil kullanımına izin verilmesinin ardından 25 Haziran’dan beri de yerli aşı COVIRAN Bereket kullanılıyor.
Yaklaşık 83 milyonluk nüfusuna karşın bugüne kadar toplamda 6,5 milyon doz aşının uygulandığı İran’da, Kovid19’un Delta varyantının görülmesiyle salgına karşı yeniden alarma geçildi. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, 3 Temmuz Cumartesi günü Koronavirüsle Ulusal Mücadele Kurulu toplantısında yaptığı konuşmada, 5. dalga riskine karşı uyarıda bulunarak halktan yıl sonuna kadar kurallara uymalarını istedi.
Öte yandan hükümet vaka artışını önlemek ve salgını kontrol altına almak için kısıtlamaları yeniden artırdı. Bu kapsamda yüksek riskli olduğu belirlenen “kırmızı” kategorideki şehirlerde zorunlu olmayan iş yerlerinin kapatılması kararı alındı.
AA ekibi Kovid-19’un yeniden tırmanışa geçmesi ve aşılama çalışmaları konusunda sokağın nabzını tutmak için başkent Tahran’ın en hareketli noktalarından biri olan Cumhuri Caddesi’nde halka mikrofon uzattı.
“Aşılama çalışmaları çok yavaş ilerliyor”
İranlı doktor Samaneh Barzegar vakaların ve can kayıplarının yeniden yükselmesinden hükümetin ve diğer yöneticilerin sorumlu olduğunu söyledi. Barzegar, “Hiç düşünmeden hareket ediyorlar. Önce koronavirüsün önemli olmadığını söylüyorlar sonra da Pfizer aşısı ülkeye giremez diyorlar. Aşılama çalışmaları çok yavaş ilerliyor.” dedi.
Dünyanın birçok ülkesinde aşılama oranlarının yüzde 60 ile 70 arasında değiştiğini ancak İran’da bunun sadece yüzde 5 olduğunu ifade eden Barzegar, “Başka yerlerde de vakalar artıyor ancak oralarda aşılama sayısı yüksek olduğu için ölümler çok değil, Delta ya da diğer varyantlar çok etkili olmuyor. İran’da ise aşılamada düşük seviyede kalındığı için ölüm oranları da yüksek oluyor. Ben doktorum ve AstraZeneca’nın birinci dozunu vurduktan sonra ikincisini vurmadılar. Çünkü devletin elinde aşı yok.” diye konuştu.
Tahranlı Mesud Alizade de toplu taşıma araçlarının kalabalık olmasından yakınarak hükümetten aşılama konusunda daha hızlı hareket etmesini istedi.
“Neden kendi kendimize yaptırım uyguluyoruz?”
Tahranlı Hoşeng Lori de aşı temini noktasında yaşanan sıkıntıların bazı ülkelerden aşı alımının yasaklanmasından kaynaklı olduğuna işaret ederek, “Vakaların yeniden tırmanışa geçmesinden daha çok hükümet sorumludur. Şimdi İran’da birçok aşı geliştirildi ama aşılama yok. Pfizer aşısının vurulmasına izin verilmiyor. Başka ülkeler Pfizer kullanıyor biz neden kullanmıyoruz? Neden kendi kendimize yaptırım uyguluyoruz? İranlılar olarak yöneticilerimizin aldığı kararlar nedeniyle mağdur oluyoruz. Seçimler olunca halk değere biniyor ancak bitince yeniden olumsuz muameleye maruz kalıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
İranlı Muhsin Cihangerdi de salgının önlenmesi için aşılamanın hızlandırılması gerektiğini kaydederek, “Koronavirüs salgınında vaka sayılarının tırmanışa geçmesinin en önemli nedeni aşılama çalışmasının olmamasıdır. Aşı olsaydık bu kadar yükselmezdi. Yöneticilerimizin sorumsuzluğu nedeniyle aşılama yavaş ilerliyor. Aşıyı hızlıca temin edip salgını önlemeliler. Başka yolu yok.” görüşlerini paylaştı.
Tahranlı Ferşad Alidosti ise vakaların artmasında geçen ay yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de etkili olduğunu savunarak, şöyle konuştu:
“Halkın da kurallara uymadığı doğrudur ancak insanlar çalışmak zorunda. Aşı olsaydılar daha rahat hareket ederlerdi. Aşılamaya hız verilirse vaziyet daha iyi olur. Hükümet daha fazla aşı satın almaya çalışmalı. Ellerindeki bütçeyi aşı için harcamaları gerekiyor. İnsanlarımızın daha rahat yaşamak için aşı olmaya ihtiyacı var. Bu ülke halkın diyorlar o halde biraz halk için çalışsınlar.”