Uluslararası Adalet Divanı (ICJ), Tahran yönetiminin, İran Merkez Bankasına ait mal varlıklarının dondurulması nedeniyle ABD’ye karşı açtığı davada karar açıklandı.
Birleşmiş Milletlerin (BM) yargı organı ICJ’nin kararında, İran’ın, ABD’ye karşı açtığı “Bazı İran Varlıkları” davasında, İran Merkez Bankasına ait dondurulmuş yaklaşık 2 milyar dolarlık varlığın serbest bırakılması talebi reddedildi.
ABD’nin, Mahkemenin yargı yetkisine ilişkin yaptığı itirazın kabul edildiği belirtilen kararda, İran’ın davadaki dayanağı olan 1955’te iki ülke arasında imzalanan “Dostluk, Ekonomik Münasebetler ve Konsolosluk Hukuku” anlaşmasının Merkez Bankalarının malvarlığına ilişkin koruma sağlamadığına hükmedildi.
Öte yandan kararda, ABD’nin, İran vatandaşlarına ve Merkez Bankası dışında Tahran yönetimine ait bazı mal varlıklarını dondurmasının söz konusu dostluk anlaşmasını ihlal ettiği gerekçesiyle, ABD’nin, İran’a tazminat ödemesi gerektiği belirtildi.
Kararda, tazminat miktarını tarafların kendi aralarında müzakere etmeleri istenirken, 24 ay içinde tazminat miktarında uzlaşmaya varılamaması halinde Mahkemenin konuyu yeniden ele alacağını ifade edildi.
2 milyar dolarlık malvarlığı donduruldu
ABD, İran’ın, Ekim 1983’te, Lübnan’daki ABD askeri üssüne düzenlenen bombalı saldırının sorumlusu olduğunu öne sürerek, dondurulan mal varlığının saldırıda hayatını kaybeden 241 ABD deniz piyadesinin yakınlarına tazminat olarak ödeneceği gerekçesiyle İran Merkez Bankasına ait malvarlıklarını dondurmuştu.
İran tarafı, New York Citibank şubesindeki İran Merkez Bankasına ait 1,75 milyar dolarlık tahvil ve ek gelirleriyle birlikte yaklaşık 2 milyar dolara ulaşan varlığın ABD tarafından dondurulmasının uluslararası hukuka ve söz konusu dostluk anlaşmasına aykırı olduğunu iddia etmişti.
ABD mahkemeleri İran’ı sorumlu tutuyor
23 Ekim 1983’te Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta ABD üssüne bombalı araçla yapılan saldırıda 241 ABD deniz piyadesi ölmüştü. Aynı gün Beyrut’taki Fransız askeri üssüne düzenlenen bir başka saldırıda 58 Fransız askeri yaşamını yitirmişti.
ABD bu tarihten sonra Lübnan’daki askeri varlığını ciddi oranda azaltırken, Washington’daki yerel mahkeme 2003 yılındaki kararında, İran’ın o dönemki Suriye Büyükelçisi’nin “Devrim muhafızları mensubu bir kişi, saldırıya ilişkin talimat verdi ve azmettirdi.” şeklindeki beyanlarına da dayanarak saldırıdan İran’ı sorumlu tutmuştu.
İran: Uluslararası Adalet Divanının kararı, ABD’nin haksızlığını teyit etti
İran Dışişleri Bakanlığı tarafından UAD’nin konuyla ilgili kararına ilişkin yapılan yazılı açıklamada, “Uluslararası Adalet Divanı bugünkü kararında ABD hükümetinin tüm savunma ve iddialarını reddetmiş ve gerekçelerinin hiçbirini dikkate almamıştır.” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, “İran’ın tutumunun meşruiyetini gösteren ve ABD yönetiminin haksız davranışını ifade eden bir başka belge” olarak nitelenen karara ilişkin, “Uluslararası Adalet Divanının 30 Mart’ta verdiği karar, İran’ın taleplerinin meşruiyetini ve ABD’nin yasa dışı davranışlarını bir kez daha teyit etti.” ifadelerine yer verildi.
Mahkemenin, İran’ın dondurulmuş mal varlıklarına ilişkin ABD hükümetini sorumlu tutarak Washington’dan Tahran’ın zararlarını tazmin etmesine hükmettiği kaydedilen açıklamada, İran’ın bu konuda her türlü diplomatik, hukuki ve adli araç ve yöntemleri kullanacağı belirtildi.
UAD tarafından açıklanan kararda, ABD’nin bazı İran varlıklarını dondurarak uluslararası hukuku ihlal ettiğine hükmedilmiş ancak İran’ın, ABD tarafından terör saldırıları iddiasıyla dondurulan İran Merkez Bankasına ait yaklaşık 2 milyar dolarlık varlığın blokesini kaldırma talebi “yargı yetkisi olmadığı” gerekçesiyle reddedilmişti
Buna karşılık ABD’nin, İran vatandaşlarına ve Merkez Bankası dışında Tahran yönetimine ait bazı mal varlıklarını dondurmasının 1955’te iki ülke arasında imzalanan “Dostluk, Ekonomik Münasebetler ve Konsolosluk Hukuku” anlaşmasını ihlal ettiği gerekçesiyle, Washington’un, Tahran’a tazminat ödemesine hükmedilmişti.
Kararda, tarafların tazminat miktarını kendi aralarında müzakere etmeleri istenirken, 24 ay içinde tazminat miktarında uzlaşmaya varılamaması halinde Mahkemenin konuyu yeniden ele alacağı belirtilmişti.