Yeni ABD Başkanı Joe Biden’in göreve başlamasıyla, Washington-Tahran arasında yapılması beklenen nükleer anlaşma, yaptırımlar ve İran’ın füze programı ve bölgesel politikalarıyla ilgili görüşmelerin ne zaman başlayacağı merak ediliyor.
İran, Washington’dan nükleer anlaşmaya yeniden dahil olarak tüm yaptırımları kaldırmasını bekliyor. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise dün düzenlediği basın toplantısında Tahran yönetiminin anlaşmadaki taahhütlerini yerine getirene kadar Washington’un bu konuda adım atmayacağını söyledi.
Konuyla ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan İranlı Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Kaim Musevi, “Müzakereler, seçimlerden önce mayıs ayına kadar Ruhani hükümetiyle başlatılabilir ve ancak sonuca ulaşmayabilir. Karşı taraf İran’daki seçim sonuçlarını görmek için bekleyebilir. Joe Biden, stratejisini adım adım hareket edilmesi üzerine kurmuş görünüyor. Dolayısıyla yaptırımları tamamen kaldırmayacaktır.” dedi.
Nükleer anlaşmaya dönüşün hem kolay hem de zor olacağına dikkati çeken Musevi, “Kolay çünkü ABD, anlaşmaya hemen dönebilir ancak aynı zamanda çok zor çünkü hangi tarafın ilk olarak anlaşmadaki taahhütlerine geri dönmesi gerektiğine dair soruya cevap verilmesi gerekiyor.” diye konuştu.
Musevi, “Bu bağlamda Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, “Yaptırımlar şubat ayına kadar kaldırılmazsa, daha fazla uranyum zenginleştireceklerini ve uluslararası denetimleri sınırlandıracaklarını açıklamıştı.” ifadesini kullandı.
Tahran yönetiminin asıl endişesinin nükleer anlaşma veya yaptırımlar olmadığını söyleyen Musevi, şöyle devam etti:
“İran, halkın seçimlere katılımını artırma ve bu konuda kazan-kazan oyunu oynamak istiyor. ABD’nin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin nükleer anlaşmayla ilgili kararına uyarak anlaşmaya dönmesi ve yaptırımları kaldırması, İran halkına umut aşılayacaktır. Bunun sonucunda da geleceğe dair umutları artan halkın seçimlere katılımı artacaktır. İran devleti, 1979’daki devrimden bu yana halkın seçimlere yüksek katılımını demokratik bir destek ve uluslararası alandaki meşruiyetinin bir göstergesi olarak kabul etmiştir.”
Bununla birlikte 21 Şubat 2020’de yapılan ve halkın düşük katılım gösterdiği genel seçimler sonrasında muhafazakarların büyük bir zafer kazandığına işaret eden Musevi, muhafazakarların cumhurbaşkanlığı seçimlerini aynı şartlarda kazanabilmek için halkın seçimlere katılımını sağlayacak adımlar atmayabileceğine dikkati çekti.
Orta Doğu Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Stratejik Araştırmalar Grubu Müdürü Dr. İbrahim Muttaki ise Instagram hesabından yazdığı bir mesajında, İran ve ABD arasındaki müzakerelerin şubatta başlayacağını ancak müzakerelerin başlamasının yaptırımların kaldırılması anlamına gelmeyeceğini belirterek, “Nükleer anlaşma yeniden canlandırılacak ve Ruhani hükümeti dönemi sona ermeden yaptırımların kaldırılması konusu kilit mesele olarak gündemde kalacak.” ifadesini kullandı.
İranlı analist Abbas Abdi de İtimad gazetesinde yayımlanan açıklamasında, ABD’nin er ya da geç nükleer anlaşmaya döneceğini ancak bu gerçekleşse dahi İran’ın karşılaştığı sorunların devam edeceğini söyledi. Abdi, bununla birlikte anlaşmanın diğer bölgesel sorunları da kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiğini dile getirdi.
Dünya-yi İktisad gazetesine konuşan Siyaset Bilimci Sadık Zibakelam ise ülkede nükleer anlaşmanın canlandırılmasını istemeyen bazı kesimlerin olduğunu söyleyerek, “Joe Biden, nükleer anlaşmaya dönmek istiyor bunun için özel şartlar da öne sürmüyor ancak İran’da Amerikalıların anlaşmaya geri dönmesini engellemek isteyen bazı kişiler var. Seçimlere kadar anlaşmaya dönüş ve yaptırımların kaldırılmasıyla ilgili önemli bir adım atılabileceğini düşünmüyorum.” tespitini yaptı.
Muhafazakarların Mecliste attığı adımlarla ABD yönetimine Ruhani hükümetinin kalan görev süresinde ülkede belirleyici bir güç olmadığına dair mesajlar verdiğine dikkati çeken Eski Milletvekili Celal Mirzai de Mecliste nükleer anlaşma ve müzakereler konusundaki tutumu nedeniyle Zarif’e uyarı anlamına gelen iki “sarı kartın” verilmesini bu duruma örnek gösterdi.