ABD’de Joe Biden’ın göreve gelmesiyle 6 Nisan’da Viyana’da yeniden başlayan ve 6 tur yapılan nükleer anlaşma müzakerelerine İran’daki hükümet değişikliği nedeniyle ara verilmişti.
İran’daki yeni hükümetin görüşmelere döneceğini açıklamasının ardından Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler Servisi Genel Sekreter Yardımcısı ve Siyasi Direktörü Enrique Mora, 14 Ekim’de İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Bakıri ile Tahran’da görüşerek İran ile AB arasındaki müzakereleri yeniden başlattı.
Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Mora’nın ziyaretinin ardından Rus ve Çinli mevkidaşlarıyla yaptığı telefon konuşmasında, görüşmelerin “olumlu” geçtiğini ve Brüksel’de devam edileceğini açıkladı.
İran ile AB arasında artan diplomasi trafiği, Viyana’daki görüşmelerin de kısa sürede başlayacağının habercisi. İranlı yetkililer bu konuda net bir tarih vermemekle birlikte zaman kaybetmeyeceklerini ifade ediyor.
İranlı uzmanlar, AA muhabirine, nükleer anlaşmanın geleceği ve Viyana’da yapılacak görüşmelerin akıbetiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
İran, nükleer potansiyelini Viyana’daki görüşmelerde baskı aracı olarak kullanmak istiyor
Uluslararası ilişkiler uzmanı ve gazeteci Abbas Aslani, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani hükümeti döneminde Viyana’da 6 tur görüşme yapıldığını ancak netice alınamadığını hatırlatarak, “İran’daki yeni hükümet müzakerelerden hızlı netice alma arayışında. İran sahip olduğu nükleer potansiyeli karşı tarafı yumuşatmak için bir baskı aracı olarak kullanma düşüncesinde. Bu şekilde yeni bir anlaşmaya varmayı hedefliyor.” dedi.
Aslani, İran ve nükleer anlaşmaya taraf ülkeler ile ABD arasında kaldırılacak yaptırımların kapsamı konusunda ihtilaflar olduğunu ve Washington’un Tahran’ın füze programı ile bölgesel faaliyetlerinin de müzakereye dahil edilmesini istediğini belirtti.
İran’ın Viyana’daki müzakerelerin nükleer anlaşmanın canlandırılması amacıyla teknik düzeyde yapılması noktasında ısrarcı olduğunu kaydeden Aslani, şunları söyledi:
“İran AB ve ABD ile füze programı ve bölgesel faaliyetlerinin ele alınacağı yeni bir müzakere sürecini kabul etmez. İran nükleer anlaşma ile ilgili de daha fazla sınırlamaya rıza göstermez. Amaç asıl nükleer anlaşmaya dönüş olursa başarı şansı olur ancak taraflar yeni itirazlar dile getirir ve şartlar öne sürerse bu ihtimal zayıflar. Yeni hususlar eklenmek isterse anlaşma şansı azalır. Eğer mevcut nükleer anlaşma metni üzerinden gidilirse anlaşma ihtimali daha güçlüdür.”
İran’daki yeni hükümetin nükleer anlaşmayla ilgili daha katı bir tutuma sahip olduğu yönünde bir kanaat bulunduğunu ancak Reisi’nin rejimle olan güçlü ilişkileri göz önüne alındığında anlaşmaya varma imkanının daha fazla olabileceğini ifade eden Aslani, “Hükümetin rejimle uyumlu oluşu nedeniyle elinin güçlü olması bu süreç için daha iyi olabilir. Bu müzakerelerin yeniden başlama ihtimali çok yüksek ancak anlaşma ile neticelenmesi ve nükleer anlaşmanın canlandırılması konusu mümkün olsa da belirsiz. Bu biraz da tarafların ne kadar esneklik göstereceğiyle ilgili.” görüşlerini paylaştı.
“Reisi hükümeti, müzakerelerin somut neticeler vermediğini hissettiğinde masayı terk edecektir”
Gazeteci ve yazar Peyman Yezdani de Abbas Arakçi’nin yerine İran Dışişleri Bakan Yardımcılığına atanan Bakıri’nin önceki görüşmelerde de yer aldığını ve bu konuda tecrübeli olduğunu ifade ederek, “ABD nükleer anlaşmadaki taahhütlerine dönerse nükleer anlaşmanın canlanma ümidi olabilir. Aksi durumda İran, AB ülkeleriyle peşin alıp vadeli satma politikasını kabul etmeyecektir. Reisi hükümeti, müzakerelerin zaman aldığını ve somut neticeler vermediğini hissettiğinde masayı terk edecektir.” değerlendirmesinde bulundu.
İran, tüm yumurtaları nükleer anlaşma sepetine koymak istemiyor
Tahran yönetiminin Viyana’daki görüşmelerde füze programını ve bölgesel faaliyetlerini müzakere etmeyeceğini kaydeden Yezdani, şu yorumu yaptı:
“İran, tüm yumurtaları nükleer anlaşma sepetine koymayacağını daha önce de açıkladı. Nükleer anlaşma sonuç verse de vermese de Reisi hükümeti kendi ekonomik programını uygulayacaktır.”