Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yarın yılın ikinci çeyreğine ilişkin Gayri Safi Yurt içi Hasıla (GSYH) verileri yarın açıklanacak.
AA Finans Beklenti Anketi’ne katılan ekonomistler, ilk çeyrekte yüzde 7 büyüyen Türkiye ekonomisinin, ikinci çeyrekte yüzde 21,8’lik GSYH artışı yakalayacağını öngörüyor. İş dünyası temsilcileri de ekonomistlerin öngörülerine paralel bir şekilde ikinci çeyrekte yüzde 20’nin üzerinde bir büyüme yakalanabileceğini, yılın tamamının ise yüzde 7-8 bandında kapatılabileceğini belirtiyor.
AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, ikinci çeyrekte Türkiye ekonomisinin yüzde 20’nin üzerinde bir büyüme performansı göstermeyi başaracağını ifade etti.
Yılın ikinci 3 aylık döneminde geçen yıla kıyasla sanayi üretiminde yüzde 41,1’lik, kapasite kullanım oranında yüzde 63,4’ten yüzde 75,9’a artış kaydedildiğini aktaran Avdagiç, burada baz etkisinden kaynaklanan bir ivmenin gözlendiğini söyledi.
Avdagiç, bu büyüme oranının sadece baz etkisiyle ulaşılmış nominal bir değerden fazlasını, üretim, yatırım ve ihracat kalemlerinden beslenen reel ve güçlü bir çıkışı da ifade ettiğini vurgulayarak, “Bu güçlü çıkışın arkasında, iş dünyasının aralıksız 6 çeyrektir giriştiği makine teçhizatındaki yatırım hamlesinin payı büyük. Bu sayede gelen yurt içi ve yurt dışı talebi kesintisiz ve zamanında karşılayarak ekonomimiz için katma değer üretmeye hep beraber devam ediyoruz ancak bizim bu büyümeyi sürdürebilmemiz için yatırımlara vites büyüterek devam etmemiz şart.” dedi.
Kapasite kullanım oranında yüzde 80’lere yaklaşıldığına işaret eden Avdagiç, şunları kaydetti:
“Reel sektörün üretim ve yatırım iştahı yerinde. İş var, dünya mal ticareti geçen yıla göre yüzde 20 artmış durumda ancak bir yandan da kurulu kapasitenin sonuna yaklaşmış durumdayız. Diğer yandan, delta varyantının etkisini artırması tedarik zincirinde yeni kopmalara neden oluyor. Bunlar da ham madde ve lojistik maliyetlerini arttırmaya devam ediyor. Baltık Kuru Yük Endeksi, son 11 yılın zirvesine çıkmış durumda. Bu gelişmeler sadece temin anlamında değil, finansman anlamında da şirketlerimizin işletme sermayesini oldukça zorluyor. Özel sektör olarak beklentimiz, hem finansman hem de yatırım arazisi, istihdam, enerji, ham madde gibi üretim faktörleri maliyetlerini aşağı çekecek düzenlemelerin gündeme gelmesidir. Salgın nedeniyle olağan dışı yeni bir durum yaşamazsak yılın genelinde yüzde 7 civarı bir büyüme rakamına ulaşacağımızı düşünüyoruz.”
“Sürdürülebilir büyüme için fiyat istikrarı ve finansal istikrar hayati önemini koruyacak”
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan da 2021’in ilk yarısında küresel ekonominin güçlü bir toparlanmaya sahne olduğunu belirterek, Kovid-19 aşılarının yaygınlaşması, salgın tedbirlerinin gevşetilmesi ve kısıtlamalardan etkilenen hizmet faaliyetlerinin normalleşmesiyle ikinci çeyrekte talep üzerindeki baskının azaldığını ifade etti.
Arzın talebe yetişememesi nedeniyle girdi tedariki, ulaşım ve lojistik alanlarında ise krizin devam ettiğine işaret eden Bahçıvan, “Bu dönemde ekonomik toparlanma ülkeler arasında eşitsiz dağılsa da Türkiye’nin ana ihracat pazarları genellikle pozitif ayrışan grupta yer aldı. Türk sanayi sektörü, ikinci çeyrekte 53,3 milyar dolarlık rekor büyüklükte ihracat yaparak hem büyümeye hem de cari dengeye önemli bir destek sağladı.” dedi.
Bahçıvan, İSO Satınalma Yöneticileri Endeksi gibi öncü verilerin sanayi sektörünün 2. çeyrekte de büyümeye çok ciddi katkı vereceği, önemli bir rakamla karşı karşıya olunacağı işaretini verdiğini aktararak, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu tabloya göre, 2020’nin ikinci çeyreğinde salgın nedeniyle yıllık bazda yüzde 10,3 daralan Türkiye ekonomisi, 2021’in ikinci çeyreğinde güçlü baz etkisiyle yıldan yıla yüzde 20’nin üzerinde büyümüş olabilir. Yılın geri kalanında tedarik dar boğazının kademeli bir şekilde hafiflemesi yönündeki beklenti gerçekleşirse bu durum girdi temin sorunlarını azaltarak üretimi ve ihracatı destekleyecektir. Öte yandan, yeni Kovid-19 varyantları, küresel para politikalarının seyri ve jeopolitik riskler başta olmak üzere pek çok belirsizlik var. Yurt içi tüketimin yılın son aylarında biraz yavaşlayabileceği görülüyor. Yılın ikinci yarısında baz etkisi nedeniyle ikinci yarıda muhtemelen daha düşük yıllık büyüme oranları göreceğiz. Yine de mevcut tablo, Türkiye’nin 2020’deki yüzde 1,8’lik büyümenin ardından 2021’i yüzde 7’nin üzerinde güçlü bir büyümeyle kapatabileceğine işaret ediyor.”
Büyüme performansının kalıcı ve sürdürülebilir olması için gelecek dönemde fiyat istikrarı ve finansal istikrarın hayati önemini koruyacağını vurgulayan Bahçıvan, bunun yanı sıra sanayi sektörünün nitelikli iş gücü, verimlilik, yerli ham madde, çevre ve sürdürülebilirlik gibi alanlarda devam eden yapısal sorunlarının çözüme kavuşturulması gerektiğini söyledi.
“Yatırım iştahı mutlaka etkin bir şekilde desteklenmeli”
Erdal Bahçıvan, salgın sonrası yeniden şekillenen tedarik zincirlerinde Türk sanayisinin yeni pazarlara ulaşmak ve mevcut pazarlardaki ağırlığını artırmak için büyük fırsatlarla karşı karşıya olduğunu, bu fırsatların değerlendirilebilmesi için rekabet gücünün teknoloji ve verimlilikten alınması, yeni yatırımların bu alanlara odaklanması gerektiğini kaydetti.
Ekonomik güven göstergelerinin, sanayicilerin büyük bir yatırım motivasyonuna sahip olduğunu gösterdiğine işaret eden Bahçıvan, şöyle devam etti:
“Bu yatırım iştahı mutlaka etkin bir şekilde desteklenmelidir. Salgın dönemi başladığından beri her ortamda söylediğimiz gibi, Türkiye sanayisi diğer sektörlerin içinde bulunduğu olumsuzlukları fazlasıyla kapatarak gerek istihdamın korunması gerek döviz getirici faaliyetler gerek yeni yatırımlar gerekse kamu maliyesine vergi yönünden yaptığı katkılarla adeta salgın döneminin kurtarıcı yıldızı olma görevini fazlasıyla yerine getirmişti. Geçmiş iki çeyrekte aynı bu doğrultuda Türkiye ekonomisi açısından önemli bir moral kaynağı olacağı inancındayım. Önemli olan bundan sonraki süreçte de normalleşmeyle beraber bu ivmenin, Türk sanayisinin kaliteli ve nitelikli büyümesinin, Türkiye’nin gelirine aynı nitelik ve kaliteyi getirecek şekilde destekleyerek devam etmesi. Sanayi tabii ki zor günlerin sektörü ama sadece zor günlerde hatırlanan ve desteklenen bir sektörden öteye, Türkiye’nin ekonomisi ve sosyal hayatının her zaman önemli bir amiral gemisi olması açısından bizler için önemli bir sorumluluk kaynağı. Türk sanayisi bunu gelecek yıllarda da başaracaktır.”
“Düşük cari açıkla bu yılı yüzde 8’in üzerinde bir büyüme ile kapatacağız”
Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın ise salgın sürecinin tüm olumsuzluklarına rağmen düşük cari açıkla bu yılın, yüzde 8’in üzerinde bir büyüme ile kapatılacağı öngörüsünde bulundu.
Daha önceden hedeflendiği üzere 2023 yılında cari dengeyi sağlayıp sürdürülebilir bir büyümenin başarılacağını aktaran Aydın, “Bu Türkiye için bir milattır. Ekonomide yerliliği artırarak adeta bağımsızlık mücadelesi veriyoruz. Son dönemlerde yerli teknolojide atılan devasa adımların yanı sıra ülke içinde ve kara sularındaki kaynaklara erişim de bizi ekonomik bağımsızlığa götürecektir. Reel kesim güven endeksi, kapasite kullanım oranı, sanayi üretim verilerine baktığımızda ikinci çeyrekte yüzde 20’nin üzerinde bir büyüme bekliyoruz. Elbette bunların reel ekonomiye olumlu yansımaları da zaman içinde olacaktır. Sabredersek çok güzel yarınlara hep birlikte ulaşacağız.” ifadelerini kullandı.