Lezzetli ve kaliteli bulgur elde edildiği için Karaman’da üreticinin tercih ettiği yerel buğday çeşidi “Ahmet buğdayı”, yüzyıllardır bölgede ekilip biçiliyor. Fakat üreticiler daha fazla ürün veren sertifikalı buğdaylara yönelince bu çeşit neredeyse hiç ekilmez oldu.
Merkeze bağlı Taşkale köyündeki tahıl ambarında yüzlerce yıldır, bir sonraki ekime kadar rutubet ve güneşten korunan bu çeşidin tohumunu bulmak zorlaşınca, ilde faaliyet gösteren Duru Bulgur firması ve Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi iş birliğinde, yerli buğdayın genetik kalitesini korumak ve gelecek nesillere aktarmak için 2018 yılında bir proje başlatıldı.
Proje kapsamında tohum kaynağı olarak kullanılan Ahmet buğdayından serada hızlı ıslah yöntemiyle 2 yılda yeni çeşitler elde edildi. 3 senedir de arazide denenen tohumlar bu yıl ekim döneminde çiftçiyle buluşturulacak.
“Susuzluğa dayanıklı bir buğday”
Duru Bulgur Yöneticisi Emin Duru, AA muhabirine, ata tohumlarından Ahmet buğdayının uzun süredir ekiminin yapılmadığını söyledi.
1935 yılından bu yana sektörde faaliyet gösterdiklerini ve bu türün bulgurdaki üstün özellikleri bildiklerini ifade eden Duru, “Biz bu tohumu özenle saklayan bir çiftçimizden elde ettik. Islah edilip çoğaltılması için 2018 yılında KMÜ ile bir çalışma başlattık. Amacımız makarnalık dışında verimli bir bulgurluk buğdayı tarımımıza kazandırmaktı. Yapılan çalışmalarda başarılı sonuçlar aldık.” diye konuştu.
Bu çeşidin bir özelliğinin de kıraç arazilere uygun olması olduğunu vurgulayan Duru, şunları kaydetti:
“Susuzluğa dayanıklı bir buğday. Islah çalışmalarıyla başakların içi dolu, verimli, kaliteli bir bulgurluk buğday elde edildi. Bu yılın sonuna doğru ekim zamanında tohumlarımızı çiftçilerimizle buluşturacağız. Yok olmaya yüz tutmuş bir buğday çeşidini Türk tarımına kazandıracağız. Sertifikalı buğdaylardan dolayı bu tür ata tohumlarımız kayboluyordu. Bunu kazandırmanın mutluluğu içerisindeyiz.” dedi.
KMÜ Rektör Yardımcısı ve Mühendislik Fakültesi Biyomühendislik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nevzat Aydın da Ahmet buğdayıyla ilgili ilk çalışmalarının firma yetkililerin bu buğday çeşidinin bulgur kalitesiyle ilgili birikimlerini kendileriyle paylaşmasıyla başladığını belirtti.
Son dönemlerde çiftçiler tarafından ekilmeyen, az miktarlarda ambarlarda kalan Ahmet buğdayının bulgur kalitesi yüksek bir buğday çeşidi olduğunu vurgulayan Aydın, şunları kaydetti:
“Üniversite sanayi iş birliği kapsamında KMÜ ve Duru Bulgur olarak bu çalışmayı başlattık. Ahmet buğdayının bulgurluk kalitesini inceledik ve bu özelliklerini kullanarak hem yeni çeşitler geliştirdik, hem de Ahmet buğdayını tohum kaynağı olarak ülkemize kazandırdık. Firma ile 2018 yılında çalışmalarımız başladı. Bu çalışmalarda çok özgün bir yöntem kullandık. Bu yöntem hızlı ıslah yöntemiydi. Bu yöntem ülkemizde ilk defa firma ve KMÜ işbirliğiyle uygulandı. Bu çalışma sayesinde tohum geliştirmeyi 2 yıl içerisinde tamamladık. 3 senedir de arazi çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Geliştiğimiz tohumlar arazide test ediliyor. Kalite özellikleri belirleniyor ve bu sayede 4 çeşit buğdayımıza üretim izni aldık. Birinci tescil dönemi bitiyor. Bu buğdaylarımız bu yıl ekim zamanında çiftçimizle buluşacak.”
“Kaliteden ödün vermeden üstün kaliteli tohumlar yetiştirmeyi kısa sürede başardık”
Ülkemizin gen kaynaklarıyla, genetik materyalleriyle dünyanın en zengin ülkesi olduğunun altını çizen Aydın, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ahmet buğdayı bulgur gibi sadece su ve tohumdan oluşan temiz bir üründe hammadde kalitesi açısından çok önemli özelliklere sahip bir çeşit. Yaklaşık olarak 60 ülkeye ihracat yapan bir firmanın hammadde kalitesini arttırmış olmanın ülkemizin ihracatını, üreticimizin gelirini çok olumlu şekilde etkileyeceğini düşünüyoruz. Bu tohumları çiftçimizin talepleri doğrultusunda geliştirmeye çalıştık. Buğdaylarımızın bir kısmı kıraç alanda iyi performans gösterirken, bir kısmı yüksek verim potansiyeline sahip. Kaliteden ödün vermeden üstün kaliteli tohumlar yetiştirmeyi kısa sürede başardık. Bu çeşitler dünyada en hızlı yetiştirilen çeşitler arasında yerini aldı.”
Üniversiteler ile sanayi kuruluşlarının işbirliğinin önemine de dikkat çeken Aydın, “KMÜ 16 yaşında genç bir üniversite ama köklü bir sanayi kuruluşuyla iş birliği yaparak önemli bir çalışma yapmış bulunmaktayız. Geliştirdiğimizin bu çeşitlerin ülke ekonomisine ve bilimine önemli katkılar sağlayacağını düşünüyoruz.” dedi.