Bakanlar Kurulunun bugünkü toplantısında alınan kararla ilgili basına bilgi veren Adalet Bakanı Felix Bolanos, Katalonya’nın bağımsızlığını ilan etmesi için 20 Şubat’ta sunulup, Katalonya özerk yönetim parlamentosu başkanlığınca kabul edilen önergenin durdurulması için Anayasa Mahkemesine başvurulacağını açıkladı.
Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru ile söz konusu girişimin yasal işleyişinin otomatik askıya alınacağını aktaran Bolanos, “Anayasa Mahkemesine yaptığımız başvuru hükümetin politikalarıyla tutarlıdır. Anayasayı, Katalonya’nın kurumlarını, diyaloğu ve anlaşmaları koruyan bir itiraz yapılmıştır.” dedi.
“Bölücü, toplumu parçalayan ve gerilim yaratan her türlü girişimi reddettiklerini” vurgulayan Bolanos, “Ne hükümet ne de Sosyalist İşçi Partisi (koalisyonun büyük ortağı) Katalonya’nın İspanya ve Avrupa Birliği’nden herhangi bir şekilde dışlanmasını istiyor. Tam tersine, Katalonya’nın İspanya’nın ve Avrupa’nın önemli ve temel bir parçası olmasını istiyoruz.” diye konuştu.
Adalet Bakanı, İspanya Anayasası ile belirlenen mevcut Katalonya özerk yönetim statüsünün, “Katalonya’da bir arada yaşamanın en iyi garantisi olduğunu” savundu.
Solidaritat Catalana por la Independencia (Bağımsızlık için Katalan Dayanışması) adlı sivil toplum kuruluşunun girişimiyle Katalonya özerk yönetim parlamentosuna sunulan, tek taraflı bağımsızlık ilanına ilişkin önerge, Katalonya Sosyalist Partisi’nin (PSC) karşı, Katalonya Cumhuriyetçi Solu’nun (ERC) çekimser oylarına rağmen Katalonya için Birlik (Junts) ve Halk Birliği Adaylığı (CUP) partilerinin desteğiyle yerel parlamento başkanlığınca 20 Şubat’ta kabul edilip, gündeme alınmıştı.
Katalonya’da 12 Mayıs’ta erken yerel parlamento seçimleri yapılacak olmasından dolayı bu bölgedeki ayrılıkçı girişimler de tekrar gündeme geliyor.
Katalonya’daki bağımsızlık yanlısı girişimlerin süreci
Katalonya’da bağımsızlık yanlısı siyasi girişimler, 2012’de başlamış ve dönemin Katalonya Özerk Hükümet Başkanı Artur Mas’ın öncülüğünde 9 Kasım 2014’te yasa dışı ilk bağımsızlık yanlısı halk oylaması yapılmıştı.
Ardından Ocak 2016-Ekim 2017 döneminde Katalonya Özerk Hükümet Başkanı olarak görev yapan, halihazırda Avrupa Parlamentosu üyesi olan, İspanya’da hakkında yakalama ve tutuklama emri bulunan Carles Puigdemont’un liderliğinde 1 Ekim 2017’de Anayasa Mahkemesinin iptal kararına rağmen yasa dışı bağımsızlık referandumu düzenlenmişti.
Katalonya Özerk Yönetim Parlamentosu da 27 Ekim 2017’de “açıklanması ertelenen tek taraflı bağımsızlık deklarasyonunu” kabul etmiş ve aynı gün İspanya Senatosunda alınan ve Anayasa’nın 155. maddesinin uygulandığı kararla Katalonya’nın özerk hakları geçici olarak merkezi hükümete devredilmişti.
Bu gelişmelerin ardından İspanya mahkemelerinden kaçan Puigdemont ve 6 eski Katalan siyasetçi ülkeyi terk ederken diğer eski Katalan özerk yönetim hükümeti üyeleri ve iki sivil toplum örgütü temsilcisi, 2 Kasım 2017’de tedbiri kararla cezaevine gönderilmişti.
Yüksek Mahkemede tutuklu yargılanan eski Katalonya özerk yönetim hükümeti üyeleri ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinden 9’u “devlete karşı ayaklanma”, “kamu parasını kötüye kullanma” ve “devletin kurumlarına itaatsizlik” suçlarından Ekim 2019’da açıklanan kararla 9 ila 13 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
İspanya’da geçmiş dönemdeki sol koalisyon hükümeti, Katalonya sorununa çözüm amacıyla tutuklu 9 Katalan siyasetçi hakkında 22 Haziran 2021’de kısmi af çıkarmıştı.
Kasım 2023’te kurulan yeni sol koalisyon hükümeti de ayrılıkçı Katalan siyasetçilerden ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinden 370’den fazla kişiyi kapsayan geniş kapsamlı affı öngören yasa tasarısını 14 Mart’ta Meclis’ten geçirip Senato’ya gönderdi.
Söz konusu af yasa tasarısının mayıs sonunda parlamento süreçlerini tamamlayıp yürürlüğe girmesi bekleniyor.