İstanbul Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nihal Büyükuslu, dünyada ve Türkiye’deki israfın boyutu ve azaltılması için yapılması gerekenlerle ilgili AA muhabirine değerlendirmede bulundu.
Dünya nüfusunun 2050 yılına kadar 9,8 milyara yükselmesi ve buna bağlı olarak gıda ihtiyacının yüzde 60 oranında artmasının beklendiğini ifade eden Büyükuslu, Birleşmiş Milletlere (BM) göre her yıl dünyada üretilen tüm meyve ve sebzelerin yaklaşık yarısının israf edildiğini aktardı.
Gıda israfının iki şekilde ele alınması gerektiğini bildiren Büyükuslu, şöyle konuştu:
“Gıdanın hasattan perakende seviyesine kadar kaybolan kısmı gıda kaybı, tüketici veya perakende seviyesinde israf edilen kısım gıda atığı olarak ifade edilir. Sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkelerde aşağı yukarı aynı miktarlarda (sırasıyla 670 ve 630 milyon ton) gıda dağıtılmasına rağmen gıda kayıpları ve atıkları, sanayileşmiş ülkelerde kabaca 680 milyar ABD doları ve gelişmekte olan ülkelerde 310 milyar ABD dolarıdır. Meyveler ve sebzeler, kökler ve yumru kökler, diğer yiyeceklere oranla daha fazla israf edilme potansiyeline sahiptir. İnsan tüketimi için toplam kişi başına gıda üretimi, zengin ülkelerde yılda yaklaşık 900 kilogram olup, yoksul bölgelerde üretilen 460 kilogramın iki katıdır. Gelişmekte olan ülkelerde, kayıpların yüzde 40’ı hasat sonrası ve işleme seviyelerinde meydana gelirken, sanayileşmiş ülkelerde kayıpların yüzde 40’ından fazlası perakende ve tüketici seviyelerinde gerçekleşmektedir. Şu anda küresel olarak kaybedilen veya israf edilen gıdanın sadece dörtte biri kurtarılabilseydi, dünyadaki 870 milyon aç insanı doyurmak mümkün olacaktı.”
Küresel ısınma ve iklim değişikliğine etkisi
Gıda kayıpları ve israfın yüksek düzeyde ekonomik zarara ve çevre üzerinde olumsuz etkilere yol açtığını belirten Doç. Dr. Büyükuslu, bu israfın aynı zamanda su, toprak, enerji, emek ve sermaye kaynaklarının israfı anlamına geldiğini ve gereksiz yere üretilen sera gazı emisyonları ile küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine katkıda bulunduğunu ifade etti.
Gıda israfını önlemek için öncelikle sorunun kökenine yönelik yerel ve uluslararası ortak planlama yapılması ve eylemlerin harekete geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Büyükuslu, “Bunun için de öncelikle gıda israfının üretimden tüketiciye ulaşıncaya kadar hangi aşamalarda ortaya çıktığı tespit edilmeli ve israfı önleme stratejileri geliştirilmelidir.” dedi.
Sağlıklı gıda ve suya erişimde yaşanan sorunlar nedeniyle “gıda erişim adaletsizliği”nin ortaya çıkacağını dile getiren Büyükuslu, şunları aktardı:
“Dünya, gıda adaletsizliğinin sonuçlarını kitlesel göçler, kaos, kargaşa, çatışma veya savaş olarak yaşayabilecektir. Gıda erişiminin ekonomi odaklı gerçekleşmesi insanlık adına kabul edilebilir değildir. Daha iyi ekonomik koşullara sahip olanların sağlıklı ve yeterli beslenebilmesi, diğerlerinin açlığa ve sağlıksızlığa terk edilmesi bir insanlık ayıbıdır. Gıda israfı yönetilebilir ve engellenebilir bir konudur. Yeter ki bu konuda duyarlılık oluşturulsun ve hükümetler, ilgili organizasyonlar, kurum ve kuruluşlar, sivil toplum örgütleri güçlerini birleştirip gerekli tedbirleri alma, uygulama ve yaygınlaştırma karalılığını gösterebilsinler.”
Türkiye’deki gıda kaybı ve israfa da değinen Doç. Dr. Nihal Büyükuslu, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Gıda Kaybı Endeksine göre 2016’da üretilen gıdanın yüzde 13,8’inin tarımsal işleme seviyesinde kaybolduğunu kaydetti.
Bu rakama perakende, gıda hizmetleri ve hane halkı seviyelerinde gerçekleşen gıda israfının da eklenmesi halinde rakamın daha da büyüyeceğine işaret eden Büyükuslu, “Ülkemizde Ticaret Bakanlığı’nın hazırladığı 2018 Türkiye İsraf Raporu’nda, tüketicilerin yüzde 5,4’ünün kalan yemekleri attığı, satın alınan gıdanın yüzde 23’ünün ise tüketilmeden çöpe atıldığı belirtilmektedir. Aynı çalışmaya göre alışverişe liste yaparak gidenlerin oranı ise yüzde 31’dir. Bir başka deyişle önemli bir tüketici kesimi, plansız alışveriş yapmaktadır.” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanlığı 11. Kalkınma Planı, bakanlıkların BM işbirliği ile yaptıkları çalışma ve kampanyalara değinen Büyükuslu, 2013’te başlatılan “Ekmek İsrafını Önleme Kampanyası” ile ekmek israfında yüzde 18’lik azalma olduğunu ve 300 milyon liralık tasarruf sağlandığını bildirdi.
Yapılması gereken çalışmalar
Her gün milyonlarca insanın aç kaldığı bir dünyada gıda kaybını ve israfını azaltmanın çok önemli olduğunu vurgulayan Büyükuslu, israfla ilgili yapılması gerekenleri anlatarak, şu ifadeleri kullandı:
“Sağlıklı gıda kaynaklarının üretilmesi/sağlanması ve gıdaya erişim konusunda bugün yapılması gerekenler bugün yapılmalıdır, yarın çok geç olacaktır. Ulusal stratejinin başarısı, kamu sektörü, sanayi, tüketiciler, akademik çevre ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliğine bağlıdır. Ürettiğimiz gıdanın kullanımını en üst düzeye çıkarmak için küresel ve yerel olarak eylemler gereklidir. Yiyecek israfı ile bu yiyeceği üretmek için kullanılan tüm kaynakların -su, toprak, enerji, emek ve sermaye dahil- boşa gideceği düşüncesiyle sorumlu tüketici bilinci oluşturulmalıdır. Bunun yanı sıra akıllı gıda üretim teknolojileri ve üretici bilinci ile sera gazı emisyonlarına yol açarak iklim değişikliğine katkıda bulunan düzenli depolama alanlarındaki gıda kayıp ve atıklarının bertaraf edilmesi sağlanmalıdır.”
Her bir tüketicinin bireysel olarak günlük hayatlarında yapacakları küçük değişiklikler ile gıda kaybını ve israfını azaltmasının mümkün olduğunu dile getiren Doç. Dr. Büyükuslu, bireysel olarak yapılabilecek bazı adımları ile şu şekilde sıraladı:
“Daha sağlıklı ve sürdürülebilir diyet planlayın. Ev tüketiminde gıda atık ve israfını en çok hangi gıdalarda yaşadığınızı tespit edin. Bunun azaltılması ve önlenmesi için neler yapabileceğinizi planlayın. Yiyecek ve içecekleri sadece ihtiyacınız olduğu kadar satın alın. Buzdolabında ürünlerin bozulmasına izin vermeyin. Ürünleri satın alma sırasına göre eskileri öne, yenileri arkaya olacak şekilde yerleştirin. Gıda etiket bilgilerinde ürünün son kullanım sürelerine dikkat edin. Gıdaları saklama koşullarına dikkat ederek bozulmayacak kadar alın ve uygun koşullarda depolayın. Yemek hazırlamada, gıda temizliğinde kullandığınız su miktarlarını dikkate alın. Gıdanın kullanılabilir kısımlarını dikkate alarak yenilebilir kısımların atılmasına izin vermeyin. Yerel tüketicilerin ürünlerini tüketerek sera gazı üretimini arttıran karbon emisyonunun düşürülmesine katkı sağlayın. Ev dışı tüketimde porsiyon büyüklüklerine dikkat edin. Tüketemediğiniz ancak tüketilmesinde sorun olmayan yiyecekleri ihtiyacı olanlarla paylaşın. Bunun için halihazırda var olan uygulamalara katılabilir ya da uygun platformlar oluşturabilirsiniz.”