Anadolu Ajansının (AA) “İsrail’in Gazze’deki Soykırımının 1. Yılı” başlıklı dosyasının dokuzuncu haberinde uluslararası medya kuruluşlarının algı operasyonları ele alındı.
- Soykırım sürerken Filistin Devletinin tanınırlığı arttı
- Netanyahu siyasi geleceğini katliam ve işgale bağladı
- İsrail, Gazze Şeridi’nin kaderini işgal altındaki Batı Şeria’ya da dayattı
- Soykırımda öne çıkan 11 katliam hafızalara kazındı
- Batı’da hükümetlere rağmen sokaklarda ve üniversitelerde İsrail’e öfke yükseldi
- İsrail soykırım bölgesini silah laboratuvarına çevirdi
- Sözde güvenli bölgeler ölüm koridorlarına dönüştü
7 Ekim’de Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın İsrail’e düzenlediği saldırının ardından İsrail basını ve uluslararası medya kuruluşları, Hamas mensuplarının Kfar Aza’da 40 İsrailli bebeğin kafasını kestiğine ilişkin asılsız haberleri yaymaya başladı.
İsrailli i24 kanalının yayınında ilk kez gündeme gelen asılsız iddiayı ortaya atan i24 muhabiri, “40 bebek ya da çocuğun öldürüldüğüne inandıklarını bana askerler söyledi.” ifadeleriyle sosyal medya hesabında kendini savundu.
Bu iddia bir anda dünya basınında yankı buldu. ABD yönetiminden art arda açıklamalar geldi ve bu, İsrail’e destek veren grupların en çok sarıldığı argüman oldu.
Anadolu Ajansı muhabiri ise konuyu İsrail ordusu sözcülüğüne sorduğunda, ordu, bu iddiaya kaynak haberleri gördüklerini ancak ellerinde iddiayı teyit edecek bir bilgi bulunmadığını paylaştı.
Nitekim, ABD merkezli bağımsız gözlemci basın kuruluşu MintPress News’e göre, “en az 35 İsrail işgal gücü gazisini personel olarak istihdam eden” i24 kanalının orduyla yakın ilişkileri göze çarparken, İsrail basını hakkında çok sayıda yolsuzluk suçlaması bulunan Başbakan Binyamin Netanyahu’nun kendisi hakkında olumlu yayın yapması karşılığında i24’e yayın lisansı verdiğini yazmıştı.
Benzer şekilde, İsrail ordusu 28 Kasım’da basın faaliyetleri çerçevesinde İsrailli bir gazeteciye Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırıda, “bebek ve çocukları öldürüp çamaşır ipine astığı” yalanını anlatırken olayın asılsız olduğu netleşmesine karşın ne düzeltme yayımlandı ne de özür dilendi.
İsrail’in Gazze’de hastaneleri hedef alması
İsrail güçlerinin, son bir yılda sık sık hedef aldığı, Gazzeli sivillerin saldırılar nedeniyle sığındığı veya tedavi gördüğü hastanelere saldırıları öncesi ve sonrasında dezenformasyona başvurduğu görüldü.
Dünya Sağlık Örgütünün 25 Eylül’de yayımladığı verilere göre, 7 Ekim 2023 öncesi Gazze’de toplamda 36 hastane faaliyet gösterirken, İsrail saldırıları sonucu bugün yalnızca 17’si kısıtlı hizmet verebiliyor.
Gazze’nin en eski hastanesi olarak bilinen El-Ehli Baptist Hastanesi’ne 17 Ekim’de düzenlenen İsrail hava saldırısı can kaybının en yüksek olduğu saldırılardan biri olarak kayıtlara geçti.
El-Ehli Baptist Hastanesi’ne sığınan veya tedavi gören çoğunluğu kadınlar ve çocuklar olmak üzere 500’ün üzerinde Filistinli saldırıda yaşamını yitirdi.
Saldırıya ilişkin sorumluluğunu reddeden İsrail ordusu, Filistin İslami Cihat Hareketi’nin hastaneyi başarısız roket saldırısı sonucu vurduğunu öne sürdü.
İngiliz Sky News televizyonuna bağlanan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun danışmanı Mark Regev ise ordunun açıklamalarına paralel olarak saldırıyı İslami Cihat’ın yaptığını iddia etti.
Ancak saldırı anına ilişkin görüntüleri inceleyen bağımsız araştırmacılar ve uzmanlar, saldırıdan İsrail ordusunun sorumlu olduğu sonucuna vardı.
“Hamas’ın komuta merkezi” yalanı
İsrail, hastane saldırılarına ilişkin, bu binaların “Hamas’ın komuta merkezi” ve “cephanelik” oldukları iddiasını ortaya atsa da bugüne kadar söz konusu iddialara dayanak teşkil edecek somut bir delil ortaya koyamadı.
İsrail güçleri, altında “Hamas’ın komuta merkezi olduğu” iddiasıyla 3 Kasım’da Gazze’deki Şifa Hastanesi yerleşkesinin giriş kısmını bombaladı.
Ordu Sözcüsü Daniel Hagari, saldırıdan önce 27 Ekim’de düzenlediği basın toplantısında, hastanenin altında “Hamas’ın komuta merkezi olduğunu” iddia ederek, hastanelerin “terör amaçlı kullanıldığında uluslararası hukuka göre korunma statüsünü kaybedeceği” tehdidini savurdu.
İsrail’in binlerce yaralı ve sivilin bulunduğu hastaneye dair iddiaları, ordu tarafından hazırlanmış 3D çizimler ve doğruluğu kanıtlanmayan ses kayıtlarından öteye geçemedi.
Saldırı sonrası hastaneyi kuşatan ve baskın düzenleyen İsrail ordusu, söz konusu iddiayı destekleyecek somut bir kanıt da sunamadı.
Şifa Hastanesi’nde aralıklarla 16 yıldır çalışan Norveçli doktor Mads Gilbert, “Democracy Now” adlı haber portalına yaptığı açıklamada, İsrail’in bu iddialarının yeni olmadığını ve iddialara ilişkin hiçbir kanıt bulunmadığını söyledi.
Eski İsrail Başbakanı Naftali Bennett ise 2021’de sosyal medya hesaplarında paylaştığı görüntülü mesajda, Hamas’ın hastaneleri, okulları ve basın ofislerinin bulunduğu binaları kullandığını iddia ederek, Gazze’deki Şifa Hastanesi’nin yerine yine aynı isimle Pakistan’ın başkenti İslamabad’da bulunan hastanenin fotoğrafını paylaştı.
Rantisi Çocuk Hastanesi’ne ilişkin İsrail iddiaları alay konusu oldu
İsrail güçlerinin Hamas tarafından kullanıldığını öne sürerek bombaladığı ve kuşatma altına aldığı hastanelerden biri de Er-Rantisi Çocuk Hastanesi oldu.
10 Kasım’da doğrudan Rantisi Çocuk Hastanesi’ni hedef alan saldırılar hastanenin hizmet dışı kalmasına sebep oldu. 14 Kasım’da hastaneye baskın yapan İsrail güçlerinin, burada çektiği görüntüler, Hagari’nin anlatımları ve kanıt olarak sunduğu unsurlar, sosyal medya kullanıcıları arasında alaya varan eleştirilere konu oldu.
Sözcü Hagari, hastane duvarındaki takvimi, esirlerin başındaki gardiyanların isim listesi olarak takdim ederken, burada bulunduğu iddia edilen silah görüntüleri, bir sonraki videoda roketatarlar ve mühimmatlar eklenip yeniden servis edildi.
Hastaneye götürülen yabancı basına bazıları paslanmış 10 kadar silah gösterilirken, bina altına sığınmış Filistinlilere ait olabilecek birtakım eşyalar da esirlerin burada bulunduğuna kanıt olarak sunuldu.
Sahte hemşireden kurgu video
İsrail’in yürüttüğü sistematik algı operasyonunun bir başka ürünü olduğu düşünülen, Şifa Hastanesi’nde hemşire olarak çalıştığını öne süren bir kadının videosu kasım ayında sosyal medyada dolaşıma girdi.
Hemşire olduğunu iddia eden kadın çektiği videoda, “Dünya bunları bilmeli. Dünya Hamas’ın burada neler yaptığını bilmeli. Hastanenin tamamını ele geçirdiler. İlaçların ve akaryakıtın tamamını aldılar. Hastaları tedavi edecek hiçbir şeyim kalmadı.” ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı Teyit Hattı, sosyal medyada milyonlarca kez paylaşılan videonun ses kanallarını inceleyerek bazı tutarsızlıkları tespit etti.
Videoda “8. saniye, 19. saniye, 28. saniye, 38. saniye, 45. saniye, 49. saniye, 53. saniyede” patlama seslerinin duyulurken, bu patlama seslerinin hepsinin birbirleriyle aynı olduğuna dair şüphe üzerine yapılan incelemede, aynı patlama efektinin videoda peş peşe kullanıldığı ortaya çıktı.
İsrailli kadınlara tecavüz edildiği iddiası
Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği saldırıda İsrailli kadınlara cinsel saldırıda bulunduğuna ilişkin iddialar basında yer aldı.
ABD’nin önde gelen basın kuruluşları arasındaki The New York Times (NYT) da bu iddiaya ilişkin yayın yapan basın kuruluşları arasında yer aldı.
NYT’de 28 Aralık’ta yayımlanan “Sözsüz Çığlıklar: Hamas 7 Ekim’de Cinsel Şiddeti Nasıl Silahlandırdı” başlıklı makalede Hamas’ın “7 Ekim’deki saldırısında sistematik cinsel şiddet uyguladığı” öne sürülürken, daha önce İsrail ordusunun istihbarat biriminde görev yapmış, film yapımcısı kimliğiyle tanınan Anat Schwartz’ın haberin 3 yazarından biri olması dikkat çekti.
Haberin yazılış süreci hakkında İsrail’in Kanal 12 televizyonunun 3 Ocak’ta yayımladığı podcastte konuşan Schwartz, haberin daha önce de 7 Ekim’de yaşananlarla ilgili yanlış haberler yaydığı ortaya çıkan İsrailli sivil arama kurtarma kuruluşu Zaka ve ordu mensuplarının yorumlarına dayandığını, tecavüz hikayelerini doğrulayacak hiçbir tanık bulamadığını itiraf etti.