İsrail’in, uluslararası toplum başta olmak üzere tüm dünyadan yükselen çağrılara rağmen abluka altındaki Gazze Şeridi’ne hava, kara ve denizden soykırım savaşı başlattığı 7 Ekim 2023’te bu yana, işgal altındaki Batı Şeria’da da işgalin şiddetini artırdı ve adeta Gazze Şeridi’nin kaderini buraya dayattı.
Anadolu Ajansının (AA) “İsrail’in Gazze’deki Soykırımının 1. Yılı” başlıklı dosyasının üçüncü haberinde, İsrail’in Filistinlilere yönelik soykırım savaşının ikinci ayağı sayılan işgal altındaki Batı Şeria’da yaşanan şiddetin ana aşamaları derlendi.
Batı Şeria’daki kent ve beldelere neredeyse her gün baskınlar düzenleyen İsrail ordusu, binlerce Filistinliyi gözaltına aldı. İsrail ordusu ve Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin saldırılarında 741 Filistinli hayatını kaybetti.
Gözaltı ve ölümlerle sonuçlanan şiddet dalgasının yanı sıra, İsrail, Batı Şeria’da Filistinlilerin evlerini boşaltma ve yıkma uygulamalarını da artırdı, Yahudi yerleşim birimlerini inşa ve genişletme faaliyetlerine de hız verdi.
İsrail ordusu, İkinci İntifada’nın ardından ilk defa 2023’ün ortalarında Batı Şeria’ya yeniden başlattığı hava saldırılarını, 7 Ekim’den sonra üç kat daha artırdı. İsrail, Batı Şeria’daki Filistin silahlı direnişinin kaleleri olarak değerlendirdiği, Cenin ve Tulkerim kentlerindeki Filistin Mülteci Kampları’nı defalarca hava saldırılarıyla hedef aldı.
İsrail’in Batı Şeria’daki hava saldırıları
İsrail ordusu, 2002’den bu yana ilk defa 2023 Haziran’ının ortalarında Batı Şeria’nın kuzeyindeki Cenin kentinde bulunan Filistin mülteci kampında Apache askeri helikopteri kullandı.
Gazze Şeridi’ne yönelik 7 Ekim’den itibaren soykırım savaşı başlatan İsrail, yerel kaynaklara göre, şiddet dalgasını artırdığı Batı Şeria’da Filistin direniş gruplarına yönelik en az 50 hava saldırısı düzenledi.
İsrail ordusu bu hava saldırılarını yalnızca Filistinli direnişçileri ve sivilleri öldürmek için değil, aynı zamanda saldırıya uğrayan Filistinlileri toplu cezalandırmak için her türlü altyapıyı yıkmak için de kullandı.
Batı Şeria’nın kuzeyindeki Tulkerim kentinde bulunan Nur Şems Filistin Mülteci Kampı’na operasyon düzenleyen İsrail ordusu, silahlı insansız hava aracı (SİHA) da kullanarak burada 5’i çocuk olmak üzere 13 Filistinliyi öldürdü.
En az 13 bin Filistinlinin yaşadığı kampta 30 saat süren bir operasyon düzenleyen İsrail ordusu, çok sayıda evin ve ticari alanın yıkılmasına yol açmış, kampın alt yapısını büyük bir tahribata uğratmıştı.
İsrail ordusu kısa bir süre sonra, aralık ayının sonlarına doğru El Halil, Nablus, Cenin, Tulkerim, Ramallah ve Eriha başta olmak üzere Batı Şeria’daki kentlere günlerce süren yeni bir saldırı dalgası başlattı.
Bir aydan kısa bir süre sonra Cenin kentinde sağlık görevlisi ve hasta kılığında bir hastaneye giren İsrail güçleri, burada 3 Filistinliyi öldürdü.
Şubat, nisan, temmuz ve ağustos aylarında da peş peşe Batı Şeria’da hava saldırıları düzenleyen İsrail ordusu, onlarca Filistinlinin ölümüne yol açtı.
İsrail ordusu 3 Eylül akşamı da Batı Şeria’nın Tulkerim kentinde bulunan Tulkerim Filistin Mülteci Kampı’nda bir kafeye hava saldırısı düzenledi.
Filistin Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, İsrail’in hava saldırısı sonucu 18 kişinin öldüğü, çok sayıda kişinin yaralandığı belirtildi.
Batı Şeria’da yüzlerce ölü binlerce gözaltı
İsrail’in Batı Şeria’da artırdığı şiddet dalgası her geçen gün daha da büyüyor. 7 Ekim’den bu yana İsrail ordusu, gece gündüz demeden her gün Batı Şeria’nın kent ve beldelerine baskın düzenliyor.
Filistin resmi ve sivil kurum ve kuruluşlarının verilerine göre, İsrail ordusunun, 7 Ekim 2023’ten bu yana Batı Şeria’da gözaltına aldığı, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu Filistinlilerin sayısı 11 bini 100’ü aşmış durumda.
Filistinli insan hakları kuruluşu Zamir’e göre, Filistinlilerin gözaltına alınması savaşın başlangıcından bu yana daha şiddetli bir hal aldı.
İsrail güçleri, Filistinlileri gözaltına almadan önce sık sık evlerine baskın düzenliyor, muhteviyatını tahrip ediyor, gözaltına alacaklarını darp ediyor ve ailelerini tehdit ediyor.
Gözaltına alınan Filistinliler İsrail gözaltı merkezleri ve hapishanelerinde çok kötü koşullarla karşı karşıya kalıyor.
Zamir’e göre, çok sayıda rapor, İsrail’in gözaltında tuttuğu Filistinlilere yönelik yaygın sistematik işkence ve cinsel saldırılara işaret ediyor ve ayrıca bu yılın mart ayına kadar Batı Şeria’dan gözaltına alınan 10 Filistinli gözaltı merkezinde öldü.
İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nde yürüttüğü soykırım savaşının yanı sıra, Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin Filistinli sivillere yönelik saldırılarına paralel olarak Batı Şeria’daki askeri operasyonlarını sürdürüyor.
İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz 28 Ağustos’ta, İsrail’in Batı Şeria’daki “tehdide karşı Gazze’deki gibi muamele etmeleri gerektiğini” savunarak buradaki Filistinlilerin de “Gazze’de yapıldığı gibi topluca zorla yerinden edilmesi” gibi tüm adımların atılması gerektiğini belirtmişti
Katz, “bunun her şey için bir savaş olduğunu ve kazanmaları gerektiğini” dile getirmişti.
İsrail’in ordusu ve Filistin topraklarını gaspeden vatandaşlarıyla 7 Ekim’den bu yana İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki, saldırılarında en az 741 Filistinli hayatını kaybetti.
Bölge halkı, İsrail’deki aşırı sağcı hükümetin Yahudi yerleşim projesini gerçekleştirmek ve koalisyonuna katılan birçok partinin beyan ettiği hedef olan İsrail egemenliğine katmak için Batı Şeria’da askeri operasyonlar yürüttüğüne inanıyor.
Filistinlilerin hayatı daha da zorlaştı
Bir yandan İsrail ordusu Gazze Şeridi’nde yaklaşık 1 yıldır soykırım olarak nitelendirilen saldırılarını sürdürürken, diğer yandan, Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin işgal altındaki Batı Şeria’daki saldırıları ve toprak gasbında artış gözlemleniyor.
İsrail, Batı Şeria’daki Filistinlilere karşı sadece acımasız ve orantısız güç kullanmakla kalmıyor, bununla birlikte Filistin halkının yaşamını imkansız hale getirmek için işgali altındaki topraklar üzerinde sahip oldukları tüm sömürgeci kontrol araçlarını silah haline getiriyor.
İsrail’in Gazze Şeridi’ne saldırılarını başlattığı 7 Ekim’den bu yana Batı Şeria’da İsraillilerin gasbettiği bazı Filistin topraklarının çevresinde sözde “güvenlik sebebiyle” Filistinlilere ait arazilere el konuldu ve toprakları gasbedilen Filistinlilere karşı tampon bölgeler oluşturuldu.
Irkçı Ayrım Duvarı (Utanç Duvarı) ile Doğu Kudüs’ten koparılan Filistinlilerin bölgedeki hareketine daha fazla sınır getiren İsrail, Batı Şeria’da yaşayan Yahudi yerleşimcilere ise daha fazla olanak sağlamaya hız verdi.
İngiliz yayın kuruluşu BBC’nin geçen ay yayınlanan araştırmasında, Batı Şeria’da Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerle işgal politikasını sürdüren İsrail devletinin, resmi kararlar dışında dolaylı yollarla da yeni toprak gasplarını ilerlettiği, bu şekilde özellikle fanatik Yahudiler için 200’e yakın yerleşim alanı kurdurduğu belgelendi.
Filistin Kurtuluş Örgütüne (FKÖ) bağlı Ayrım Duvarı (Utanç Duvarı) ve Yahudi Yerleşim Birimleriyle Mücadele Konseyinin verilerine göre, İsrail işgal altındaki Batı Şeria’da 11 noktada tampon bölge oluşturarak, Filistinlilerin yüzlerce dönümlük tarım arazilerine erişimini engelledi.
İsrail’in kontrol noktaları, barikatları ve kapılarının sayısı Ekim 2023’te yaklaşık 200 iken, Haziran 2024 gibi 790’ın üzerine çıktı. Beldeleri birbirine bağlayan bazı yollar yalnızca sınırlı saatlerde açıkken, taşınabilir kontrol noktaları ve barikatlar askerlerin isteği üzerine, çoğu zaman herhangi bir meşru güvenlik gerekçesi olmaksızın kuruluyor.
Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim birimleri iyi yollara ve altyapıya sahipken, Filistinlilerin yaşadığı alanlar birbirinden bağımsız kapalı kutulara dönüştürülüyor.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşler Koordinasyon Ofisine (OCHA) göre, Batı Şeria genelinde şiddet “benzeri görülmemiş seviyelere” ulaştı. OCHA’ya göre, son 10 ayda Filistinlilere yönelik 1100’den fazla fanatik İsrailli saldırısı kayıtlara geçti. 7 Ekim’den bu yana en az 10 Filistinli, topraklarını gasbeden İsraillilerce öldürüldü ve 230’dan fazlası yaralandı.
Yine OCHA’nın Ağustos verilerine göre, 7 Ekim’den bu yana İsrail güçleri ve Filistin topraklarını gasbeden İsrailliler, Batı Şeria’da Filistinlilere ait bin 429 ev ve yapıyı yıktı ve 3 bin 244 Filistinliyi yerinden etti.
İsrailli insan hakları kuruluşu Barı Şimdi’ye (Peace Now) göre, 2023 ve 2024’te “44 kaçak Yahudi yerleşim biriminin” kurulmasıyla da Yahudi yerleşim birimlerinin genişlemesinin önünü açıldı.
Filistin ile İsrail arasında 1995’te imzalanan “İkinci Oslo Anlaşması” çerçevesinde işgal altındaki Batı Şeria, A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı.
Batı Şeria’nın yüzde 18’ini kapsayan “A bölgesi”nin yönetimi idari ve güvenlik olarak Filistin’e, yüzde 21’lik “B bölgesi”nin idari yönetimi Filistin’e güvenliği ise İsrail’e devredilirken, yüzde 61’ini kapsayan “C bölgesi”nin idare ve güvenliği İsrail’e bırakılmıştı.
Kaçak yerleşimler İsrail kanunlarına göre de yasa dışı
Kaçak yerleşim birimleri, genelde Filistinlilerin özel mülkü olan tarım arazilerine, karavan ve konteyner benzeri prefabrik yapılarla inşa ediliyor.
Batı Şeria’daki uluslararası hukuka aykırı Yahudi yerleşim yerlerinden farklı olarak bu gecekondu yerleşimler, İsrail yasalarına göre de hukuk dışı kabul ediliyor.
Gecekondu yerleşim birimlerindeki İsrailliler, Filistinlileri taciz ederek tarım arazilerine ulaşmalarını engelliyor, İsrail ordusu da buralardaki İsraillilere koruma sağlıyor.
İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te yaklaşık 700 bini aşkın Filistin topraklarını gasbeden İsrailli yaşıyor. Uluslararası hukuka göre Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki Yahudi yerleşim birimleri yasa dışı sayılıyor.