İsrail siyasetinde adı her zaman ön planda olan, “Bibi” lakaplı Binyamin Netanyahu, 21 Mart 2021’deki seçimlerin ardından hükümeti kurmayı başaramayınca 12 yıl aralıksız sürdürdüğü başbakanlığı bırakmak zorunda kalmıştı.
Son yıllarda erken seçim ve koalisyon krizi sarmalına girilen İsrail’de, 1 Kasım’da yapılan erken genel seçimde, dönemin muhalefet lideri Netanyahu’nun başını çektiği sağ bloktaki partiler, 120 sandalyeli Meclise 64 milletvekili göndererek açık bir zafer kazandı.
Başbakanlığı sırasında hakkındaki yolsuzluk davaları nedeniyle zor günler geçiren Netanyahu’nun liderlik döneminin sona erdiği yönünde pek çok yorum yapılırken, son 4 yılda 5’inci kez yapılan seçimler ona yeniden başbakanlık yolunu açtı.
İsrail’in 37’nci hükümetinin dün Mecliste yapılan oturumda güvenoyu almasının ardından Likud Partisi lideri Netanyahu siyasi kariyerinde 6’ncı kez başbakanlık koltuğuna oturdu.
İsrail’de 1996-1999 ve 2009-2021 yıllarında olmak üzere 15 yıl başbakanlık yapan Bibi, ülkede en uzun süreli başbakanlık görevinde bulunan siyasetçi olma özelliği taşıyor.
Gençliği ve siyasetteki ilk yılları
Binyamin Netanyahu 21 Ekim 1949’da Tel Aviv’de doğdu. Ailesi ile daha sonra Kudüs’ün güneyindeki Tel Buyut Mahallesi’ne yerleşti.
Netanyahu ailesi 1963’te ABD’ye taşındı. Liseyi ABD’de bitiren, ardından 1967’de İsrail’e dönerek orduya katılan Binyamin Netanyahu, aynı yıl İsrail ile Mısır arasındaki savaşa katıldı. Netanyahu, 1973’teki Arap-İsrail Savaşı’nda da yer aldı.
Askerlik hizmetinden sonra ABD’ye dönen Netanyahu, 1974’te mimarlık alanında lisans, 1976’da Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde işletme alanında yüksek lisans eğitimini tamamladı.
ABD’de 1976-1978 yıllarında Boston Consulting Group için danışman olarak çalışan Netanyahu, İsrail’e dönüşünden sonra 1978’den 1980’e kadar Terörizm Araştırmaları Enstitüsünün direktörlüğünü üstlendi.
Netanyahu, 1982’den 1984’e kadar Washington’da diplomatik misyon başkan yardımcısı olarak çalıştı, ardından 1984-1988 yıllarında İsrail’in Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi oldu.
Netanyahu, 1988’de Likud Partisi’ne katıldı ve ilk kez İsrail Meclisine girdi. Ardından Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak atandı.
1993’te parti başkanlığına seçilen Netanyahu, Mayıs 1996’da rakibi Şimon Peres’i yenerek ilk kez başbakan seçildi. O dönem 47 yaşındaki Netanyahu, İsrail tarihinin en genç başbakanı oldu.
İktidarda en uzun kalan siyasetçi
Netanyahu ve merhum Filistin lideri Yasir Arafat, Ekim 1998’de dönemin ABD Başkanı Bill Clinton’ın himayesinde sekiz günlük müzakerelerin ardından Washington’da Wye Nehri Memorandumu’nu imzaladı.
Anlaşma, İsrail’in Batı Şeria’nın bazı bölgelerinden çekilmesini, terörle mücadele için güvenlik önlemlerinin alınmasını, Filistin yönetimi ile İsrail arasındaki ekonomik ilişkilerin pekiştirilmesini ve nihai statü müzakerelerinin yeniden başlatılmasını öngörüyordu.
Binyamin Netanyahu, 1999’da İşçi Partisi lideri Ehud Barak ile yarıştığı seçimleri kaybetti ve Likud liderliğinden istifa ederek siyaseti geçici olarak bıraktığını açıkladı.
Netanyahu, siyasete 2003-2005 yıllarında Ariel Şaron’un hükümetinde Maliye Bakanı olarak geri döndü. Netanyahu, Şaron’un “Kadima” adlı yeni bir partinin kurulduğunu açıklamasının ardından tekrar Likud’un başına seçildi ve 2009’a kadar muhalefetin liderliğini yaptı.
Likud lideri Netanyahu, 31 Mart 2009’dan 13 Haziran 2021’e kadar aralıksız 12 yıl başbakanlık görevini yürüterek İsrail tarihinin en uzun süre görevde kalan başbakanı oldu.
Gazze’ye saldırılar ve normalleşme anlaşmaları
Netanyahu’nun 12 yıllık iktidarı döneminde, İsrail ordusu, 2012’de “Savunma Sütunu” ve 2014’te “Koruyucu Hat” adını verdiği harekatların yanı sıra Gazze Şeridi’ne çeşitli saldırılar düzenledi.
İsrail ordusunun Mayıs 2021’deki Surların Muhafızı adını verdiği 11 gün süren saldırılarında 66’sı çocuk, 39’u kadın olmak üzere 255 Filistinli hayatını kaybetti, 2 bine yakın kişi yaralandı.
Netanyahu iktidarında İsrail uçakları, Tel Aviv’in “İran’ın sınırları yakınında konuşlanmasını önleme” çabalarının bir parçası olarak Suriye’deki İran hedeflerine de bir dizi saldırı düzenledi.
İsrail, Netanyahu’nun liderliğinde 2020’de Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Sudan ve Fas ile normalleşme anlaşmaları imzaladı.
Yolsuzluk davaları
Netanyahu hakkında 2019 yılında “rüşvet, emanete ihanet ve kişisel amaçlar için görevi kötüye kullanma” suçlamalarıyla dava açıldı.
“Görevdeyken yargılanan ilk İsrail Başbakanı” olarak tarihe geçen Netanyahu’nun savcılıkla anlaşma yapacağı yönünde iddialar da gün yüzüne çıkmıştı.
Netanyahu, hakkındaki yolsuzluk ve görevi kötüye kullanma davalarının yanı sıra Likud Partisi içerisinde kendisine karşı cephe alınması ve Gideon Saar liderliğinde partinin parçalanmasıyla karşı karşıya kaldı.
Yine başbakan, ama bu kez “zayıf”
Ancak deneyimli siyasetçi, 2021’de kendisini koltuğundan eden Naftali Bennett-Yair Lapid koalisyonunu, İsrail tarihinin en sağcı ittifakını kurarak yenmeyi başardı.
Bu ittifak Bibi’ye başbakanlık yolunu açmış olsa bile aşırı sağcı ortaklarının taleplerine boyun eğmek zorunda kalması, hakkında “zayıf başbakan” yorumlarını da beraberinde getirdi.
İsrail basını ve siyasi analistlerin yorumlarında, Netanyahu’nun aşırı dindar ve aşırı sağcı ortaklarının taleplerine karşı tavizkar olmak durumunda kalması ve onlara kabinesinde geniş yetkiler vermesine dikkati çekerek, bunun Netanyahu’yu zayıflattığını vurguladı.
Mecliste dün yapılan güven oylaması oturumunda, muhalifleri Netanyahu’yu “zayıf”, hükümetini de “ırkçı” olarak nitelendiren çıkışlarda bulundu.
Başta ABD olmak üzere İsrail’in Batılı müttefikleri de Netanyahu’nun aşırı sağcı hükümetine endişe ile yaklaşıyor.
Bibi, son 4 yılda 5’inci kez seçimlere gidildikten sonra Mecliste rahat bir çoğunlukla hükümeti kurmayı başarmış olsa da yerel ve uluslararası arenadaki söz konusu baskıların gölgesinde bu hükümetin de 4 yıl boyunca görevde kalmayı başaracağına kesin gözüyle bakılmıyor.