İsrail’deki Arap Azınlıkların Hakları Hukuk Merkezi (Adalah), İsrail Meclisinden dün geçen, çevrim içi “terörist içeriklerin tüketimine” ilişkin 1 yıl hapis cezası öngören tartışmalı yasa hakkında açıklamada bulundu.
- İsrail Meclisi, çevrimiçi içeriklere sansür getiren yasayı kabul etti
Açıklamada, İsrail Meclisinin “bugüne kadar geçirdiği en müdahaleci ve acımasız yasama tedbirlerinden biri” olarak nitelenen yasanın, “kişisel düşünce ve inanç alanını istila ettiği ve devletin sosyal medya kullanımı üzerindeki gözetimini önemli ölçüde artırdığı” kaydedildi.
Açıklamada, kapsamı “aşırı geniş ve muğlak” olduğu belirtilen yasanın, “tüketim” terimini veya tüketildiğinde suç sayılan belirli içerikleri yeterince tanımlamadığına dikkat çekildi.
Filistin vatandaşlarının, Gazze’deki savaş suçlarına karşı muhalefetlerini ifade etmeleri nedeniyle İsrail tarafından ifade özgürlüklerine karşı ciddi bir baskı uygulandığına işaret edilen açıklamada, “Şimdi İsrail Meclisi, kullanıcıların etkileşimde bulunmadan yalnızca içeriği gözlemlediği pasif sosyal medya kullanımını bile suç saymak için aktif olarak çalışıyor.” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, “İsrail’deki Terörle Mücadele Kanunu’nun, yürürlüğe girdiği 2016’dan bu yana İsrail’in Filistinli vatandaşlarına zulüm ve baskı uygulamak için kullanıldığı” vurgulandı.
Meclisin, özellikle Filistinlileri hedef alan “geçici emirler” çıkarma konusunda köklü bir geçmişi olduğuna işaret edilen açıklamada, “Meclis, bu emirleri her yıl tekrar tekrar yenileyerek etkili bir şekilde kalıcı yasalar haline getiriyor.” tespitine yer verildi.
Açıklamada, İsrail Meclisinin, bu kanunda yapılan her yeni değişiklikle, “özellikle Filistin vatandaşlarını hedef alma niyetini açıkça ortaya koyan daha baskıcı politikalar uygulamaya” koyduğunun altı çizildi.
Açıklamada ifadelerine yer verilen Adalah avukatı Myssana Morany, “Yasa, ceza hukukunun, düşüncelerin tek başına suç oluşturamayacağı ve asgari düzeyde bir eylem olmadan cezai sorumluluğun olamayacağı şeklindeki temel ilkesini ihlal ediyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Morany, “Yani kişinin sadece düşüncesinde kalan, gözlenebilen, dışsal ve davranışsal olarak ifade edilemeyen konulara ceza verilmemelidir.” ifadelerini kullandı.
“Yasa kasıtlı olarak muğlak tutuluyor”
Birzeit Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Gassan el-Hatib de AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, İsrail makamlarının sosyal medya içeriklerini suç kapsamına alarak, Filistinlilere yönelik baskılara bir yenisini eklediğini dile getirdi.
Gerek İsrail vatandaşı olan gerekse işgal altındaki Batı Şeria’daki Filistinlilerin Gazze’deki soydaşlarıyla güçlü sempati ve dayanışma gösterdiklerini kaydeden Hatib, “Bu insanların sosyal medya dışında kendilerini ifade etmekten başka yapabilecekleri fazla bir şey yok. Ancak şimdi İsrail bunu da suç kapsamına alıyor.” dedi.
Filistinli akademisyen, “Bu (yasa) metni, İsrail polisinin ve ordusunun, gerekli gördükleri herhangi bir eylemi yapma konusunda tam serbestiye sahip olmalarını ve eylemlerini bu yasayla meşrulaştırmalarını sağlamak amacıyla kasıtlı olarak muğlak tutuluyor.” diye konuştu.
“Savaşın maliyeti sadece Gazze’de hissedilmiyor”
Sosyal medyadaki kısıtlamalara ilişkin bu gibi kanun ve düzenlemelerin İsrail’deki gazeteciler dahil olmak üzere Filistinlilere sert bir şekilde uygulandığına işaret eden Hatib, şunları söyledi:
“Çok sayıda tutuklama oldu. İsrail’de, İsrail’in düzenlemeleri ihlal ettiğini düşündüğü bazı şeyleri yayımladıkları için gazeteci ve akademisyenlerin sorguya çekildiği birçok vaka oldu. Hayatımda İsrail’de ve Batı Şeria’da bu düzeyde ifade kısıtlamasına tanık olmadım. Herkesi korkutmaya çalışıyorlar.”
Hatib, “Bu savaşın maliyeti sadece Gazze’de hissedilmiyor. Batı Şeria’da da hissediliyor. İsrail’de de hissediliyor. Örneğin çifte standart nedeniyle güvenilirliğini kaybeden Avrupa gibi başka bölgelerde de hissediliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Tartışmalı yasa
İsrail Meclisi dün, ülkede “terör yanlısı” olarak değerlendirilen içeriklerin “sistematik tüketimini” yasaklayan tasarıyı onaylamıştı.
İsrail’deki Terörle Mücadele Kanunu’nun 24. maddesinde değişiklik getiren yasa, bireyin, “terör örgütüyle özdeşleştiğini gösteren koşullar altında terör örgütünün yayınlarını sistematik ve sürekli olarak tüketmesini” suç olarak tanımlıyor.
DEAŞ’ın yanı sıra Filistin direniş hareketi Hamas’ı da bu “suçun” geçerli olduğu terör örgütleri olarak tanımlayan yasada, bu kapsamda suçlu bulunan kişiler hakkında bir yıl hapis cezası öngörülüyor.