İsrail, Uluslararası Adalet Divanında (UAD) işgal ettiği Doğu Kudüs ve Batı Şeria’daki uygulamalarının hukuki sonuçlarının ele alındığı duruşmanın “meşruiyetini tanımadığını” açıkladı.
İsrail Başbakanlık Ofisinden, UAD’de İsrail’in, işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarının ele alındığı duruşmalar hakkında açıklama yapıldı.
Duruşmanın “İsrail’in varoluşsal tehditlere karşı kendini savunma hakkına zarar vermek amacıyla tasarlandığını” öne süren açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Duruşma, Filistinlilerin herhangi bir müzakere olmadan diplomatik sonuçları dikte etme girişiminin bir parçası. Bu girişimle mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu konuda İsrail hükümeti ve İsrail Meclisi birlik içinde.”
İsrail Dışişleri Bakanlığı da açıklama yaptı
İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lior Haiat da sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Filistin yönetimini, “doğrudan müzakereler yoluyla dışarıdan dayatmalar olmadan çözülmesi gereken bir çatışmayı asılsız suçlamaları savurarak, temelden çarpıtılmış bir gerçeklikle tek taraflı ve uygunsuz bir yasal sürece dönüştürmekle” suçladı.
UAD’deki duruşmaları Filistin yönetiminin, uluslararası sistemi İsrail’e saldırmak için siyasi bir araca dönüştürme girişimi olarak tanımlayan Haiat, bunun “hem uluslararası hukuk sistemine olan küresel güvene hem de anlaşmazlığın çözümüne ulaşma şansına zarar verdiğini” ileri sürdü.
Haiat, Filistin yönetiminin yıllardır çatışmayı çözmek için doğrudan müzakereleri reddettiğini iddia ederek, UAD’nin, “anlaşmazlığın taraflar arasında doğrudan müzakereler yoluyla çözülmesi için mevcut yasal çerçevelere Filistin’i döndürecek kararı alması” çağrısında bulundu.
UAD’de İsrail’in Filistin’i işgalinin hukuki sonuçlarına ilişkin duruşmalar başladı
Duruşmalar kapsamında aralarında Türkiye’nin de yer aldığı 52 devletin yanı sıra Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Afrika Birliği, 19-26 Şubat tarihlerinde, İsrail’in Doğu Kudüs dahil işgali altındaki Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki neticelerine ilişkin beyanlarda bulunacak.
Başta İsrail olmak üzere, işgalin devletler ve BM açısından sonuçlarının da ele alınacağı 6 gün sürecek duruşmalarda her bir devlet ve kuruluş, 30’ar dakika sunum yapacak.
Filistin tarafının sunumuyla başlayan duruşmalarda Türkiye Dışişleri Bakanlığının sunumu, son gün 26 Şubat’ta TSİ 12.00’de gerçekleştirilecek.
Hollanda’nın idari başkenti Lahey’deki Barış Sarayı’nda faaliyetlerini yürüten UAD’de halka açık duruşmalar canlı yayımlanıyor.
Sözlü sunumlarda sadece Filistin’e 3 saat süre tanınıyor.
Sözlü beyanda bulunacak devletlerin arasında ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa, Almanya, İran, Kanada, Mısır, Güney Afrika, Japonya, İspanya, Suudi Arabistan, Malezya, Pakistan, Hollanda’nın yanı sıra AB, Orta Doğu ve Asya-Pasifik bölgesinden çok sayıda ülke yer alıyor.
Divan önünde danışma görüşünde ilk defa bu kadar çok sayıda devletin yazılı ve sözlü beyanda bulunduğu görülürken yazılı beyanda bulunan İsrail’in sözlü duruşmalarda yer almaması dikkati çekiyor.
Aralarında Türkiye’nin de olduğu 57 ülke ve uluslararası kurum, danışma görüşü verilecek sorular hakkındaki kendi tutumlarını içeren yazılı beyanlarını UAD’ye sunmuştu.
BM Genel Kurulu, Uluslararası Adalet Divanından görüş istemişti
BM Genel Kurulu, 30 Aralık 2022 tarihli kararında UAD’ye, Divan Statüsü’nün 65. maddesine dayanarak 1967’deki savaştan bu yana İsrail’in Filistin’deki işgalinin hukuki neticelerine ilişkin iki soru yöneltti.
BM Genel Kurulunun Divandan cevaplarını talep ettiği sorular şu şekilde:
“1- İsrail’in, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını sürekli olarak ihlal etmesinin, işgali sürdürmesinin, 1967’den bu yana Filistin topraklarındaki yerleşim ve ilhak faaliyetlerinin, Kudüs’ün demografik yapısını, karakterini ve statüsünü değiştirmeye yönelik faaliyetlerinin ve ilgili ayrımcı mevzuat ve tedbirleri kabul etmesinin hukuki sonuçları nelerdir?
2- İsrail’in, ilk soruda belirtilen uygulamaları, işgalin hukuki statüsünü nasıl etkilemektedir ve bu durumun tüm devletler ve Birleşmiş Milletler için doğurduğu hukuki sonuçlar nelerdir?”
Danışma görüşü talebi, 17 Ocak 2023’te BM Genel Sekreteri tarafından UAD’ye ulaştırılırken Divan, BM üyesi devletlere ve Filistin’e danışma görüşü istenen sorular hakkında yazılı ve sözlü beyanda bulunma haklarına ilişkin bildirim yaptı.
Danışma görüşünün etkisi nedir?
UAD’nin verdiği danışma görüşleri, her ne kadar bağlayıcı olmasa da birçok devlet ve kuruluş tarafından dikkate alındığı ve verilen görüşe uygun hareket edildiği belirtiliyor.
Divanın, İsrail’in Filistin topraklarında inşa ettiği duvara dair 2004’te verdiği danışma görüşünde duvarın hukuka aykırı olduğunu tespitinin ardından birçok devlet ve şirketin, söz konusu duvarın inşasına katkı sunmaktan imtina etmesi, İsrail’e sattıkları inşaat malzemelerinin duvarın yapımında kullanılmaması şartını koyması dikkati çekiyor.
Yine UAD’nin 22 Temmuz 2010’da uluslararası hukukta bir devletin tek taraflı bağımsızlık ilan etmesinin yasaklanmadığı yönünde verdiği danışma görüşünün ardından, Kosova’nın bağımsızlığının meşruiyeti arttı ve bağımsızlığını tanıyan devlet sayısı çoğaldı.
UAD’nin görüşünün, işgalin uluslararası hukuka aykırılığı yönünde olması durumunda, bunun İsrail ve diğer ülkeler açısından getirdiği sonuçları da tespit etmesiyle, İsrail üzerindeki baskının artması ve ona açıkça destek veren ülkelerin uluslararası toplum tarafından tutumlarını gözden geçirmeye zorlanmaları muhtemel.